(The Turkish Post) – MERCAN BULUT
Geçmişten günümüze cinsellik kavramı, bir tabu olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Özellikle kapalı toplumlarda cinsellik kavramının konuşulması bile abesle iştigal olmuştur. Cinsellik sorunlarının yaşanmasına rağmen kapalı ataerkil yaşamlarda kadın erkek bunu çözmek bir yana üzerine toprak dökmüştür adeta. Belki de kadın ve erkeğin birbirine bağlanmasına kapı aralayan cinselliğin bir sorun olmasından dolayı, evliliklerde bir ıstıraba dönmüştür.
Kimi yörelerde evlilikle başlayan bu sorun, başladığı gibi ölüm aşamasına kadar sürüp gitmiştir. Sağlıklı bir cinsel yaşamı olmayan anne ve babalar da, kızlarına ve oğullarına evlilik aşamasında iyi bir eğitmen olamamıştır ne yazık ki. Bugün özellikle Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere Suriye, İran, Türkiye ve Irak gibi pek çok ülkede benzer sorunlar devam etmektedir. Bunun temeli de cinsellik ve ergenlik gibi kavramların bir tabu olarak kabul edilmesi ve gençlere sağlıklı bir eğitim verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Aslında cinsellik kavramı bir tabu değildir kesinlikle. Ancak sağlıklı verilmeyen eğitimler, gençleri sonu kabul edilemez çıkmaz sokaklara sürükleyebilir. Bunun da bilincinde olmak gerekiyor.
Kapalı toplumlarda bu sorunlar yaşanırken, Avrupa’nın bütün ülkelerinde cinsellik eğitimi okul çağında gençlere verilmekte. Burada cinsellik kavramını kadın ve erkeğin bir araya gelmesi olarak okumamak gerekiyor öncelikle. Bu eğitim biyoloji derslerinde verildiği şekliyle, insanın bedenini tanıması ve ona göre bir yaşam çizgisi belirlemekle ilgili aslında. Avrupa’nın aşırı serbestiyet tanıyan cinsellik algısını da kabul etmemek gerekiyor. Bizim üzerinde durmamız gereken temel konu, bilinç düzeyinin artırılması. Bu kapsamda Türkiye’de ciddi sorunların devam ettiğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında ülkede iki farklı uç yaşanıyor. Kuzey ile Güney gibi. Toplumun bir kesimi Kızıl Goncalar dizisinde aktarıldığı kadarıyla cinsellik algısı bir tabu. Kızılcık Şerbeti gibi dizilerde de aile içi ensest yaşamlara ve gayri ahlaki yaşamı normalleştirmeye kadar uç bir nokta yaşanıyor.
Aslında Türkiye’de iki farklı uç yaşamın olmasının nedeni sosyal medya fenomenleri ve toplumun ön plana çıkardığı tanınmış simalar. Özellikle bu isimlerin cinsellik kavramını ayaklar altına alması ise toplumun temeline dinamit koymaktan öte bir anlam taşımıyor. Tabii ki kadın ve erkeğin yaşamında cinsellik büyük bir önem arz ediyor. Kaldı ki bundan dolayı da evlilik helal ve meşru bir yol olarak insanın önüne konulmakta. Ancak gayri ahlaki bir yaşamı ve bohem bir cinselliği toplumun özellikle de ergenlik dönemindeki gençliğin önüne sermek bazı sorunlara kapı aralamaktadır. Bu sağlıksız bilgi ve sosyal medya paylaşımları gençler için cinselliği normalleştirmektedir. Bu söylemlerin lise ve üniversite çağındaki gençler arasında yaygınlaşması ise evlilik dışı cinsel hayatları ortaya çıkarmaktadır. Bu dönemde hastanelere baktığınızda, kürtaj olmak isteyen onlarca genci sırada görürsünüz maalesef.
