(The Turkish Post) –
Özel Harekât’ta neler oluyor?
Spor ayakkabısı alımına müfettiş incelemesi, Özel Harekât’ın dikkat çeken ziyaretçileri, yemek ihalesindeki isim, hibe alınan zırhlı araçların hurdaya yakın çıkması ve dahası…
Emniyet teşkilatının en önemli birimlerinden Özel Harekât Başkanlığı’ndan ilginç bilgiler geliyor, bir süredir.
Emniyet üst yönetimi farkında mı? Emin değilim. Ancak, hem merkez hem de taşrada görevli Özel Harekât personelinde son dönemde dikkat çekici huzursuzluk haberleri geliyor.
Huzursuzluk kaynağını bulmak için biraz kaynaklarımı yokladım. İşin arka planını öğrenmek pek de zor olmadı doğrusu.
Birden fazla konu başlığı var bu süreç çerçevesinde.
Tek tek anlatmaya başlayım.
Emniyet teşkilatıyla bağlantısı bulunan hemen herkesin bildiği üzere, bir ‘Garson’ kabusudur sürüyor halen.
MİT Başkanlığı’nın sonradan elde ettiği yeni veriler ışığında Emniyet’te teni bir tasfiye süreci başlatıldı, yılbaşından bu yana.
FETÖ’nün gizli tanığının verdiği bilişim materyallerinin çözümlenmesinin ardından yaşananları daha önce de Büyüteç’te aktardım.
Bu yeni veriler sonrasında Özel Harekât kadrosundan bin 200’den fazla personel çıkarıldı. Bu çıkarılanların bir kısmının, Emniyet içinde “sarı liste” olarak bilinen FETÖ’yle bağı olanlar listesinde olduğu ifade ediliyor.
Halen 17 bin 600 dolayında personeli bulunan Özel Harekât kadrosundan çıkartılanlar içinde kıdemli polislerin yer aldığını belirteyim.
Bu uygulamanın başlamasıyla beraber özellikle sosyal medyadan yapılan paylaşımlarda, kadrodan çıkartılanlar arasında geçmişte hendek ve barikat operasyonları başta olmak üzere terörle mücadelede aktif görev alanların bulunduğu iddia ediliyor.
İçişleri Bakanlığı veya Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu konuda muhataplarına ve kamuoyuna bilgilendirme yapması şart.
Tabii Garson’dan elde edildiği belirtilen kodların, kimi isimler gündeme geldiğinde değiştirildiği iddiaları devam ediyor halen.
Böyle bir durum varsa süreç daha vahim boyutlara ulaşır ki, telafisi olmaz.
Spor ayakkabısı alımına müfettiş incelemesi
Özel Harekât’ta yaşanan ve personel tarafından dikkatle takip edilen diğer süreç, personele spor ayakkabı alınması.
Özel Harekât kadrosunda görev yapan personelin kullanımı için kısa süre önce ihale açıldı. İhale çerçevesinde 20 bin çift spor ayakkabısı, 87 milyon 890 bin lira karşılığında satın alındı.
Alım, Emniyet personelinin ortak olduğu Polis Sandığı üzerinden gerçekleştirildi.
Fakat ihaleden sonra, ihaleye giren bir firmanın şikayeti oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu’nun devreye girmesiyle konu İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya aktarıldı.
Bakan Yerlikaya’nın talimatıyla birlikte bakanlık Mülkiye Başmüfettişleri, ihale süreciyle ilgili inceleme başlattı. Müfettişler, bir süredir Gölbaşı’daki Özel Harekât Başkanlığı’nda belge incelemesi yapıyor, ifade alıyor. Müfettişlerin raporu hazırlamasıyla sıkıntının ne olduğu daha iyi anlaşılacak.
Hibe alınan zırhlı araçlar, hurdaya yakın çıktı
Özel Harekât Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde Ziraat Bankası’ndan hibe olarak zırhlı aracı envanterine katmak istedi.
Bankanın para taşımada kullandığı Ford Transit Custom modeli 25 araç Özel Harekât Başkanlığı’na alındı.
