(The Turkish Post) – SUNA YAMAN
Sudan, 2019 yılında Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesiyle diktatörlükten kurtulmuş olsa da, ardından gelen süreçte istikrarı bir türlü yakalayamadı.
Demokratik bir geçiş dönemi umuduyla başlayan süreç, 2023’te düzenli Sudan ordusu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında patlak veren iç savaşla kabusa dönüştü. Çatışmaların başlamasından bu yana yüzbinlerce insan yerinden edilirken, ülke çapında insani kriz daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı.
SUDAN HALKININ ACI TABLOSU
Sudan’daki çatışmalar, sağlık sistemini çökertti, gıda tedarik zincirlerini kesti ve temiz suya erişimi neredeyse imkânsız hale getirdi. Çatışmaların merkez üssü olan başkent Hartum ve Darfur bölgelerinde, halk günlük yaşamlarını devam ettirebilmek için mücadele veriyor. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), ülkedeki 24 milyon insanın insani yardıma ihtiyaç duyduğunu ve bu rakamın her geçen gün arttığını belirtiyor.
Göç ve Yerinden Edilme:
Sudan’daki çatışmalar, ülke içinde yaklaşık 4,5 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olurken, yüzbinlerce kişi komşu ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Özellikle Çad, Güney Sudan ve Mısır, büyük bir mülteci akınıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum, komşu ülkelerde de ciddi bir insani baskı yaratıyor.
Çocuklar ve Kadınlar En Savunmasız Gruplar:
UNICEF verilerine göre, 14 milyondan fazla çocuk hayat kurtarıcı yardımlara muhtaç durumda. Kadınlar ve çocuklar, cinsel şiddet, insan ticareti ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliği gibi çok boyutlu tehditlerle karşı karşıya. Eğitim ise neredeyse tamamen durmuş durumda; milyonlarca çocuk okula gidemiyor.
ÇATIŞMALARIN ATEŞİNİ KÖRÜKLEYEN İTTİFAKLAR
Sudan’daki savaş, sadece ülke içi bir çatışma değil, aynı zamanda bölgesel güçlerin çıkar mücadelesiyle de şekilleniyor.
Mısır ve Suudi Arabistan’ın Sudan Ordusu’na Desteği:
Mısır, Sudan’daki düzenli orduyu tarihi bağları ve sınır güvenliği nedeniyle desteklerken, Suudi Arabistan’ın desteği ekonomik çıkarlarla açıklanıyor. Sudan, Kızıldeniz kıyısındaki stratejik konumuyla bölge ülkeleri için önemli bir jeopolitik değere sahip.
Birleşik Arap Emirlikleri ve RSF:
Birleşik Arap Emirlikleri, paramiliter RSF güçlerine silah ve finansal destek sağlıyor. RSF’nin lideri Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti), özellikle altın ticaretindeki etkisiyle BAE’nin stratejik ortaklarından biri haline gelmiş durumda.
Küresel Güçlerin Tutumu:
Çin ve Rusya, Sudan’daki doğal kaynaklara erişim konusunda çıkarlarını korurken, Batılı ülkeler kriz karşısında daha çok insani yardım odaklı bir tutum sergiliyor. Ancak, ne Batı ne de Doğu bloğu Sudan’daki iç savaşın sona erdirilmesi için etkili bir çözüm sunabilmiş değil.
ULUSLARARASI TOPLUMUN SESSİZLİĞİ
Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve Arap Birliği gibi kuruluşlar, Sudan’daki şiddeti sona erdirmek için çağrılarda bulunsa da, bu girişimler taraflar arasında bir ateşkes sağlamaktan öteye geçemiyor. Uluslararası toplumun Sudan’a dair ilgisinin, Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki gelişmeler gibi diğer krizler nedeniyle sınırlı kaldığı gözleniyor.
Özellikle Batı ülkeleri, Sudan’daki savaşın karmaşıklığı ve tarafların uzlaşmazlığı nedeniyle aktif müdahaleden kaçınıyor. Bu durum, Sudan halkının yalnızlığa terk edildiği algısını güçlendiriyor.
ÇÖZÜM VE UMUT VAR MI?
Uzmanlar, Sudan’daki çatışmaların yakın zamanda sona ereceğine dair bir işaret olmadığını belirtiyor. Düzenli ordu ve RSF arasında derinleşen uçurum, tarafların uzlaşmasını zorlaştırıyor. Kalıcı bir çözümün, yalnızca kapsamlı bir siyasi diyalog ve uluslararası baskı yoluyla mümkün olabileceği düşünülüyor.
Sudan halkı, sadece kendi liderlerinin değil, uluslararası toplumun da başarısızlığının bedelini ödüyor. Şiddetin sona erdirilmesi ve insani yardımların artırılması için küresel bir dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ancak bu dayanışmanın sağlanması, hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerin Sudan’ı bir çıkar sahası olmaktan çıkarmasına bağlı.