(The Turkish Post) – SAFA KAR
Türk takımlarının bir Avrupa macerası daha geride kaldı. Sahadan boynu bükük ayrılan Fenerbahçe oldu. İlk 8 için umutlarını tüketen Başakşehir bile deplasmandan 1 puanla ayrıldı. Ülke puanı düşünüldüğünde 2 galibiyet, 1 yenilgi ve 1 beraberlik fena değil. Büyük fotoğrafta sorun yok.
Açılışı Beşiktaş yaptı, Çarşamba akşamı -biraz zorlansa da- Malmö’yü 2-1’le geçmeyi başardı. Lyon deplasmanında alınan galibiyetle Avrupa umutlarını dirilten Beşiktaş puanını 6’ya çıkardı. Mert’in kalesinde devleştiği karşılaşmada Siyah Beyazlılar yakaladığı fırsatları gole çevirmeyi başardı.
Formu bir süredir tartışma konusu olan Semih Kılıçsoy harika bir gol attı. Güçlü fiziği ve yeteneğiyle rakibini ekarte eden Semih, şık vuruşla takımını rahatlattı. Muçi de gollerine devam etti. Son dakikada kalesinde gördüğü gol sadece tabelayı değiştirdi. Sıralamada averajlar da etkili olacak, onun için kolay gol yememek lazım.
Galatasaray son yılların en etkili futbolunu oynadı. İçeride alınan galibiyetler kuşkusuz önemliydi fakat Avrupa sahnesinde büyük takımlar karşısındaki performansı merak konusuydu. Sarı Kırmızılılar İngiliz devi Tottenham karşısında muhteşem oynadı. Adeta rakibine sahayı dar etti. Sayısız gol pozisyonuna girdi. Aslan tarihi skoru kaçırdı.
Sarı Kırmızılı takım maça çok hızlı başladı. Yunus’un şık golüyle öne geçti. Osimhen’in iki golüyle devreyi 3-1 önde kapattı. Osimhen biraz dikkatli ve biraz da şanslı olsaydı, gol sayısını 4-5’e çıkarması mümkündü. Pozisyona girmek gol atmak kadar değerlidir. Galatasaray oyun üstünlüğünü her iyi yarıda da bırakmadı. Tottenham’ı adeta ezdi.
TOTTENHAM’IN HOCASI ANADOLU KÖKENLİ: POSTACIOĞLU
Bu arada ilginç bir bilgiyi paylaşmak isterim. Tottenham’ın hocası Ange Postecoglou’nun Anadolu kökenli olduğunu biliyor muydunuz? Soyadı ‘postacıoğlu’. Ange’nin hayat hikayesi Manisa’nın Alaşehir ilçesinden başladı. Aile önce Yunanistan’a sonra Avustralya’ya göç etti. 2021’de devraldığı Celtic’le iki sezon üst üste şampiyonluk yaşadı. Ardından Tottenham’ın başına geçti. Postacıoğlu, Okan Buruk’a yenilmekten kendini kurtaramadı.
Trabzon deplasmanında son dakikada attığı golün moraliyle Hollanda’ya giden Fenerbahçe, AZ Alkmaar’a direnemedi. Kadro olarak Sarı Lacivertliler çok daha üstün. Mourinho gibi özel bir hocası da var. Buna rağmen ne oyun ne skor taraftarın yüzünü güldürdü. Sihirli ayaklar ve tecrübe, genç ve dinamik bir takıma yenildi. Aylardır takımının başında bulunan Mourinho mücadeleci bir ekip oluşturamadı.
Fenerbahçeli yöneticilerin açıklamalarının takımın üzerinde olumsuz etki oluşturduğu açıkça görüldü. Mourinho’dan iyi bir takım yaratması istenmesi gerekirken sürekli şikayet ve suçu dışarıda arama hastalığı Sarı Lacivertlileri felakete sürüklüyor. Her puan kaybında suçlu ya hakemler ya da bir yapı veya federasyon… Kötü oynayan takımın suçu yok mu?
Fenerbahçe eğer kendi sahasında şampiyonluk yarışındaki Galatasaray’ı yenmeyi başarsaydı bugün liderdi. Ne yazık ki İsmail Kartal’ın dinamik ve sahanın her tarafındaki etkili takımının yerinde yeller esiyor. Ali Koç öyle bir takım oluşturacaktı ki taraftar ‘şampiyon olacak mıyız?’ diye kuşkuya düşmeyecekti. Koç’un hayalindeki takım bu mu? Hayaller şampiyonluk olsa da gerçekler hiç de öyle söylemiyor. Mourinho’ya oynattığı futbol ve takımın performansının hesabı sorulacağına dikkatler saha dışına çevrilirse olacağı bu. Fenerbahçe’nin AZ Alkmaar karşısındaki ezik ve edilgen oyunu bir utançtı. Uçup giden sadece puan değil aynı zamanda umutlardı. Artık ‘Galiba Mourinho ile de olmayacak’ düşüncesi taraftarda yer etmeye başladı.
Yönetim ve hocanın Hollanda’da şikayet edeceği hakem de, Fenerbahçe karşıtı bir yapı da yok. Fatura kime kesilecek? Fenerbahçe için gerçeklerle yüzleşme zamanı. Mourinho bir takım yaratamadı. Klasik 11’i bile bulamadı. Oyun umut vaat etmiyor. Ve hoca bırakıp gitmenin hesaplarını yapıyor. Başkan ‘Bizi şampiyon yapmıyorlar’ derse olacağı bu. Suçu hoca ve takıma yöneltseydi kötü gidişe çare bulunabilirdi.
Kara Kartal umutlandı, Aslan gözünü kupaya dikti, Kanarya’nın ise kolu kanadı kırıldı. Fenerbahçe için şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı…