Türkiye İş Bankası’nın, 100’üncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlediği ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış’ başlıklı uluslararası konferansın ikinci günü Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Ekonomi Profesörü Daron Acemoğlu’nun konuşmalarıyla başladı. Gelecek 20 yılın kritik bir süreç olduğunu söyleyen Acemoğlu, “Dünyayı değiştirecek akımlara hazır olmayan ülkeler daha da geri kalacak. Türkiye’nin ekonomik olarak, bilimsel olarak, siyasi olarak bu akımlara hazır olması lazım ve bence bunun şu anda başlaması lazım” dedi.
Prof. Dr. Daron Acemoğlu da konuşmasında, gelecek 20 yılın dünyada çok çalkantılı geçebileceğini, gelişmeleri ‘yapay zekâ, eşitsizlik ve istihdam; yaşlanan nüfus; iklim değişikliği; makroekonomik dengesizlikler; dünya ekonomi düzenindeki değişimler; demokrasi krizi’nden oluşan 6 akımın etkileyeceğini, tüm ülkelerin bu sonuçlarını öngörebilmesi ve buna hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Bu akımların hepsinin teknolojiyle iç içe olduğunu, dolayısıyla teknolojiye hazır olma, bununla ilgili insani sermayeye yatırım ve teknolojinin yönünün de önemli olduğunu belirten yapay zekânın tüm ülkelerde iş süreçlerini etkilediğini ve ülkelerin yapay zekâ yatırımlarının giderek arttığını söyledi.
‘NÜFUSTAKİ YAŞLANMADA, KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ÇÖZÜM TEKNOLOJİ’
Dünya nüfusundaki yaşlanmaya dikkat çeken ve bazı ekonomistlerin yaşlanmanın ekonomi üzerinde negatif etkileri olacağını öngördüğünü belirten Acemoğlu, “Tam tersine hafifçe bir pozitif etki var. Nasıl oluyor bu? Yanıt da çok basit; teknoloji… Çok hızlı yaşlanan ülkeler özellikle Almanya, Japonya, Güney Kore aynı zamanda teknolojiye çok hızlı adapte olabilecek ülkeler oldukları için yaşlanmalarıyla beraber yeni teknolojilere olan yatırımlarını çok arttırdılar. Bu ülkelerde robotların üretim sürecine katılması çok hızlı bir şekilde arttı” diye konuştu.
Daron Acemoğlu, altını çizdiği akımlardan biri olan iklim değişikliğiyle ilgili de görüşlerini aktarırken, hem emisyonların artması hem iklimin değişmesinin en azından 2100 senesine kadar devam edeceğinin öngörüldüğünü, ekonominin enerjiye olan bağımlılığının niteliğinin değişeceğini ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik hayatı etkileyecek şekilde iklim değişikliğinin devam edeceğini söyledi. Bunun çözümünde yine teknolojinin ana yerde bulunduğuna dikkat çeken Acemoğlu, karbon salımının azalmasının tek yolunun emisyonları düşük olan teknolojilerin hızlanması olduğunu, bunun için yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini ifade etti.
Makroekonomik dengesizliklere de değinen Acemoğlu, “Herhangi bir değişimi, makroekonomi iyi durumdayken yapmak daha kolay. Eğer insanlar zenginse, enflasyon, işsizlik problemi yoksa, üretkenlik artıyorsa başka değişimleri yapmak da daha kolay” dedi. Acemoğlu, şu anda tüm dünya ekonomisinde gerek faiz seviyesi gerekse bütçe açıklarındaki artış gibi makroekonomik tablonun ülkelerin sosyal güvenlik ağını genişletmesi, yapay zekâya yatırımı, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırması gibi değişik alanlardaki değişime adaptasyonu zorlaştırdığını söyledi.
‘DÖRT BİR KÖŞEDE DEMOKRASİ KRİZİ VAR’
Daron Acemoğlu, dünya ekonomi düzenindeki değişimler ve küreselleşmeyle ilgili değerlendirmelerini de aktarırken, özellikle 2017’den bu yana küreselleşmenin niteliğinin değiştiği bir süreç yaşandığını, yatırımcıların önem verdiği yerlerin artık en yakın yerlere, müttefik yerlere kaymaya başladığını, bunun da yine teknolojiyle iç içe bir durumu bulunduğunu ifade etti.
Demokrasi konusundaki yorumlarını da paylaşan Acemoğlu, demokrasinin büyümeye çok net pozitif bir etkisi olduğunu, bu etkinin özellikle artan yatırımlardan, eğitim ve sağlık gibi alanlardaki iyileştirmelerden geldiğini söyledi. Acemoğlu, “Ancak ne yazık ki dünyanın dört bir köşesinde demokrasi krizi var. Niye diye baktığınız zaman bunun da nedenleri arasında ana sebep şu; demokrasi beklentinin altında bir performans sağlıyor. Eğer demokrasi büyüme getirebilirse, yolsuzluğu kontrol ederse, istikrar getirebilirse demokrasiye olan destek artıyor. Demokrasi baharı bitti, demokrasi sonbaharındayız. Sadece otomasyona mı yatırım yapacağız yoksa otomasyon yerine işçi ücretlerini mi artıracağız, yeni teknolojilere yatırım yapmayı becerebilecek miyiz, küreselleşmeyi nasıl yeniden organize edeceğiz, sosyal medyayı demokrasiye yardım eden bir süreç haline getirebilecek miyiz gibi pek çok soru var” diye konuştu.
‘TÜRKİYE AYNI DENGESİZLİKLERİ YAŞIYOR’
Acemoğlu, konuşmasının sonunda Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulunurken, şöyle konuştu:
“Türkiye aktardığım bu akımlara ve teknolojinin getirdiği sonuçlara hazır mı? İlk kez teknolojinin gerisinde kalıp, teknolojinin kendisi değişirken aynı zamanda teknolojiye geçmeye çalışılan ilk dönem değil bu dönem… Aynı şeyi 100 sene önce de yaşadık. O zaman hayatta en hakiki mürşit ilimdi ama şimdi bir tek ilim değil. O ilmi alıp teknolojiye uygulamak gerekiyor. Burada İş Bankası’nın ilk baştaki rolü çok önemli. Niye? Çünkü İş Bankası, Türkiye’nin en büyük finansörü olarak ortaya çıktı ve yeni teknolojilerin gelmesinde, tarımda, sanayide önemli bir rol üstlendi. O zaman Türkiye başarılı oldu. Bugün hazır mı? Hayır, ne yazık ki hazır değil. Çünkü Türkiye, aynı dengesizlikleri çok daha ciddi bir şekilde yaşıyor. Türkiye, hiçbir zaman Çin, Güney Kore, Tayvan, Singapur gibi bir büyümeye ulaşamadı.”
Acemoğlu, Türkiye’nin gelecekte dünyadaki gidişatı belirleyecek akımlara hazır olması için teknolojiye yatırım yapması, beşeri sermayeyi doğru biçimde geliştirmesi ve kullanması gerektiğinin altını çizdi. Acemoğlu, “Gelecek 20 yıl kritik bir süreç. Bu 6 akım dünyayı değiştirecek ve buna hazır olmayan ülkeler daha da geri kalacaklar. Türkiye’nin ekonomik olarak, bilimsel olarak, siyasi olarak bu akımlara hazır olması lazım ve bence bunun şu anda başlaması lazım” dedi.