(The Turkish Post) – ASLI GÜNEY
Türk halkı yaklaşık iki aydır Diyarbakır’da infaz edilen 8 yaşındaki minik Narin Güran cinayetini konuşuyor. Çocuğun aile kararı ile öldürülmesinin ardından alınan ifadeler ve gözaltı kararlarını dikkate aldığınızda, geçen sürede yargının ve güvenlik birimlerinin bir arpa boyu yol alamadığını söylemem gerekiyor. Ya da başka bir ifadeyle, kolluk birimleri işlerini yapmak istemiş olabilirler. Ancak bazı çevrelerin soruşturma ve kovuşturma sürecini dahil olduğu konusunda, kimsenin şüphesi yok. Bu da haliyle ortaya net bir dava sürecinin çıkamayacağının ispatı niteliğinde.
Neden mi bunları yazmak zorunda kaldım? Soruşturma sürecinde kolluk birimleri, elde ettikleri deliller ışığında bir fezleke hazırlar. Bu hazırlanan soruşturma evrakları da ardından soruşturma savcısına gider. Savcılık birimleri, kolluk tarafından ortaya konulan fezlekeye nihai son şeklini vererek, kendi imzasını attığı fezleke haline getirir. Şayet savcılık birimleri, burada herhangi bir ifade çelişkisi ya da delil eksikliği tespit ederse, kolluk birimlerinden, havada asılı kalan noktaların netleşmesini ister. Bu da aklı başında olan ve mesleğini hakkıyla yapan her yargı mensubunun yerine getirdiği bir kuraldır. Son olarak da savcılık hazırladığı iddianamesini mahkemeye gönderir. Yargılamayı yapacak mahkemenin, fezleke ile ilgili 15 gün içerisinde karar vermesi gerekiyor. Netleşmemiş ve çelişkilerle dolu bir iddianame her zaman geri çevrilir. Ve savcılıktan yeni bir çalışma yapması istenir.
“DELİLLER KARARTILDI”
Yukarıda anlattığım hukukun işleyişi içerisinde gerçekleşen temel kurallardır. Ancak Narin Güran soruşturmasında ve dava aşamasında, hukukçuları ile şaşırtan adımlar atıldı. İşte söz konusu fezlekenin savcılık tarafından kabul edilmesi, iddianamenin de üzerinde onlarca soru işareti olmasına karşın Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinden dolayı, şimdi ortaya kocaman bir yük birikti. Hem de telafisi mümkün olmayan bir sorun olarak. Bu aşamadan sonra yargılamanın tarafsız ve bağımsız şekilde çözüme kavuşmasının imkanı yok gibi duruyor. Neden mi? Narin Güran cinayeti gerçekleştikten sonra sağlıklı bir kolluk çalışması gerekiyordu. Cinayeti kimin işlediği, kimlerin yardım ve yataklık ettiği ve son aşamada da cesedi kimin ortadan kaldırdığının netleşmesi gerekiyordu. Son aşamada da, cinayetin sebebinin net olarak belirlenmesi gerekiyordu. Ancak yaklaşık iki aylık bir süreçte bunların hiçbirinin tespiti noktasında adımlar atılmadı.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun dikkat çektiği “Soruşturma makamları, şüphelilerin delilleri karartmasına, ortadan kaldırmasına izin verdi” tespiti de tüm bu sıkıntılara işaret ediyor. Tanrıkulu sadece bir milletvekili değil. Aynı zamanda iyi bir ceza avukatı. Yıllarca Türkiye’nin farklı noktalarında onlarca duruşmalara katıldı. Bu açıdan Sezgin Bey’in değerlendirmelerini yabana atmamak gerekiyor. Belki de Sezgin Tanrıkulu’nun seslenişe karşı olarak da heyet, yargılama aşamasında bunların tespit edileceği düşünülmüş olabilir. Ancak yargılama her zaman soruşturma ve kovuşturma sonucuyla aydınlığa kavuşur. Yargılama aşaması, bu sürece zenginlik kazandırır. Sanığın suçu mahkeme heyeti önünde ikrar etmesi sağlanır.
MAHKEME HUZURUNDA “ÜÇ MAYMUN” OYUNU
Şimdi Türkiye üç gündür, bütün işini bırakmış Narin Güran davasını takip ediyor. Ancak yargılama aşamasında, “iştirak halinde çocuğun öldürülmesi” suçundan tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve itirafçı Nevzat Bahtiyar savunma yaptı. Baba Arif Güran’ın müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. Üç günlük yargılamada gördüğümüz manzara şu, Türkiye bir ‘cinayet’ davası izlemiyor; inkarlar, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum, yapmaz, etmez, hatırlamıyorum’ cevaplarıyla sanki organize suç örgütü eylemi gibi görülen savunmalara imza attı. Sanki aile fertleri, cinayetin ikrar edilmemesi üzerine bir yemin etmiş gibi duruyor. Bu da haliyle bir takım soru işaretlerini beraberinde getiriyor.
Çünkü bu dosyada ana suç cinayet ve o suça ilişkin delil karartma, kolluğu yanlış yönlendirmeler de bu ana suçla bağlantılı. Davaya bugün tanık olarak getirilen aslında tutuklu olan isimlerin sanık olarak o dosyada olması delil bütünlüğü, kanaat oluşturma anlamında önemli. İki dosyayı birbirinden ayırmak delil bütünlüğünü bozabileceği gibi, mahkemede kanaat oluşturma konusunda da eksikliklere neden olabilir. Yargılama heyetinin bunları öngörememiş olması mümkün değil. Artık burada iyi niyete matuf düşünmeye hiç ama hiç gerek yok. Çünkü karar çoktan alınmış. Cumartesi gününü de kapsayan bir yargılama süreci işliyor. Belli ki kararın bir an önce tevdi edilip, toplumun gazının alınması amaçlanıyor. Onun dışında Narin Güran cinayetinin deşifre olması adına hiçbir adım göremiyorum. Kaldı ki, Narin Güran’ın babasının heyetten izin alarak, yargılanan eşi, oğlu ve kardeşini gidip öpmesi ve onlara sarılması da bu psikolojik ruh haletinin dışa vurulmasından başka anlamı yok ne yazık ki.
KAMUOYUNUN GAZI ALINMAYA ÇALIŞILIYOR
Son aşama, bu dört sanığa ilk aşamada ceza verilecek. Kamuoyunun gazı alınacak. Davada dikkatler azalacak. Daha sonraki istinaf Yargıtay gibi aşamalarda delil yetersizliğinden, ‘şüpheden sanık yararlanır ilkesi’nden bu sanıklar faydalanacak. Zaten soruşturmanın ilk adımından itibaren, ailenin üzerinde büyük bir etkisi olduğu aşikar olan “bir üst akıl” süreci yönetmeye devam ediyor. Gördüğüm maalesef bundan ibaret. Aksi durumda cinayetten ve yardımdan tutuklanan sanıkların hiçbir ikrar girişiminde bulunmamasının başkaca bir izahatı olamaz. Umarım yargılama süreci beni yanlış çıkarttırır. Topum da rahat bir nefes alır.