AVŞAR VE KAYA ÜZERİNDE CİNSELLİK DOKTRİNLERİ
Aslında sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade etme, toplumsal normlara meydan okuma ve bireysel kimliklerini keşfetme süreçlerini etkileyen en güçlü platformlardan biri haline geldi. Bunu kabul etmek gerekiyor. Gençler artık her türlü bilgiyi buradan takip ediyor. Sosyal medya fenomenleri, geniş kitlelere ulaşan içerikleriyle yalnızca eğlence sunmakla kalmıyor, aynı zamanda cinsellik, ilişkiler ve toplumsal tabular gibi konularda da farkındalık yaratıyor kendince. Ya da bu konuları popüler bir tartışma alanına taşıyor. Bu bağlamda, Hülya Avşar ve Hasan Can Kaya gibi isimler, hem kendi dönemlerinin dinamiklerini hem de günümüzün sosyal medya etkisini farklı açılardan temsil ediyor. Bu çerçevede, Hülya Avşar 1980’lerden itibaren Türk toplumunda hem güzellik hem de cinsellik temsiliyle dikkat çeken bir figür olarak öne çıkıyor. Avşar, birçok insanın konuşmaktan çekindiği konuları açıkça dile getirmiş ve bazen toplumsal eleştirilerin odağı olmuştur. Avşar, televizyon programlarındaki açık sözlülüğü ve “her şey konuşulabilir” yaklaşımıyla, sosyal medya öncesi dönemin bir nevi ‘fenomeni’ olarak öne çıkıyor. Avşar’ın özellikle programlarında cinsellik üzerinde odaklanması ise ayrı bir sorun. Tabii ki konuğun soruları arasında o da olabilir. Ancak temel değer olarak cinsellik ve ahlaki sorunları öncelemek iyi niyete matuf olmasa gerek. Nedeniyse ergen yaşlardaki gençler üzerinde olumsuz bir kapı aralaması. Yukarıda izah ettiğim haliyle, sağlıksız bir eğitim üzerine inşa edilen cinsellik, büyük bir yıkıma kapı aralayabilir.
GENÇLER İTİRAFLARINDAN KORKMUYOR!
Hasan Can Kaya da modern Türkiye’de sosyal medya ve dijital platformlar sayesinde ün kazanan bir stand-up sanatçısı ve içerik üreticisi. “Konuşanlar” gibi formatlarla, toplumun ilişki dinamiklerini mizahi bir dille ele alırken, cinsellik ve mahremiyet gibi konuları da tabu olmaktan çıkaran bir yaklaşım sergiliyor. Kaya’nın başarısı, esprilerinin samimiyeti ve kitlelerin kendi yaşamlarında yer bulan konulara dokunmasından kaynaklanıyor. Cinselliğin açıkça konuşulduğu içerikleri, onu bazı kesimler için cesur bir figür, diğer kesimler için ise eleştiri odağı yapıyor. Bu da gösteriyor ki Kaya’nın temsil ettiği özgürlükçü yaklaşım, sosyal medya çağında bireylerin kendi sınırlarını yeniden tanımlama arayışını yansıtıyor. Sosyal medya konusu, bireylerin cinselliği daha özgür bir şekilde tartışmasına olanak tanırken, aynı zamanda mahremiyet sınırlarının nasıl çizileceği konusunda da yeni sorular doğuruyor. Fenomenlerin bu konularda etkili olması, hem eğlence hem de eğitici bir alan yaratmalarından kaynaklanıyor. Ancak bu süreçte, toplumsal eleştiri, sansür ve ahlaki değerler arasındaki dengenin nasıl kurulacağı önemli bir mesele olarak karşımızda duruyor.
Kaya’nın programına dahil olan gençlerin konuştuğu konular ise artık tabu kavramını ayaklar altına alıyor. Özellikle yeni düzlemde kadınların ve erkeklerin cinsellik yaşamlarını kameralar önünde itiraf ederken, takındıkları vurdumduymazlık ise insanı derin bir düşünceye sevk ediyor. Bu gençlerin cinsellik yaşamlarını anlatırken, aileleri ya da çevreleri tarafından bilinme endişesi taşımamaları ise büyük bir garabet. Tabii ki her bireyin günahı ya da sevabı kendini bağlar. Özgürlük ve yaşam alanları başkalarının alanına girmemekle mümkün. Ne var ki, toplumun iki tarafı da keskin bıçak gibi. Muhafazakar kesim laik ve seküler kesime mesafeli. Laikler de muhafazakarları hala görmemeye devam ediyor. Önemli olan yaşam alanlarında saygının temel olması. Aksi durumda davullar mahalleler arasında çalınmaya devam eder.
Sonuç olarak, sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade etme özgürlüğünü artırırken, aynı zamanda cinselliğin hem bir eğlence hem de bir farkındalık aracı haline geldiği bir alan yaratmıştır. Bu dönüşüm, gelecekte de sosyal normların yeniden şekillenmesine katkı sağlamaya devam edecek gibi görünüyor.