Amaç, bedavaya alınan araçları, modernize edip birimin çalışmalarında kullanmaktı. Bu konuda bakana da sunum yapıldı!
Ancak, işler pek yolunda gitmedi. Zira, hibe alınan araçların ekonomik ömrü tükenmek üzereydi. Zaten Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Destek Dairesi, on yılı geçmiş araçların hurdaya ayrılması yönünde uygulaması var.
Söz konusu zırhlı araçların da 2014 yılında üretilmiş olması ve her birinin ortalama 300 bin kilometre yapması, en geç yıl sonunda hurdaya ayrılacağı anlamına gelecek doğal olarak.
İşin özü, başka kamu kurumunun hurda araçları da Emniyet’e hibe edilmiş oldu!
Bu sebeple, Destek Dairesi Özel Harekât Başkanlığı’nın araçların modernizasyonu için gereken bütçeyi “kamu zararı oluşacağı” gerekçesiyle uygun bulmadı.
Şimdi, yaklaşık on milyon liralık bütçe için Polis Vakfı devreye sokulmak isteniyor. Vakıftan hurda sınıfına girecek araçlara yenileme bütçesi verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak.
Yemek ihalesindeki isim
Bir başka konu başlığı ise, Gölbaşı’daki Özel Harekât Başkanlığı’nın yemek ihalesi meselesi.
Birimin yemek ihalesi, yıllık 80 milyon 845 bin lira karşılığında, merkezi Şırnak’ta bulunan Ş.N. adlı yemek firmasına verildi.
Firma, başkanlık personeline günde 4 bin 500 kalorilik yemek ihtiyacını karşılama çerçevesinde sözleşme yaptı.
Gelin görün ki; burada da işlerin yolunda girmediği bilgisine ulaştım.
Personel için çıkarılan yemeğin niteliğinin istenilen ölçüde olmaması nedeniyle, yine personel tarafından sık sık tutanak tutuluyor.
İşin ilginci Ankara’da yemek firması kalmamış gibi, ihalenin Şırnaklı bir firmaya verilmiş olması!
Yemek talebinin ihaleyle verilmiş olması kuşkusuz kurala uygun. İhale süreçleri belli.
Buna karşın, işin aslını araştırınca başka bir boyut karşıma çıktı. Firma sahibi M.İ.’nin AKP Şırnak Milletvekili Aslan Tatar’la yakınlığı bulunduğu iddia ediliyor.
Ve yemek ihalesinin söz konusu firmaya verilmesi için İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın devreye girdiği iddiası var. Bu konu bakanlıkta epeyce konuşuluyor.
Aktaş, Emniyet Genel Müdürü olmadan önce Şırnak Valisi olarak görev yaptı. Bakan yardımcısı olduktan sonra da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu bakan yardımcısıydı yakın zamana kadar.
Bu konuyu da buraya not etmiş olayım.
Özel Harekât’ın dikkat çeken ziyaretçileri
Özel Harekât’ta yaşananlar bununla sınırlı değil.
Şimdi sizinle bazı fotoğraflar paylaşacağım. Kimi zaman bir fotoğraf sayfalarca yazıyı anlatır.
İlk fotoğrafın çekildiği yer Ankara Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât Şubesi. Tarih ise, 2022 olması lazım.
Fotoğrafa dikkatli bakıldığında kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim var.
Evet, Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesinde adı gündeme gelen Eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz.
Yanında ise, kamuoyunun çok da tanımadığı, ancak teşkilatın yakından tanıdığı bir polis şefi var.
Şimdi, diğer iki fotoğrafa sıra geldi.
Söz konusu iki fotoğrafın açıklamasından da anlaşılacağı üzere, çekildiği yer Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Başkanlığı’nın Gölbaşı’ndaki ana karargâhı.
Mesajları paylaşan ise, Galatasaray’ın tribün lideri Sebahattin Şirin. Ya da asıl ismiyle Muzaffer Şirin.
Şirin, destek verdiği Galatasaray’ın Ankaragücü maçı için geldiği başkentte yakın dostu olarak açıkladığı polis müdürünü ziyaret etti. Ve birlikte görüldüğü iki ayrı fotoğrafı da kendi adıyla kullandığı sosyal paylaşım sitesinden yayımladı.
