(The Turkish Post) – ASLI GÜNEY
Türkiye, her yeni güne bir operasyon haberi ile uyanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte bazı ilçe belediye başkanlarının tutuklanmasının ardından, yeni dalga İzmir’e sıçradı. Geçtiğimiz yıllarda İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yapmış Tunç Soyer başta olmak üzere 150’ye yakın bürokrat hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkartıldı. Türkiye’deki kaynaklardan alınan bilgilere göre, dalgalar artarak devam edecek. Kaynakların aktardığına göre, iktidar bu yöntemle hem CHP’li belediyelerin usulsüzlük yaptığı yönünde kamuoyunda bir algı yapacak hem de muhalefet partisinin siyasi gücünü zayıflatmayı amaçlıyor.
Ana muhalefet partisi CHP ise yılgınlık göstermeden, iktidarın yargı operasyonlarına, mitingler ve siyasi eylemlerle karşı koymaya çalışıyor. Bu kapsamda önceki gün, İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun 100’üncü günü için, İBB binasının bulunduğu Saraçhane’de miting yaptı. CHP’nin organize ettiği mitinge, siyasi partilerin yanı sıra onlarca sivil toplum derneği de katılarak destek verdi. Ancak etkinlik öncesi Zafer Partisi Genel Merkezi’nin teşkilatlara gönderdiği yazıda hiç kimsenin mitinge katılmamasını istememesi, bir anda gözleri, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a çevirdi. Çünkü İmamoğlu başta olmak üzere CHP’li siyasiler, Özdağ’ın tutuklanmasının ardından, kendisine destek ve dayanışma içerisinde bulunmuştu.
Halen AK Parti çatısı altında siyaset yapan hukukçu bir kaynağımdan aldığım bilgiler, Özdağ’ın neden İmamoğlu ve ekibi için düzenlenen mitinge katılmadığına ışık tutuyor. Hukukçu kaynağımdan aldığım bilgilere göre, Özdağ tutuklandıktan hemen sonra defalarca cezaevinden çıkmak için bazı aracıları devreye soktu. Ancak Ak Parti kanadı, yargıya müdahil olmamak iddiasıyla bu çağrılara kulak tıkadı. Yargının kendi seyrinde hareket etmesi gerektiği yönünde yaklaşımda bulunuldu.
ÖZDAĞ, SİYASİ DOZUNU DÜŞÜRECEK İDDİASI
Ancak, 21 Ocak’ta ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçlamasıyla tutuklanan ve 17 Haziran’da tahliye edilen Özdağ, mayıs ayında yine bazı avukatları ve siyasi dostları aracılığıyla cezaevinden çıkmak istediğini aktardı. Halen Ak Parti teşkilatları içinde görev yapan Türkiye’deki avukat kaynağımdan aldığım bilgilere göre; tahliyeden yaklaşık bir ay kadar önce kendisini İstanbul’da etkili bir avukat ziyaret etti. Özdağ, bu kişiye çıktıktan sonra daha seviyeli bir muhalefet yapacağı yönünde görüş beyan etti. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve iktidarın da sonuna kadar destek verdiği “Terörsüz Türkiye” projesini sekteye uğratacak ve sürece zarar verecek hiçbir açıklamada bulunmayacağı yönünde de değerlendirmeler yaptı. Ayrıca tutuklanmasına gerekçe olan iddialarla ilgili de, bir kastının olmadığını, yapılan değerlendirmelerin siyasi söylemler olduğuna vurgu yaptı. Yine kaynağın aktardığına göre, bu görüşmenin içeriği de bazı Ak Partili siyasilerle değerlendirildi. Avukat kaynağımın iddiasına göre, bu bilgiler ayrıca belirli kanallarla, yargılamayı yapan heyetle de paylaşıldı. Bunun sonucunda da, tutuklulukta geçen zaman, alınacak cezanın alt ve üst sınırı dikkate alınarak, tahliye olmasının doğru olacağı yönünde görüş ortaya konuldu.
“PROVOKASYONLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İSTEDİM”
Ne yalan söyleyeyim… Zafer Partisi Genel Merkezi’nin teşkilatlara gönderdiği, “Saraçhane’de mitingine katılamayın” uyarı yazısını görünce, Türkiye’deki hukukçu dostumun iddialarının hiçte yabana atılır düzeyde olmadığını düşünüyorum. Özdağ mitinge katılma nedenini, “LeMan’daki münasebetsiz karikatür üzerine çıkan provokasyon ve tepkilerin Saraçhane’ye taşınma ihtimali nedeniyle teşkilatın mitinge katılmamasını istedim. Ayrıca bu CHP mitingi, bizim değil.” şeklinde açıklama gereği duymuştu. Uzmanlara göre; Türk siyaseti her zaman 24 saate gebedir. Bakalım, önümüzdeki günlerde Özdağ’ın yaklaşımının gerçek sebebi çıkacak mı? Bekleyip göreceğiz…