(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Halk sandığa gitti, oyunu kullandı, sayım işlemi tamamlandı. Kritik yerlerde kabyedenlerin itirazları gündeme alındı. Erdoğan balkon konuşmasında ‘Demokrasi kazandı’ dedi. Halkın iradesinin önünde durulamaz. Rakamlarla kavga edilmez. AK Parti 5 yıl önce bu test etti cevabını çok ağır aldı.
2019’da 13 bin farkla geriye düştüğü İstanbul seçimlerini, hukuki mevzuatı zorlayarak iptal ettirdi. O dönemde AK Parti’nin adayı olan Binali Yıldırım ‘Çaldılar’ dedi. İki ay sonra yapılan seçimde halkın tokatı çok sert oldu. 13 bin fark 800 bine çıktı. Akıl ve vicdan sahipleri için İstanbul’da tekrarlanan seçim ibret ve derslerle dolu…
İstanbul, Ankara gibi şehirlerde hezimete uğrayan, rakipleriyle yarışacak mecali bile bulamayan AK Parti buralarda seçimleri yeniletmeye yüzü tutmadığı için gözünü Güneydoğu’ya dikti. İlk haber Van’dan geldi. Van’da DEM’in adayı Abdullah Zeydan ezici çoğunlukla seçimi kazandı. AK Parti adayı Abdulahat Arvas, Zeydan’ın aldığı oyların yarısını bile alamadı. DEM sadece şehir merkezinde değil VAN’ın ilçe, kasaba gibi bütün seçim bölgelerinde sadıktan birinci çıktı. Yaygın tabirle DEM Van’da ‘tulum’ çıkardı.
Abdullah Zeydan ‘seçilmesinin’ önünde hiçbir engel olmadığı için DEM’in adayı olarak seçimlere girdi. Elinde bir yıl önce aldığı kapı gibi ‘memnu hakların iadesi’ kararı var. Seçimden bir gün önce Adalet Bakanlığı bu kararın kaldırılması için devreye girmiş… Ankara devreye girer de sonuç almaz mı? Zeydan’ın hakkı olan karar sesiz sedasız iptal edilivermiş. Olay patlayınca tabii kıyamet koptu.
Hangi demokratik ülkede böyle bir müdahale olabilir? Bu ne hukukla ne de demokrasiyle bağdaşır. Seçim kurulu mazbatayı kazanana değil de kaybedene yani AK Parti’nin adayı Arvas’a verdi. Dışarıdan müdahale ile ‘kaybeden’, ‘kazanan statüsüne’ yükseltildi. Halkın oylarıyla değil olağan dışı bir kararla kazanılan seçime seçim denir mi? Nerede milli irade? Nerede demokrasi? Hani ‘Demokrasi kazanmıştı’. Erdoğan’ın sözünün daha mürekkebi kurumadı.
Arvasi ailesi Van’da saygın bir aile… Her dönem siyasette temsil edildi. Tercihleri ağırlıklı olarak merkez sağ ve milli görüş partileri. Arvasi isminin bu hikayenin aktörlerinden biri olmasını yadırgadım. Hiç yakıştıramadım, ‘Arvasi adı ile gaspedilen koltuk’ kelimelerinin yan yana gelmesini ailenin içine sindirebileceğini sanmıyorum.
Kaderin cilvesi, Arvasi daha önce kayyım olarak atanmasını kabul etmeyeceğini söylemiş. İddiasından vurulmak işte buna denir. Şimdi bu sözüyle sınanıyor. Hak etmediğin koltuğun gaspı kayyım kararından daha ağır değil mi? Hak, hukuk, adalet duygu ve inancına sahip biri o koltukta oturabilir mi? Hangi akıl ve vicdan ehli bunu kabul eder?
Van’daki olay 31 Mart seçiminin üzerine ağır bir gölge olarak düştü. Demokrasi, seçim, sandık, milli irade gibi değerlerin Van’da bir karşılığının olmadığını gösterdi. AK Parti dışında başta CHP olmak üzere bütün partiler tepkili. Van halkı da olup biteni kabullenemediği için itirazlarını sokağa taşıdı. Ve ortaya polis, toma, biber gazı gibi hoş olmayan görüntüler çıktı. Yakışıyor mu Türkiye’ye?
İstanbul’u, Türkiye’yi kaybettikten sonra Van’a almanın AK Parti’ye ne yararı olur Allah aşkına… Yıllarca silinmeyecek ağır bir leke olarak taşımaktan başka. Fatura tamamen AK Parti’ye kesilir. 31 Mart şokunu üzerinden atamayan AK Parti’nin yanlıştan dönmesi hem kendisinin hem de ülkenin faydasına… Topu hukuka atmanın inandırıcı bir yanı yok. Bu tamamen siyasi bir operasyon.
Operasyon Van’la da sınırlı değil. Hilvan’da seçimi kaybeden AK Parti seçimlerin yenilenmesi yönünde karar aldırmış. Diyarbakır’da ise seçimi kazanan DEM adayına, AK Parti’nin itirazı olduğu için mazbatası verilmemiş. Belli ki AK Parti İstanbul olayından hiç ders almamış. Bunları basit, sahibini hemen ele veren siyasi oyunlar… İstanbul’da tutunamayan AK Parti’nin Van, Diyarbakır, Hilvan gibi yerlerle uğraşması hakikaten manidar.
Van merkezli yaşananların, DEM’in siyasi görüşlerine yakın veya uzak durmakla bir ilgisi yok. Benim tepkim demokrasi ve hukuk gereği. Devletin seçime girmesinde sakınca görmediği bir parti ve adayının seçimleri kazanması karşısında operasyon çekmeyi hangi vicdan kabul edebilir. Bir bir siyasi operasyon ve milli iradeye darbe, hakedilmemiş bir koltuğun gaspı… Ya da daha büyük bir oyunun parçası…