(The Turkish Post) – SUNA YAMAN
Türkiye’de okul öncesi eğitim sistemi, yetki karmaşası ve ücretsiz hizmet eksikliği nedeniyle yeniden tartışma konusu oldu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile belediyeler arasında bazı kreşlerin “anaokulu” işlevi gördüğü iddiasıyla başlatılan soruşturmalar, çocuklar ve kadınlar için kritik bir hizmet olan okul öncesi eğitimi gündeme taşıdı.
Türkiye’de okul öncesi eğitim, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğunda yürütülüyor. Buna karşın, belediyeler ve dernekler de kreş açma yetkisine sahip. Ancak MEB, bazı belediye kreşlerinin “anaokulu veya ana sınıfı” gibi eğitim verdiği gerekçesiyle hukuki incelemeler başlattı. Eğitimde yetki sınırlarının ihlali iddiaları, farklı kesimlerden tepki topladı.
ÜCRETSİZ EĞİTİM EKSİKLİĞİ ANNE VE ÇOCUKLARI ETKİLİYOR
Türkiye’de belediyeler ve devlet destekli kreşler dahil, tamamen ücretsiz okul öncesi eğitim sunan bir sistem bulunmuyor. Aileler kırtasiye, yemek ve temizlik gibi masrafları karşılamak zorunda kalıyor. Uzmanlar, bu durumun düşük gelirli ailelerin çocuklarını okul öncesi eğitime gönderme oranını düşürdüğünü belirtiyor.
Ekonomik zorluklar, okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranlarını olumsuz etkiliyor. Resmi verilere göre, artan maliyetler ve ücretsiz hizmetlerin eksikliği, özellikle kadınların iş hayatına katılımını zorlaştırıyor. Çalışan annelerin çocukları için uygun fiyatlı ve kaliteli bir okul öncesi eğitim seçeneği bulmakta güçlük çektiği belirtiliyor.
KADIN İSTİHDAMI VE TOPLUMSAL EŞİTLİK TEHLİKEDE
Uzmanlar, okul öncesi eğitimin yalnızca çocukların gelişimi için değil, aynı zamanda kadınların iş gücüne katılımı açısından da hayati öneme sahip olduğunun altını çiziyor. Tamamen ücretsiz veya düşük maliyetli kreşlerin olmaması, kadınların kariyer planlarını ve sosyal hayata katılımlarını sınırlayan bir etken olarak değerlendiriliyor.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELER?
Eğitimciler ve sosyal politika uzmanları, şu adımların atılması gerektiğini ifade ediyor: Devlet destekli ücretsiz kreş ve anaokulu hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca çalışan annelere yönelik esnek okul öncesi eğitim modellerinin oluşturulmalı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, MEB ve belediyeler arasında yetki ve görev dağılımının netleştirilmesi gerekiyor ve düşük gelirli ailelere okul öncesi eğitim masraflarını karşılayacak destek programlarının uygulanması da bu konuda önemli bir nokta.
TOPLUMDAN GELEN TEPKİLER
Hükümetin okul öncesi eğitimde daha fazla rol almasını savunan sivil toplum kuruluşları ve eğitimciler, bu konunun yalnızca eğitim değil, aynı zamanda toplumsal kalkınma ve eşitlik meselesi olduğuna dikkat çekiyor.
Belediye kreşlerine yönelik incelemeler sürerken, bu alandaki tartışmaların yakın dönemde çözüme kavuşup kavuşmayacağı merak konusu. Ücretsiz ve erişilebilir okul öncesi eğitim, hem çocuklar hem de aileler için kritik bir ihtiyaç olarak görülüyor.