(The Turkish Post) – MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
Siyaset iddia işi, 22 yıl süren bir iktidarın memleketin ortasına bir dev aynası yerleştirmesi ve böylece birilerinin çok büyük adımlar atarak ortalıkta dolaşması doğal bir durum. Ancak rakibi küçümsemek, hafife almak kimseyi büyütmez. İktidar ve muhalefet, sandığın eninde sonunda devreye girdiği her demokraside farklı terazilerde tartılır. İktidar her zaman potansiyel muhalefet adayıdır; muhalefet ise potansiyel iktidar sahibi. Birileri kaybetmekten korkarken öbür taraf mührü taşıyacak kasları ve bilgiyi geliştirmeye gayret eder.
İktidarın malı meydanda. Gücün ifsad ettiği gazeteci takımı, (aslında halkla ilişkiler memurları) bırakın gündem oluşturmayı, hazır gündemleri bile çeviremiyorlar. O kadar gazetenin ve televizyonun, tabii gazeteci ve yorumcunun kamuoyundaki karşılığı hemen hemen sıfır. Sosyal medyanın yegâne haber kaynağına dönmesi, iktidar medyasının yarattığı boşluk yüzünden. Kulis haberleri yerini kumpas ve entrikaya, tartışma ve diyalog ise jurnal ve tehdide bırakmış durumda. Fikrine iştirak etmediği adamı hapisle tehdit eden tetikçiler, sırtlarını dayadıkları iktidara sadece puan kaybettirir. Muhalefeti eleştirmek için, CHP’nin cumhurbaşkanı adaylarının birbiri aleyhinde belge sevkettikleri haberinin, devlet gücünü kullanan iktidara ne katkısı olur? Bir çürüme ve yozlaşma, daha çok da kifayetsizlik iktidarın halkla ilişkiler mevzilerine çökmüş durumda. Yazık! İktidar sahipleri de yalama vidalarla oturdukları koltukları sabitlemeye çaba harcıyorlar.
3 POTANSİYEL CUMHURBAŞKANI ADAYI
CHP’nin malı meydanda değil. Meydana çıkmanın zamanı da değil. Her biri tek başlarına iktidar medyasının toplamından daha fazla inandırıcılığa ve etkiye sahip yeni nesil muhalif gazeteciler gündemleri belirleyip takibini yapıyorlar. İsmail Saymaz, iki Barış, Timur Soykan, Murat Ağırel gibi gazeteciler kalemin de mürekkebin de hakkını veriyorlar. CHP’yi küçümseyenler iktidar ve muhalefet arasında, ikincisi lehinde bu derin medya uçurumunu mutlaka dikkate almalılar. Propaganda gücü olmayan, kendine inancı kalmayan bir iktidarı birarada çıkar güdüsü dışında ne ile tutacaksınız?
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun yakaladığı pırıltı ile mukayese ederek hüküm vermek lâzım. Bugün CHP, daha parlak üç ismin kendi aralarında rekabetine sahne oluyor. Bu durumu küçümsemek siyasî akla aykırı değil mi? Rakipler ellerindeki bütün araçları kullanarak öne geçmeye çalışacaklar. Projektörler üzerlerinde. Muhalefette üretilecek Bizans entrikası, saraylarda değil kahvehanelerde yapılır. Herkes ayağını denk almak zorunda. Bütün hesaplar görüldükten sonra kaybeden tarafın AK Parti kanadına destek verme ihtimali var mı? Bünyesinde üç tane iddialı cumhurbaşkanı adayı barındıran partiyi küçümsemek çok büyük bir hata olur.
İKTİDAR, GERİ ÇEKİLMEK ZORUNDA KALACAĞI TEŞEBBÜSLERDE NEDEN BULUNUR?
Özgür Özel poker face yüze sahip olmasa da kumarcı jargonunu kullanıyor: “Onlar elini açmıyorken benim elimi açmam doğru olmaz. Planı olmayan başkasının planının parçası olur. Bizim kendimize ait bir planımız var” diyor. Bu sözleri ciddiye almak gerekir. Herkesin mutlaka bir oyun planı, hatta “B planı” bulunur. Erken seçim kartını rüzgâra göre öne sürüp geri çekilmesinden arkada orta vadeli bir aklın işlediği görülüyor.
Bu gücünü kullanamasa da gündem belirleme ayrıcalığı iktidara ait. Ancak artık sistematik hale gelen bir inisiyatif kaybı, hatta doğrudan güç kaybı siyasî iklime egemen oluyor. Kredi kartlarından harcamaya göre vergi alınması tasarısı ile “etki ajanı” düzenlemesi geri çekildi. Bir iktidar geri çekmek zorunda kalacağı teşebbüslerde neden bulunur?
‘İKTİDARIN AK PARTİ KANADI BİR KARIŞIMA DÖNÜŞTÜ’
İktidarın MHP kanadı, enerji ve iddia dolu çıkışları ile konumunu sağlamlaştırdı. AK Parti kanadı ise ideolojik-politik vaatlerini rafa kaldırmış, muhafazakâr değerlerle sadece şekilden ibaret bağları kalmış bir karışıma dönüştü. En kötüsü de çok geç giriş yaptığı Kemalizm çadırında kendine yer bulma telaşında.
Sandık varsa, halkın tercihi olup bitecek işlerde teraziye giriyorsa siyasî tabloyu mukayeselerle irdelemeniz gerekir. CHP ne durumda sorusunu, AK Parti’den başlayarak cevap vermelisiniz. Her zaman vurguladığım gibi CHP’de isimleri etrafında fırtınalar kopartılan kişileri bir kenara bırakın, toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine odaklanın. Siyasette başarı, bu talepleri karşılama ve o kalıba girme yeteneğine bağlı. Halkın talepleriyle oluşan ve sel gibi yükselen dalga bazılarını yükseğe çıkartır bazılarını da yerin dibine batırır.
Soruları uygun sırayla sorarsanız, doğru cevaba kestirmeden ulaşırsınız.
CHP’yi, CHP’de olup bitenleri küçümserken iktidarı hangi mevkiye koyuyorsunuz?