(The Turkish Post) – TUNA CEVHER
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, Türkiye’de depreme hazırlık konusundaki tartışmalar sürüyor.
Hükümetin 650 bin yeni konut inşa etme taahhüdüne rağmen, şu ana kadar sadece 201 bin 431 konut teslim edildi. Hâlâ on binlerce insan geçici barınma koşullarında yaşarken, uzmanlar özellikle İstanbul’daki risklere dikkat çekiyor.
Yapılan son değerlendirmelere göre, kentte 100 binden fazla depreme dayanıksız bina bulunuyor ve en az 4 milyon kişinin hayatı tehlikede.
PROF. DR. NACİ GÖRÜR: “7,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM KAÇINILMAZ”
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’ndeki fay hatlarının kilitli olduğunu ve enerji biriktirdiğini belirterek, “Bu fayların kırılması durumunda 7,5 büyüklüğünde bir deprem kaçınılmaz. İstanbul’un kentsel dönüşüm konusunda daha hızlı harekete geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Görür, ayrıca şehrin altyapısının da depremi kaldıramayacak düzeyde olduğunu belirterek, “Su, elektrik, doğal gaz gibi kritik sistemler çok ciddi zarar görebilir. Deprem sadece binaları değil, yaşamın tamamını etkileyebilir” dedi.
JAPON DEPREM UZMANI MORİWAKİ: “ENERJİ BİRİKTİ, ZEMİN YUMUŞAK”
Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki ise, İstanbul’da 1509 ve 1766 yıllarında büyük depremler yaşandığına dikkat çekerek, “Bu büyük depremler arasındaki periyot ortalama 250 yıl ve bu süre doldu. İstanbul’da yeni bir büyük depremin yaşanması kaçınılmaz hale geldi” diye konuştu.
Moriwaki, özellikle Avcılar, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gibi yumuşak zeminli bölgelerin riskinin daha büyük olduğunu belirterek, “Bu bölgelerdeki binaların acilen denetlenmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.
ÖNLEM YERİNE OYALAMA POLİTİKALARI
Türkiye, depremlerden sonra harekete geçmek yerine yalnızca uyarılara kulak verip geçici çözümlerle yetiniyor. 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra büyük sözler verilmesine rağmen, hala somut adımlar atılmadı.
Uzmanlar yıllardır İstanbul’da büyük bir depremin yaklaşmakta olduğunu söylüyor, ancak ciddi bir kentsel dönüşüm planı uygulanmadığı gibi, mevcut binaların güçlendirilmesi konusunda da yetersiz kalınıyor. Deprem sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda bir yönetim meselesidir. Yetkililerin, bilim insanlarının uyarılarını dikkate alarak artık somut adımlar atması ve vatandaşların can güvenliğini sağlaması gerekiyor.
Depremden sonra “ders aldık” demek yerine, önceden tedbir almak zorunluluk olmalı. Aksi takdirde, geçmişte yaşanan felaketler yeniden tekerrür edecek.