(The Turkish Post) – MHP lideri Bahçeli, İliç’teki maden faciasına değinerek kurulucak Maclis araştırma komisyonunun tüm tarafları dinlemesini desteklediklerini söyledi. Bahçeli, Murat Kurum’a yönelik eleştirilere tepki göstererek “Murat Kurum görevini layıkıyla yapmıştır. Altın madeni felaketinin sızısı yüreklerimizi titretiyorken İBB Başkanlığı’nın seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır” dedi.
Bahçeli, Danıştay 5. Dairesi’nin ‘FETÖ’den ihraç edilen 414 hâkim ve savcı hakkında göreve iade kararı vermesine değinerek Danıştay’ı hedef aldı. Bahçeli, “Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlar?” dedi.
Hayat pahalılığı üzerinden zincir marketleri de hedef alan Bahçeli, “Fiyat etiketlerini yukarı doğru güncelleyenlerin ve ardındaki FETÖ’cülerin hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? Fiyat anarşistleri de FETÖ’cüdür. Dükkanları ve evleri kapatılmadır” sözlerini sarf etti.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen çökmeye değinerek başlayan Bahçeli, kazanın tüm yönleri ile araştırılması gerektiğini söyledi.
Meclis araştırma komisyonu kurulması çağrısı yapan Bahçeli, “Konuya ilişkin hiçbir kuşku bırakılmaması gerekir” dedi. Bahçeli, bölgedeki çevreciler ve bazı siyasetçilerin rant devşirme arzusu içinde olduğunu iddia etti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, dokuz işçinin toprak altında kaldığı İliç’teki maden faciasına ilişkin yeni bilirkişi raporu hazırlanması çağrısında bulundu. Siyanürün çevreye yayılmadığını öne süren Bahçeli, dönemin bakanı Murat Kurum’a da sahip çıktı.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Erzincan’ın İliç ilçesinde altın üretimi yapılan bir maden sahasında toprağın kaymasıyla bir felaket meydana geldi. Maalesef 9 maden işçimiz toprak altında kaldı. Devletimiz seferber oldu.
İşçilerimize ulaşmak amacıyla maden alanına yığılan toprak kütlesinin tahliye ve temizlik işlemi dikkatle sürdürülmektedir. Zaman zaman yeni toprak kaymalarının yaşanıyor olması çalışmaları aksatmaktadır. İşçilerimizin hayata döndürülmesi gayemizdir.
‘ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI’
MHP olarak 13 Şubat’tan bu yana sıcak gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. 14 Şubat günü TBMM’nin devreye girmesini yerinde bulduk. Kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve tedbirlerin belirlemesi amacıyla komisyon kurulmasını isabetli görüyoruz. Bazı yorumcular, sözde çevreciler, rant devşirme peşinde koşan siyasetçileri dikkate alarak, alayının dinlenmesi doğal olacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de görelim. Acılarımız üzerinde siyasi ve ideolojik geçim kapısı açmak insafsızlıktır, fırsatçılıktır.
‘BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ACELEYE GETİRMESİ TARTIŞMALIDIR’
Dünyanın pek çok ülkesinde maden kazalarına şahit olunmuştur. 2000 yılında Romanya’daki maden kazasında vahim bir çevre felaketi doğmuştur. 2009’da Gana’da, 2014’te Güney Afrika’da, 2015’te Kanada’da yaşanan maden kazaları çevreyi tahrip etmiştir. İliç’te böylesine tehlikeli sızıntı tespit edilmemiştir. Altın madenciliğinde liç işlemi sırasında kullanılan siyanür ve diğer ağır metallerinin çevre insan sağlığı için olumsuz olduğu bilinmektedir.
Altın madeninde var olan ihmaller zincirinin 13 Şubat’taki payını yok saymak mümkün değildir. Adli soruşturmanın sağlıklı sonuçlar vermesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirmesi tartışmalıdır. Yeni rapor hazırlanması, yeni heyet oluşturulması en makul çözümdür.
‘SAYIN KURUM, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMIŞTIR’
Sayın Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. Sayın Kurum’un bakanlık dönemine ilişkin haksız eleştiriler sinsi bir propagandaya işaret etmiştir. Müflis zihniyetler Sayın Kurum’u yıpratmak için harekete geçmiştir. ÇED raporunu veren bakanlık değildir. Sayın Kurum görevini layıkıyla yapmıştır, verilemeyecek bir hesabı olmadığı ortaya çıkmıştır.
Bu zor günleri bertaraf edeceğiz. İşçilerimizin sağ salim çıkarılmalarını Allah’tan niyaz ediyorum. İliç ilçemizin tekrar belini doğrultacağı günler yakındır. Bu sıkıntılı günler sabırla aşılacaktır.
‘ERDOĞAN’IN MISIR VE BAE ZİYARETİ’
Ülkeler arası gerginlikler ve yakınlıklar farklılaşmaktır. Uluslararası ilişkiler dinamik bir süreçtir. Dünya genelinde belirsizlikler endişe verici ölçüde artış haldedir. Farklı coğrafyalarda çıkan kriz ve ihtilaflar barış, huzur ve istikrarı tehdit etmektedir. Siyasi, ekonomik ve ticari güç mücadeleleri sertliği, dipsiz anlaşmazlıkları körüklemektedir.
