(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
‘17 -25 Aralık’ operasyonlarını simgeleyen ‘o saatin’ tekrar Devlet Bahçeli’nin odasına döndüğü ortaya çıktı. Ali Koç’un ziyareti sırasında çekilen oda fotoğrafından yansıyan ‘saat görüntüsü’ siyaseti salladı. Kamuoyu ve medyada yoğun tartışmalara yol açan saate ilişkin Bahçeli açıklama yapmak zorunda kaldı. O saat Bahçeli’nin ‘17 -25 Aralık’ operasyonları konusundaki hassasiyeti yansıtıyordu.
MHP’nin ilk yıllardaki politikası ‘17 – 25 Aralık’ı unutmayacağız, unutturmayacağız’ şeklindeydi. Sonra MHP, AK Parti ile ‘cumhur ittifakını’ kurdu. Ve geçmişe sünger çekti. ‘O saat’ de odadan depoya kaldırıldı. Bahçeli, ortaklık hatırına 17 – 25 Aralık’ı unutmayı tercih etti. İki parti ilişkileri son dönemde ‘gel-gitler’ yaşamaya başladı. Bahçeli bugüne kadar mesajlarını dolaylı yoldan verdi.
Ve ‘o saatin’ odaya dönmesi mesajın da örtülü değil doğrudan iletildiğinin göstergesiydi. Yoksa zamanı 17 – 25 Aralık’ta donduran saat neden başköşedeki yerini alsındı. Mesaj açık ve netti. Medya ve kamuoyunun değerlendirmesi ve yorumları doğruydu. Başka ne anlamı olabilirdi ki… Hemen her konuda açıklama yapan, konuşan AK Parti ‘o saatin dönüşüne’ hiç tepki vermedi. AK Parti medyası görmezden geldi.
BAHÇELİ’NİN TEVİLİ
Tartışmalar karşısında Bahçeli dayanamadı ve o saat mesajını ‘tevil eden’ açıklama yaptı. Bu kadar net ve açık bir mesaj nasıl tevil edilebilir ki… Şöyle dedi MHP Lideri: ‘17 – 25 Aralık emniyet ve darbe süreci 15 Temmuz fetö ihanetinin kuluçka evresidir. 15 Temmuz işgal teşebbüsünün çatısı 17 – 25 Aralık süreciyle örülmüştür. Bu nedenle fetönün ne 15 Temmuz silahlı kalkışmasını ne de 17 – 25 Aralık kumpasını gündemimizden ve hatırdan çıkarmak mümkün değildir. Ayrıca doğru da değildir’.
Yani o saatin orada bulunması ‘17 – 25 Aralık kumpasını’ hatırlamak imiş. Başka bir amacı yokmuş. Maalesef hiç inandırıcı ve ikna edici değil. Bahçeli açıklamasının çok zorlama olduğunun farkında değil mi acaba? Belki parti tabanı itiraz etmez, kabullenir. Fakat kamuoyu sorgular, karşı çıkar ve anlamaya çalışır. Bahçeli’yi hem o saatin odayı dönüşü hem de tevil açıklaması zor durumda bıraktı. ‘O zor durum’ aşılmış değil. Erdoğan’ın bir ikili görüşmede ‘Devlet Bey o saat neydi öyle’ diye sorma hakkı var.
O MESAJ BİLİNÇLİ MİYDİ?
‘O saat’ mesajı bilinçli olarak mı verildi yoksa bir iletişim kazası mı? Bahçeli’nin açıklamasına inanacak olursak bir iletişim kazası. MHP Lideri, Erdoğan veya AK Parti’ye 15 – 25 Aralık mesajı göndermeyi düşünmemiş. Kamuoyu farklı yorumlayınca da ‘kumpası hatırlamak’ içinmiş. Bahçeli’nin açıklamasında biraz ‘panik havası’ seziliyor.
Fakat ben ‘mesajın bilinçli’ verildiği kanaatindeyim. Ümit Özdağ’ın dediği gibi ‘Bahçeli’nin hayatında tesadüflere yer yoktur’. Siyasette her şey, bir çatış kaş gülen göz ya da göz temasından kaçınmak bile büyük ve anlamlı mesajlar içerir. O saatin ‘anlamsız ve mesajsız’ olduğunu düşünmek saflık olur. ‘Kumpası hatırlatmak’ gibi inandırıcılıktan uzak tevil açıklamasının da mesajı ortadan kaldırdığı söylenemez.
O saat orada, mesaj da orada… Açıklamanın sonunda Bahçeli’nin ‘… günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır’ cümlesi de dikkat çekici. Hesaplaşmaya ‘17 – 25 Aralık’ da dahil mi? Operasyonu yapan polis ve yargı mensupları en ağır şekilde cezalandırıldığına göre o gün hesaplaşılacak olan ‘yolsuzluk dosyalarıdır’. O saat tartışması burada bitmez. Daha çok konuşuruz, yazarız… Ömrü olan çok şey görür.