(The Turkish Post) – SUNA YAMAN
Dünya genelinde ordular, ulusal güvenliğin ve egemenliğin temel unsuru olarak kabul edilirken, bazı ülkeler bu anlayışa meydan okuyarak ordularını tamamen lağvetmiş durumda.
Kosta Rika, Panama, Vatikan Şehri ve Lihtenştayn gibi ülkeler, barışçıl politikaları ve sosyal refahı önceliklendiren yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Bu ülkelerin nasıl başarılı olduklarını ve hangi faktörlerin bu kararın arkasında yattığını inceliyoruz.
MUTLULUĞUN MERKEZİ KOSTA RİKA
1949 yılında orduyu fesheden Kosta Rika, askeri harcamalardan elde edilen tasarrufu eğitim, sağlık ve çevre koruma gibi alanlara yönlendirdi. Bu strateji, ülkeyi sadece Latin Amerika’nın değil, dünyanın da en mutlu ve refah seviyesinin yüksek olduğu ülkelerden biri haline getirdi. 2024 Dünya Mutluluk Raporu’nda yine üst sıralarda yer alan Kosta Rika, sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma konusunda lider ülkeler arasında bulunuyor.
PANAMA: ASKERİ MÜDAHALENİN ARDINDAN BARIŞ
Panama, 1989 yılında ABD’nin askeri müdahalesinin ardından ordusunu lağvetti. Ülkenin güvenliği, Ulusal Polis tarafından sağlanırken, Panama hızlı ekonomik büyümesiyle dikkat çekiyor. Latin Amerika’nın en dinamik ekonomilerinden biri olan Panama, askeri harcamaların yokluğunda sosyal hizmetlere ve altyapıya yatırım yaparak refahını artırmayı başardı.
VATİKAN ŞEHRİ: MANEVİ GÜCÜN KORUYUCULARI
Dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan Şehri, herhangi bir ordusu olmadan varlığını sürdürüyor. İsviçreli Muhafızlar, Papa’nın güvenliğini ve Vatikan’ın düzenini sağlıyor. Ordusu olmamasına rağmen, Vatikan, küresel diplomasi ve manevi liderlik konularında büyük bir etkiye sahip. 2024 yılında iklim değişikliği ve insan hakları konularında Vatikan’ın etkili diplomatik girişimleri dünya genelinde yankı buldu.
LİHTENŞTAYN: BARIŞ İÇİNDE ZENGİNLİK
1868’de bütçe kısıtlamaları nedeniyle ordusunu kaldıran Lihtenştayn, bu kararından bu yana yüksek yaşam standartları ve düşük işsizlik oranları ile tanınan bir ülke haline geldi. Avrupa’nın bu küçük ülkesi, ordusuz olmanın getirdiği mali avantajları ekonomik kalkınma ve sosyal refah için kullanmayı sürdürüyor.
ADA ÜLKELERİ: ABD’NİN SAVUNMA KALKANI
Marshall Adaları, Mikronezya ve Palau gibi Pasifik ada ülkeleri, ABD ile yapılan savunma anlaşmaları gereği ordularını bulundurmuyorlar. Bu ülkeler, güvenliklerini ABD’ye emanet ederken, iklim değişikliği ve çevresel tehditlerle mücadele etmeye odaklanmış durumda. 2024 yılında bu ülkeler, iklim değişikliğinin yarattığı tehditlere karşı uluslararası toplumu daha fazla harekete geçmeye çağırdı.
Ordusu olmayan bu ülkeler, askeri harcamaları sosyal refah ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlara yönlendirerek, barış ve istikrarı sağlama yolunda önemli adımlar atıyor. Kosta Rika gibi örnekler, askeri güç olmaksızın da yüksek mutluluk ve refah düzeyine ulaşılabileceğini gösteriyor. Bu ülkelerin deneyimleri, askeri harcamaların alternatif kullanımlarının toplumlara nasıl fayda sağlayabileceği konusunda önemli dersler sunuyor.