(The Turkish Post) – ASLI GÜNEY
Yazıma öncelikle büyük bir teşekkürle başlamam gerekiyor. Türkiye dair bütün hayallerimin bittiği hengamede, yeni ümit parıltıları görüyorum. Yıllar öncesinde bu ülkeden ayrılmış bir birey olarak ifade edeyim ki, kamuoyuna yansıyan bazı iğrenç ilişki ağlarını görünce, uzaklardan midem bulanıyor. Ancak bazı gazetecilerin yaşanan sansürlere rağmen, mesleğin ahlakını korumak için verdiği mücadeleye de şahit oldukça da, içimdeki yaşama tutkusu bir adım daha ileri taşınıyor. Bu kapsamda Asuman Arınca, Alican Türkoğlu ve Tolga Şardan gibi isimler, politik konuların sıkça habere konu olduğu bir merkezde, cesaretleriyle ön plana çıkıyor.
Asuman Arınca’ya teşekkür etmemim en önemli sebebi, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’nın kalbinde eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in cinayetinin aydınlatılmasına ilişkin verdiği mücadele. Arınca birkaç gündür ciddi konuları ortaya koydu. Cinayetin arkasında MHP teşkilatından bazı isimlerin olduğunu belgelerle yazdı. Burada başta Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye büyük bir görev düşüyor. Ateş’in gözü yaşlı eşi ve iki kız çocuğu babalarının neden öldürüldüğünü öğrenmek istiyor. En önemlisi de katille ya da katile talimat verenlerle yargı önünde hesaplaşmak istiyor. Bu da onların en önemli hukuki hakları. Bu konuda Sayın Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin biran önce bu konunun aydınlığa kavuşması için gerekli hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Aksi halde vicdanlar sızlamaya devam edecek.
18 AY OLMUŞ, HALA ORTADA İDDİANAME YOK
Bir hukukçu olarak şunu ifade etmem gerekiyor. Suç kesinleştiği ana kadar her şey iddiadan ibarettir. Bu açıdan hiçbir bireyi ya da parti yöneticisi cinayetle itham etmek doğru olmaz. Bunun altını çizmemiz gerekiyor. Ancak burada da yargı mensuplarına büyük bir görev düşüyor. Cinayetin üzerinden yaklaşık 18 ay gibi bir süre geçmiş. Cinayete ilişkin hala bir iddianame ortada yok. Cinayetin sebebi, failleri ve faillere yol verenler kimler, bir hukuki bütünlükle ele alınmış durumda değil. Bundan dolayı da iddianamenin ortaya çıkmadığı her bir gün MHP hanesine eksi olarak yazılacağından şüphe yok. Belki de siyasi baskılardan dolayı iddianame yazılamıyor. Soruşturmayı yürüten savcıların bu süre zarfında değişmiş olması da bir şaibe olarak kayıtlarda yer alıyor. Artık yargı merciinin daha fazla beklemeden olayın iddianameni tamamlayarak, kafalardaki soru işaretlerini gidermesi bir zorunluluk taşıyor.
T24’ten Asuman Arınca’nın ortaya çıkardığı belgelere göre; Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada, tetikçi Eray Özyağcı’yı olay yerine getiren ve buradan kaçıran motor kurye Vedat Balkaya’nın, cinayetten yaklaşık 1.5 saat sonra “görev tamam” pozu verdiğini ortaya koyan fotoğrafları hazırlanan iddianamede yer almış. Balkaya’nın cep telefonu incelemesinden çıkan fotoğrafın, cinayet sonrası İstanbul’a kaçmaya çalışırken mola vererek durduğu bir tuvalette ayna karşısında çekildiği anlaşılıyor. Balkaya’nın ayrıca 27-30 Aralık tarihleri arasında cinayeti organize eden Doğukan Çep ile 87 kez telefon irtibatı kurduğu görülüyor. Arınca bir gün önce de Sinan Ateş’in ev ve iş adresinin emniyetten mevcut Ülkü Ocakları Başkanı’nın talimatıyla bir teşkilat görevlisi tarafından istendiğini ortaya çıkarmıştı.
Nasıl bir dünyaysa anlamak mümkün değil. Devletin bir polisi, MHP teşkilatından bir görevlinin ricası üzerine Sinan Ateş ile ilgili bilgileri veriyor. Birkaç gün sonra da Ateş, Ankara’nın en merkezi noktasında sokak ortasında infaz ediliyor. Bu nasıl bir kötülük anlamak mümkün değil. Vatandaşları korumak ile görevli bir polis memuru, koruma altına alacağı yerde zanlılara bir masumla ilgili bilgiler aktarıyor. Şimdi devlet görevlileri, rahmetli Sinan Ateş ve kızlarına ne diyecek. Onların gözlerinin içine nasıl bakacak? Ateş’in kızları birkaç bayramdır babalarını göremediler. Onun sıcak göğsüne yaslanıp, güvenle hayata tutunamadılar. Şayet devlet görevlileri, vicdanları rahatlatmak istiyorlarsa, Sinan Ateş cinayetine ilişkin bütün bağlantıları açıklamak zorundalar. “Gerekirse tuğla çekilsin. Faillerin hepsi altında kalsın.”
SOSYAL MEDYA MENOMENİ ARİF NACAROĞLU
Gelelim diğer bir konuya. Uzaklardan da olsa, Türkiye’deki politik ve sosyal vakaları sosyal medya üzerinden takip etmeye çalışıyorum. Son günlerde sosyal medyanın gündeminde tek bir hesap var. Arif Nacaroğlu adına kayıtlı, @kaderinarifi isimli sosyal medya fenomeni hesap Türkiye gündemini belirliyor. Normal şartlarda bu hesabın yaptığı paylaşımlar, başka bir birey tarafından yapılmış olsa, mutlaka cezai bir müeyyide olurdu. Olsun demiyorum tabii ki. Bu hesaba gösterilen müsamaha başka bireylere tanınması gerekir diye düşünüyorum. Arif Nacaroğlu adlı hesabın büyük ihtimalle istihbarat kaynaklı olduğu aşikar. Çünkü bu çapta bir hesabın güçlü bilgilere sahip olması ve yaptığı paylaşımlar sonrasında doğruluk payının yüksek çıkması, basit bir paylaşım olarak görülmemeli.
Kaldı ki Asuman Arınca’nın haber yapmasının ardından sosyal medya hesabı da, Sinan Ateş cinayeti üzerinden AK Parti ile MHP arasında bir kavganın başladığını iddia etti. Hatta Sinan Ateş davasının MHP teşkilatlarına ve MHP Genel Merkezi’nde taşları oynatacağını iddia etti. Hatta MHP teşkilatlarını itibarsız hale getirmek için, parti ile ilişiği bulunan bazı kişilerin suça bulaştırdığını bile iddia etti. Bekleyip göreceğiz. Türkiye siyasetinde 24 saat çok uzun bir zaman dilimi. Önümüzdeki günler neye gebe birlikte göreceğiz. Belki sizler göreceksiniz. Ancak ben uzaklardan sadece izlemekle yetineceğim.