(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Fenerbahçe’de sular bir türlü durulmuyor. Özellikle Ali Koç’un başkan olmasından sonra, futbol takımında şampiyonluk kupasının kaldırılmaması taraftarın, başkana ve yönetime olan desteğini çekmesine neden oldu. Bunun yanında Ali Koç’un her mağlubiyet sonrasında taraftarlarla karşı karşıya gelmesi de bardağı taşıran son damla oldu. Özellikle Ali Koç’un takımda tek söz sahibi olması ve başka yöneticileri ön plana çıkarmaması da, yönetim içinde kazan kaldırılmasına neden oldu. Bu kapsamda öncelikle Acun Ilıcalı, farklı meşguliyetlerini dile getirerek, yönetim kurulundaki görevinden ayrıldı. Ilıcalı’nın ardından Erol Bilecik’in de, eylül ayında görevinden ayrılacağı konuşuluyor. Spor camiasında bu tarz tartışmalar devam ederken, Fenerbahçe kulübü, 13 Eylül’de seçimli kongre kararı aldı. Muhtemelen kongre üyeleri, bu kez Ali Koç’u göndermek için muhalif adaya destek verecek.
Sarı Lacivertli takımda iç huzursuzluklar devam ederken, takımın başını hem Türkiye’de hem de Avrupa’da ağrıtacak ciddi bir konu gündeme bomba gibi düştü. Fenerbahçe’nin eski futbolcusu Allan Maxmilian, Fransa’da özel bir spor kanalına mülakat verdi. Fransız asıllı oyuncu, röportajında Türkiye’de yaşadıklarıyla ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Ancak Türk basınında Allan Maxmilian’ın itirafları ile ilgili tek satır görmedim ne yazık ki… Ne yalan söyleyeyim, gazetecilik adına üzüldüm. Haber değeri olan ve en azından sadece sosyal medya platformlarında kalmaması gereken bir konu, şimdilik askıya alınmış durumda. Açıkça ifade edeyim ki, bu karartma Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un medya sektöründeki reklam gücünün sonucudur. Başka şekilde izah edilmesine hacet yok sanırım…
“MAAŞ ÖDEMESİNDE EVRAKTA SAHTECİLİK İDDİASI”
Gelelim asıl konuya… Maxmilian’ın doping süreci ve yüksek maaşlı dönemine dair yaptığı açıklamalar, profesyonel futbolun iç yüzüne dair önemli bilgiler veriyor. Örneğin, Türk futbol piyasası yıldız oyuncunun geçen sezon kiralama ve maaşla birlikte 8 milyona geldiğini biliyordu. Fenerbahçe’nin KAP’a bildirdiği de bu yöndeki resmi bir kontrattı. Ancak Maxmilian, sadece kendisinin Fenerbahçe’den 15 milyon Euro maaş aldığını itiraf etti. Aslında bu açıklamalar, yalnızca bir futbolcunun itirafları veya pişmanlık metni olarak değil, aynı zamanda sistemin zaaflarını da ortaya koyuyor. Kaldı ki, artık takımla hiçbir bağı kalmamış bir oyuncu, hesabına resmi yollardan giren bir maaşla ilgili neden yalan beyanda bulunsun ki…
Şimdi asıl sorun burada başlıyor… Üzülerek söylemem gerekir ki, TFF burada devreye acil girmezse, Türk futbolu ciddi bir zarar görebilir. Çünkü Maxmilian, Fenerbahçe yönetimini evrakta sahtecilikle suçluyor. İşin diğer önemli bir tarafı da, takım İMKB’ye kotası olan halka arz yapılan bir şirket. Yönetim sahte bir evrakla, ortaklarına da zarar vermiştir. Kulüp öncelikle evrakta sahtecilik konusunu aydınlatmalı. Ayrıca düşük maaş ve bonservis göstererek, Maliye Bakanlığı’na da daha az vergi ödemiştir. Yani Kulüp, vergi kaçakçılığı yapmıştır. Siz bunu İspanya ve İngiltere’de yapın da, sonucunu görün… Öte yandan yıldız oyuncunun Fenerbahçe’den aldığı yüksek maaşı, bir nevi piyasa koşullarının bir sonucu gibi göstermesi, ekonomik adaletsizlik tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Taraftarın alın teriyle bilet aldığı, kulübün forma satışlarıyla finansal sürdürülebilirlik aradığı bir ortamda, katkısı sınırlı kalan bir oyuncunun astronomik ücret alması ve evrak üzerinde maaşının yarısının gösterilmesi de kamu vicdanını zedeleyen bir durumdur ne yazık ki.
“BAZI OYUNCULARA DOPİNG VERİLİYORDU”
Maxmilian’ın açıklamalarında en skandal olansa, kulüpte bazılarının oyunculara doping ve doping özelliği taşıyan ilaç verdiği iddiası. Bununla ilgili de bazı örnekleri var. Ancak yaşanan bu skandaldan Jose Morinho’nun haberdar olmadığını, kendisinin söylediğinde de şok geçirdiğini öne sürüyor. Şayet bu iddia doğruysa, artık kimse Fenerbahçe’yi UEFA’nın elinden kurtaramaz. Haliyle buradan TFF ve Türk Milli takımı da nasibini alacaktır. Onun için uyarıyorum. UEFA’nın soruşturması öncesinde, TFF acil bir ekiple bunu netleştirmeli. Tabi üzerini kapatmak düşüncesiyle olmamalı. Şayet Fenerbahçe gibi bir takımdan oynayan her hangi bir oyuncu, dopinge başvurma gibi ciddi bir etik ihlaline teşebbüs etmişse, bu olay bir profesyonel sporcunun yalnızca fiziksel değil, karakter düzleminde de bir zaafa uğradığını açıkça ortaya koyar.
Açıklamanın devamında Fenerbahçe Kulübü, iddiaları yalanlamakla yetindi. Ancak detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı. Şimdi Kulübün öncelikle, kamuoyuna açık ve şeffaf olması gerekiyor. Öncelikle Maxmilian’ın hesabına yapılan ödemeler ortaya konulmalı. Çünkü yıldız oyuncuların bütün ödemeleri banka havaleleri üzerinden yapılıyor. Bunu yapmazsa, öncelikle evrakta sahtecilik iddiasını kabul etmiş olur. Ardından doping iddiası. Kulübün sağlık ekibinde iddiaların odağındaki isimler, tedavi yöntemlerini ortaya koymalılar. Özellikle doping tedavisi kullandığı iddia edilen bazı sporcular da, net açıklama yapmalı. Şayet birkaç gün içerisinde adım atılmazsa, UEFA Türkiye’nin canını fena yakacak benden söylemesi. Çünkü doping iddiası ve evrakta sahtecilik iddiasından dolayı inceleme başlamış bile.
Yaşanan bu skandal iddialar bile, Türkiye’de sporun özellikle de futbolda yönetimin şeffaf ve profesyonel olmadığını gözler önüne seriyor. Bakalım, Türkiye’de top oynayan ve sözleşmesi bittikten sonra geri Avrupa’ya dönen diğer oyuncular daha neler anlatacak? Hem Türk kamuoyu hem de Avrupa piyasası biliyor ki, Türk takımları transfer süreçlerinde hiç şeffaf ve profesyonel değiller. Bunun sebebi de, ciddi bir mali ve sportif incelemenin ve araştırmanı olmaması. Bakalım Maliye Bakanlığı bu iddiaları ihbar kabul edip, Türk takımlarının transfer sözleşmelerini incelemeye alacak mı? Bekleyip göreceğiz!