(The Turkish Post) – SAFA KAR
Dört takımla çıktığımız Avrupa seferinde 2 galibiyet, 1 beraberlik, bir de yenilgi aldık. Türk futboluna 7 puanlık katkı az bir şey değil. ‘Zafer’ nitelemesi biraz abartılı olabilir. En azından 4 maçtan 3’ünü kazanmak gerekirdi. Fenerbahçe’nin Avrupa devi M. United karşısında berabere kalması kuşkusuz galibiyet kadar değerli.
Oyun göz önüne alındığında Sarı Lacivertliler M. United’i sahadan sildi, pozisyon üstüne pozisyon üretti. Tek eksiği goldü. Bunda kalesinde devleşen Onana kadar ‘gol ayaklarının’ şanssızlığı da etkendi. Onana savruk, istikrarsız olmasına rağmen Kadıköy’de ‘panter’ kesildi. En zor topları çıkardı. Ve maça damgasını vuran isim oldu.
Onana’nın kurtarışlarının manşetlere çıkması Fenerbahçe’nin oyun üstünlüğünün de kanıtı. Ligde tat vermeyen Fenerbahçe’yi Mourinho Avrupa maçına iyi hazırlamış olduğu 90 dakikaya yayılan oyunla görüldü. Mourinho için de ilginç maç olmalı. Bir zamanlar çalıştırdığı takıma karşı oynamak avantaj olduğu kadar duygu yüklüdür de.
M. United’in eski halinden eser yoktu. Buna rağmen İngiliz ekibi futbol geçmişi ve geleneğiyle dev bir kulüp. M. United’e karşı alınan beraberliği o yüzden galibiyet gibi kıymetli görmek lazım.
Zafer Beşiktaş’tan geldi. Ligde istim üstünde olmasına rağmen Avrupa arenasında çıktığı 2 maçta ‘sıfır’ çeken Siyah Beyazlılar zorlu Fransa deplasmanında Lyon’u 1-0 yenmeyi başardı. Tarihe geçecek bir başarı bu. Kara Kartal Avrupa kabusundan uyandı. Bir üst tur için umutlandı.
Lyon sıradan bir takım değil. Avrupa’nın dişli ekiplerinden. Özellikle ilk yarı Beşiktaş’a zor anlar yaşattı. Ersin kalesinde büyüdü ve topa geçit vermedi. Defansın açığını olağanüstü kurtarışlarıyla kapattı.
Futbolun cilvesi… Bir önceki maçta yediği basit goller nedeniyle protesto ‘ıslıklarına’ maruz kalırken Fransa’dan Lyon kahramanı olarak ‘omuzlarda’ döndü. Beşiktaş, Lyon zaferiyle futbolda Türkiye’nin yüzünü ağarttı. Lyon galibiyeti uzun süre hafızalardan silinmeyecek.
Avrupa tecrübesine sahip Türk takımlarının başında Galatasaray gelir. Müzesini çok değerli bir Avrupa kupası süslüyor. Sarı Kırmızılılar Avrupa arenasına çıkan ilk takımdı. Elfsborg karşısında favoriydi. Maça da çok hızlı başladı. İlk yarıda yakaladığı 3-0’lık skor üstünlüğüyle Elfsborg’un işini bitirdi derken üst üste yediği gollerle maçı zora soktu.
Bir futbol klasiği olan ‘Maç 90 dakikadır. Hakem düdük çalmadan maç bitmez’ sözlerini Galatasaray’ın daha iyi idrak etmesi lazım. Topu rakibe bıraktığı an defansın açık vermemesi mümkün değil. Nitekim Elfsborg ikinci yarı 3 gol buldu, Sarı Kırmızılılar Yunus’un harika golüyle sahadan galibiyetle ayrılmasını bildi.
Fakat hem tribünlerdeki seyirci hem de ekranları başındaki taraftar dokuz doğurdu. Dakikalar, saniyeler geçmek bilmedi. Tarih, Rigas Skola veya Kasımpaşa maçında yaşananlar gibi tekerrür etmedi. Okan Buruk ve öğrencilerinin enerji ve motivasyonlarını 90 dakika yaymaları gerektiği ortaya çıktı. Son bölümünde korku tüneline girmiş gibi zor geçen Avrupa mazında sahadan 3 puanla ayrılmak önemliydi.
Galatasaray hedeflediği Avrupa kupasına doğru emin adımlarla yürüyor. Fenerbahçe’nin ise kupaya tutunmak için şansı var, üç maçta alınan 5 puan yeterli olmasa da pes etmediğinin kanıtı. Beşiktaş’ın işi çok zor, fakat Lyon zaferiyle umut tazeledi. Başakşehir erken havlu attı. Slovenya deplasmanından 5-1 gibi çok ağır yenilgi ve hezimetle döndü kupa yolunda tüm umutlarını tüketti.
Avrupa’da alınan her puan Türk futbolu adına kazanç. Üç büyük takım punlarla ülkenin yüzünü güldürdü.