Türkiye’miz böylesi bir ortamda yüksek öngörü, manevra kabiliyeti, diplomasi gücüyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Hem sahada hem masada muktedir bir Türkiye gerçeği herkesin takdirini toplamaktadır.
Çevremizde barış, huzur, refah ve istikrar kuşağının tesisi amacıyla diplomatik ilişkiler kesintisiz mesafe almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın BAE ve Mısır ziyaretleri tarihi mahiyettedir. Biz bu ziyaretin hem doğru hem yararlı olduğunu değerlendiriyoruz. Türkiye-Mısır ilişkileri olması gereken seviyeye çıkacaktır.
Türkiye ile Mısır’ın birbirine sırt dönmesi tarihe terstir, faturası ağır olacaktır. Ortak bildirinin imzalanmasının yanında ticaret hacminin artırılması umut verici gelişmedir. Türkiye ile Mısır’ın yakın teması iki ülkenin stratejik kazancını tahkim edecektir.
Muhalefetin koro halinde çıkışları, Türk politikasını idrak edemeyen sefil bir anlayışıdır. Türkiye başta CHP olmak üzere zillete düşen diğer partileri kıskandırmakta ve çatlatmaktadır. Onlar umudur yapay zekaya bağlayadursunlar, Cumhur İttifakı Türk zekasıyla mührünü inançla basacaktır.
‘İSRAİL REFAH’TAN UZAK DURMALI’
İsrail, Refah’tan uzak durmalıdır. İsrail’in Refah’a girmesi halinde Mısır’ın barış anlaşmasını askıya alacağını duyurması, İsrail’in daha ağır bedel ödemek durumunda kalacağını ilan etmektedir. İsrail katliamlara son vermelidir. Başkenti doğu Kudüs olan 1967 yılı temelinde bağımsız Filistin kurulmadan Ortadoğu’da barış, huzur hayalden ibaret kalacaktır.
‘CHP İLE DEM İÇ İÇE GEÇMİŞTİR’
Muhalefet partilerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ve beka mücadelesini hafife alması ve sulandırma çabası ağır yaralı bir siyasetin ifşasından başka bir şey değildir. PKK ile demlenerek bağ kurmak, FETÖ ile bağlantıya geçmek ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. CHP, Türk milletiyle sorunludur. CHP’nin yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir.
Demlenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Her seçim çevresinde kokuşmuş, adı konulmamış ittifak ilişkisi, CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir. CHP ile DEM iç içe geçmiştir. 31 Mart’ta Türkiye’yi devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecektir.
FİYAT ARTIŞLARI
Fiyat etiketlerini yukarı doğru güncelleyenlerin ve ardındaki FETÖ’cülerin hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir?
DANIŞTAY’IN HAKİM/SAVCI KARARI
15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonrası örgütle ilişkisi belirlenen 4 bine yakın hakim ve savcı ihraç edilmiştir. Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. HSK devreye girmiş, yeni inceleme başlatmış ve Danıştay Genel Kurulu’nda itirazlar yapılmıştır.”
ABDURRAHMAN DİLİPAK NE DEMİŞTİ?
Uzun yıllar Akit gazetesi köşe yazarlığı yapan Abdurrahman Dilipak, AKP ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili dikkat çeken bir iddia ortaya atmıştı. AKP’lilerin darbeden habersizmiş gibi davrandığını söyleyen Dilipak, “Hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılarıyla biliyordu” demişti.
Sosyal medya platformu X’ten açıklama yapan Dilipak, şunları söylemişti:
“Sanki FETÖ’cüler darbeye kalkışmamışlar gibi, AK Partililer de sanki darbeden habersiz imiş de son anda darbeyi halkın yardımı ile bastırmış gibi davranıyorlar. Oysa hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılı ile biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu.. Yazık ki, gerçek çoğu kimsenin umurunda değil, herkes ötekileri suçlamakla meşgul.”
2022’DE DE ‘HABERLERİ VARDI’ DEMİŞTİ
Dilipak, söz konusu iddiaya benzer bir iddiayı yandaş Yeni Akit’te yazdığı dönemde de gündeme getirmişti. 16 Temmuz 2022’de yayımlanan yazısında “Aslında ülkenin darbeye gitmekte olduğunu herkes biliyordu. Öğle vaktinde MİT’in de, TSK’nın da darbe olacağından haberleri vardı. Akşamdan önce darbe olacağının bilindiğini darbeciler de biliyordu” demişti.
414 HAKİM VE SAVCI HAKKINDA İNCELEME BAŞLATILDI
Danıştay 5. Dairesi ‘FETÖ’den ihraç edilen 414 hakim ve savcı hakkında göreve iade kararları verilmişti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “FETÖ bizim kırmızı çizgimiz. Tüm terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürdüğümüz gibi FETÖ’nün devlet kurumlarında, özellikle yargı ve emniyet gibi noktalarda bu hassasiyetin korunmasını istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Hakimler Savcılar Kurulu (HSK), söz konusu kararın ardından gelen tepkilerden sonra 414 hakim ve savcı hakkında inceleme başlatmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Danıştay’ın aldığı karara sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız” diyerek Danıştay’ı hedef almıştı.