(The Turkish Post) – SUNA YAMAN
2024 ABD başkanlık seçimleri, sadece Amerikan iç politikasını değil, küresel dengeleri ve özellikle Ortadoğu’yu doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Ortadoğu, ABD’nin uzun süredir jeopolitik çıkarlarını yoğunlaştırdığı bir bölge olarak, başkanlık seçimlerinde önemli bir dış politika alanı.
ABD başkanlık seçimlerinin sonucu, özellikle İran-İsrail gerginliği açısından kritik bir dönemeç olabilir. Bu bağlamda, olası bir İran-İsrail savaşı, bölgesel dinamikleri nasıl değiştirebilir ve Türkiye bu süreçten nasıl etkilenebilir?
İRAN-İSRAİL GERİLİMİ: SAVAŞ OLASILIĞI
İran ile İsrail arasındaki gerginlik, nükleer program ve bölgedeki vekil güçlerin çatışmaları ekseninde giderek artmaktadır. ABD’nin İran’a karşı tutumu, bölgedeki diğer aktörlerin tavırlarını da etkiler. Özellikle, ABD başkanının İran’a karşı nasıl bir politika izleyeceği, Tahran’ın nükleer faaliyetleri üzerindeki baskıyı artırabilir veya azaltabilir.
Eğer ABD’de başkanlık seçimlerini İran’a karşı sert bir politika benimseyeceği bilinen bir aday kazanırsa, İran üzerindeki baskı daha da artabilir. Bu durum, İran’ın daha agresif adımlar atmasına yol açabilir ve İsrail’in de karşılık vermesiyle doğrudan bir çatışma riski gündeme gelebilir. Böyle bir savaşın bölgedeki tüm ülkeleri, özellikle Türkiye’yi derinden etkilemesi beklenir.
TÜRKİYE’YE OLASI ETKİLERİ VE ALMASI GEREKEN TEDBİRLER
Türkiye, Ortadoğu’nun merkezinde yer alan bir aktör olarak, İran-İsrail gerginliğinden ekonomik, siyasi ve askeri açılardan etkilenebilir. Olası bir savaşın enerji arzına zarar vermesi, Türkiye’nin enerji ithalat maliyetlerini artırabilir ve bölgedeki ticaret yollarının güvenliği konusunda sorunlar yaratabilir.
Bunun yanı sıra, İran ile sınır komşusu olan Türkiye, bu ülkeden gelecek bir mülteci akınına karşı hazırlıklı olmalıdır. Savaş, İran’daki iç karışıklıkları tetikleyebilir ve Türkiye’ye yönelik göç dalgasını başlatabilir. Ankara’nın bu konuda alması gereken tedbirler arasında sınır güvenliğinin artırılması ve uluslararası platformlarda aktif diplomasi yürütülmesi yer almalıdır.
Ayrıca, Türkiye’nin bölgedeki rolünü dengelemek ve ABD ile olan ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürmek için diplomatik manevralara ihtiyacı olacaktır. ABD başkanının kim olacağına bağlı olarak Türkiye’nin dış politikada izleyeceği stratejiyi yeniden gözden geçirmesi gerekebilir.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMATİK POZİSYONU
Türkiye, Ortadoğu’da dengeleyici bir güç olarak hareket etmeye çalışsa da, böylesi bir gerilimde tarafsız kalmak zor olabilir. ABD ve NATO müttefikliği ile İran ile olan ticari ve stratejik ilişkileri arasında denge sağlama çabası, Türkiye’yi zor bir pozisyona sokabilir.
Bu nedenle, Türkiye’nin olası bir İran-İsrail savaşında diplomatik olarak daha aktif bir rol üstlenmesi önemlidir. Bölgede bir barış arabulucusu olarak hareket etme potansiyeli, hem Türkiye’nin imajını güçlendirebilir hem de bölgedeki istikrarsızlığın Türkiye’ye yansımalarını azaltabilir.
ABD başkanlık seçimlerinin sonucuna göre Ortadoğu’da şekillenecek yeni dengeler, Türkiye için hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Olası bir İran-İsrail çatışması, Türkiye’yi ekonomik, askeri ve insani açıdan etkileyebilir. Türkiye’nin bu süreçte diplomatik, güvenlik ve ekonomik tedbirler alarak, bölgedeki pozisyonunu sağlamlaştırması gerekiyor.
Seçim sonuçlarına göre ABD’nin Ortadoğu politikasında yaşanabilecek değişikliklere hazırlıklı olmak, Türkiye’nin stratejik çıkarları açısından kritik bir öneme sahip olacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel ölçekte proaktif bir dış politika izlemesi, olası tehditlere karşı en etkili yaklaşım olacaktır.