Şirin’in misafiri olduğu Özel Harekâtçı polis müdürü, daha önce de MHP’li Kılavuz’a ev sahipliği yaptı.
Galatasaraylı olması sebebiyle sarı kırmızılı camiayı yakından tanıyan gazeteci Fatih Altaylı, Ocak 2023’te kaleme aldığı bir yazısında Şirin’in asıl isminin Muzaffer Şirin olduğunu açıkladı.
Altaylı, Şirin’in, FETÖ’yle bağı olmasının yanı sıra, Sinan Ateş cinayeti soruşturması çerçevesinde halen tutuklu bulunan Avukat Serdar Öktem’in aynı zamanda Sebahattin (Muzaffer) Şirin’in de avukatı olduğunu iddia etti. Şirin’in ayrıca İsmailağa cemaatiyle de bağının olduğunu öne sürdü.
Kaldı ki; yine Sinan Ateş cinayetinde kapsamında iki Özel Harekât Polisi’nin tutuklu konumunda cezaevinde bulunduklarını hatırlatayım.
Şimdi bu üç fotoğrafı beraberce nasıl okumak lazım sizce?
“Kimler, kimlerle beraber” demek yanlış olur mu?
Ve her üç fotoğraftaki ortak kişi, halen Özel Harekât Başkanlığı’nda üst düzeyde görev yapıyor.
Tayine kimler, neden imza koydu acaba? Makul bir açıklamasının olabileceği kuşkusuz!
Yeri gelmişken geçmişten de bir örnek vereyim.
Fetullah Gülen cemaatinin henüz FETÖ olmadığı günlerde, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’ın döneminde, şimdilerde FETÖ’cü olduğu için aranan futbolcu Hakan Şükür de Özel Harekât’ın müdavimlerindendi.
İşte o günlerden bir fotoğraf daha…
Şükür, dönemin Özel Harekât Dairesi Başkanı Cemil Tonbul ve ekibinin misafiri. Sık sık Gölbaşı’na gelen Şükür, bizzat başkan tarafından ağırlanıyordu.
Polisevinden Özel Harekât’a
Hep söylerim, uzun yıllardır yakından takip ettiğim Emniyet teşkilatı, hakikaten ilginç ve dikkat çekici bir kurum.
Kendisini yönetenleri / yönettiğini düşünenleri bir gecede vezir de eder, rezil de.
Gerçi bu kadar yaşanmışlıklara karşın rezil olanı pek de göremedim son dönemde ama neyse konumuz bu değil.
Son cümlelerde, mevcut Özel Harekât Başkanı hakkında birkaç not vereyim. Peşinen söyleyim, kendisi ile kişisel hiç bir sorunum olmaz, olamaz. Odak noktam, her zaman olduğu gibi sistem.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ekibin tasfiyesi çerçevesinde Özel Harekât Başkanlığı’na getirilen yeni Başkan, uzun yıllar önce bu işi bırakmış durumdaydı. Özel Harekâtçı olmasına karşın yanlış hatırlamıyorsam 2010 ya da 2011’de ayrılmıştı.
Epeyce zamandır İzmir’deki polis evinin sorumlusuydu. Ve mevcut Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız’ın İzmir Valiliği döneminden tanıştıkları için Ayyıldız’ın tercihi olarak yeni görevine atandı. Tabii sadece Ayyıldız’ın referansının yeterli olmadığını söylememe sanırım gerek yok. Başka isimlerin de desteği var kendisinde.
Belki biraz garip örnek olacak; dün, polis evinin gıda başta olmak üzere lojistik ihtiyaçlarını karşılamakla görevli olan Başkan, bugün kamuflajı giyip yeni Özel Harekâtçıların eğitimini planlayıp organize ediyor, yeni teknolojileri öğrenmeye çalışıyor, yeni sistem silah ve mühimmat satın alıyor vs.
Liyakat standardının böylesi de ancak Emniyet’e yakışır! Tercih böyle olunca, yazının önceki bölümündeki yaşananlar da kaçınılmaz oluyor maalesef.