(The Turkish Post) – SAFA KAR
Fenerbahçe Konya deplasmanında iki puan bıraktı ve şampiyonluk yolunda ölümcül yara aldı. Ligin bitimine 3 hafta kala Galatasaray’la puan farkı 6’ya çıktı. Şansı matematiksel açıdan tümüyle tükenmiş değil elbette.
Topun yuvarlak, kalenin dikdörtgen olduğu futbolda sürprizler her zaman mümkün. Fakat Fenerbahçe’de ne o matematiği kovalayacak mecal var, ne de sürprizin peşine düşecek ruh… Konya’da isteksiz, ruhsuz ve zayıf futboluyla lige de, şampiyonluğa da havlu attı.
Belli ki Galatasaray’ın Sivas karşısındaki ezici skoru Fenerbahçe’yi olumsuz etkilemiş. Konyaspor’un lige tutunabilmesi için puana ihtiyacı vardı. Yeşil Beyazlılar için 1 puan altın değerindeydi. Ve hesaplar 1 puan üzerine yapılmıştı.
Kalabalık defans ve orta sahayla Fenerbahçe çok az pozisyon verdi. Kanarya’nın kanatlarını kırdı, sağdan ve soldan gelen ortalarla gol bulan Fenerbahçe’nin forvetleri uzun boylu defansının arasında kayboldu gitti. Cepheden de ver-kaçlarla etkili ataklar geliştiremedi. O eski halinden eser yoktu.
Bir puanı hedefleyen Konyaspor son dakikalarda galibiyeti kaçırdı. Attığı gol VAR’dan ‘ofsayt’ gerekçesiyle iptal edildi. Yoksa Fenerbahçe 1 puanı da alamayacaktı.
Konyaspor ilk dakikadan itibaren hava toplarında rakibine karşı üstünlük kurdu. Buna rağmen Sarı Lacivertliler anlaşılamaz biçimde geriden uzun toplarla pozisyon üretmeye çalıştı. Her uzun top ev sahibi takım tarafından uzaklaştırıldı. Ne kenar yönetimi devreye girdi ne de oyuncular topu yere indirmeyi akıl edemedi.
Kale önüne şişirilen toplar ‘nafile ataklar’ olarak 90 dakika boyunca sürdü. İsmail Kartal Konyaspor kilidini açacak formül ve anahtar geliştiremedi. Bütün silahlarını sahaya sürdü. Konyaspor defansı sihirli ayak Batshuai’yi durdurmasını bildi. Batshuai gollük pozisyona bile giremedi.
Serdar Dursun daha önceki maçlarda ‘kurtarıcı’ olarak sahneye çıkmış ve takımını ipten almıştı. Maçın son bölümünde oyuna giren Dursun da bekleneni veremedi ve etkisiz kaldı.
Aslında Fenerbahçeli futbolcular daha maça başlamadan kafalarında ligi bitirmiş. Çoktan havlu atmışlar. Şampiyonluk inancını ve ruhlarını yitirmişler. Sadece sırtlarında forma kalmış. Oysa derbiyi kazanarak iddialarını son maça kadar taşıyabilirlerdi. İnanç ve ruh gittikten sonra bedenin yani ayaklar ve kafaların işlemesi mümkün değil.
Sarı Lacivertli oyuncular ‘Maç bitse de eve gitsek’ havası içindeydi. ‘Ne olursa olsun maçı kazanalım’ diye bir düşünceleri yoktu. Oyuncuları ‘Genç Fenerbahçeliler’ taraftar grubu da ateşleyemedi. ‘Ununu eleyip eleği asmış’ vurdumduymazlığıyla sahaya çıkarsan maçı da kaybedersin şampiyonluğu da…
Ligin ortasında durup dururken Başkan Ali Koç ‘Bizi şampiyon yapmıyorlar’ dememiş miydi? Koç’ın inanmadığı şampiyonluğa İsmail Kartal ve oyuncuları niye inansın. Bu tablonun eseri tartışmasız Ali Koç’tur. Takımı motive edeceği yerde, saha dışı tartışmalar, Süper Kupa fiyaskosu ve gerekli gereksiz açıklamalarla oyuncuların psikolojisini ve ayarını bozdu.
‘Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde’. Ruh gitmiş, oyuncular dağılmış, umutlar sönmüş… ‘Bütün kupaların’ hedeflendiği ve büyük transferlerinin yapıldığı ‘son umut sezonda’ Ali Koç’un takımı ‘sıfır’ çekerek ağır bir hezimet yaşadı. Ve yaşattı da… Her başarısızlığa kendisi dışında bir bahane bulan Koç, bakalım Konya’da yitirilen puanlara ve şampiyonluğa ne diyecek?
Bundan sonraki maçlar Galatasaray’a ‘bayram’ Fenerbahçe’ye ise ‘işkence’ olacak. Taraftara da tabii… Sarı Kırmızılı takımın şampiyonluğu, Fenerbahçe’nin ikinciliği hayırlı olsun…