(The Turkish Post) – SAFA KAR
Trabzonspor eğer uzatma dakikalarında 2 puanı alıp götüren o basit golü yemeseydi, ‘Nwakaeme’nin muhteşem dönüşü’ başlığı şık giderdi. Bordo Mavililer’in ‘skoru koruyamama hastalığı’ nüksetti ve 2 puan uçup gitti.
Kendi evinde yenilmemek de idare eder ama normal şartlarda. Küme düşme çizgisinin hemen üstündeyseniz ve aynı puanı paylaştığınız takımla oynuyorsanız kazanmaktan başka seçeneğiniz olmaz. Olmamalı da…
Kasımpaşa’nın penaltıdan kazandığı golle önde tamamladığı ilk yarı sönük, zayıf, cılız bir maçtı. Trabzonlu oyuncuların sonlandıramadığı her pozisyon Kasımpaşa atağına dönüştü. Belli ki Hakan Keleş’in çalıştığı yerden oynuyordu Bordo Mavililer. Şenol Güneş ise rakibini hiç analiz etmemiş.
Deplasman başarılarını incelememiş. Kontrataklarla gole gittiğinden habersiz. ‘Top kaptırmamaları’ konusunda oyuncularını uyarmamış. Olası kayıplarda geriye çabuk koşmalarını istememiş. Galiba Şenol Güneş’in evine dönme zamanı gelmiş. Haftalardır takımın başında skor ve oyun olarak bir milim ilerleme yok. Teknik taktik ara ki bulasın, oyuna kenardan müdahale yok denecek düzeyde.
Hayır, hiçbir mazereti olamaz. Sakat oyuncular takım için büyük kayıp. ‘Kötü transferler, vasat futbolcular’ sorunu da doğru. Mevcutlar bu kadar da mı kötü? Değil elbette. Şenol Güneş kalitesindeki bir hocanın elinin değdiği belli olmalıydı. ‘Umudun bittiği yerde Trabzon’un inadı başlamalıydı’. Başladı mı? Hayır. Trabzon reaksiyon göstermeyen, skoru kabullenen bir takım olamaz.
Trabzon lige ‘şampiyonluk parolasıyla’ başladı. Bırakın üstleri, orta sıraların bile altına düştü. Şu hale bakın, Bordo Mavililer bundan sonra küme düşmemek için oynayacak. Takım bu haldeyken yönetimin ‘borçları sıfırlamakla’ övünmesi anlamsız. Kulübün bütçe durumu taraftarı ilgilendirmez. Yönetimin sorunudur bu. Taraftar saha başarıları ister.
Ertuğrul Doğan geçen hafta tekrar başkan seçildi. Rakibi yoktu ama eleştiriler çoktu. Çok az sayıda taraftarın geldiği tribünlerde maçın sonunda ‘yönetim istifa’ sloganları manidardı. Taraftarın isyanı haklı. Trabzon gibi bir takım ateşe düştü. Lige tutunmanın mücadelesini veriyor. Nasıl isyan etmesin?
Maça dönersek… Trabzon ikinci yarıya daha hareketli başladı. Geçmişin efsane ismi Nwyakaeme hemen farkını gösterdi. Takım arkadaşlarına gollük pozisyonlar hazırladı. O eski günlerinden esintiler sundu. Kolay geçişleri, fiyakalı çalımları ve ceza sahasına isabetli ortaları sonuç da verdi.
Enis Destan’a topsuz alanda rakibinin yaptığı ‘minik hareket’ VAR’da incelendi. Ve penaltı kararı çıktı. Basit ve kolay bir penaltı. Beraberliğin ardından Bordo Mavililer galibiyet golünü buldu. Sahanın tartışmasız yıldızı Nwakaeme’nin kafasından gelen topa kaleci müdahale etti ama yetersiz kaldı. Hem Trabzon’un dönüşüydü bu, hem de Nwakaeme’nin…
Tam bu noktada Şenol Güneş gibi bir tecrübe, oyuna müdahale edebilmeliydi. Yapacağı şey oyunu soğutmak ve topu kaleden uzaklaştırmaktı. Ama yapamadı. Ve uzatma dakikalarında amatör takımların bile yemeyeceği bir golü kalesinde gördü. Kolay gol yemek Trabzon’un hastalığı. Güneş’in buna bir çare bulması gerekirdi. Haftalar geçti defans hattı delik deşik olmaktan kurtulamadı.
Kalan dakikalar büyük heyecana sahne oldu. Kasımpaşa’nın golü ofsayta takıldı. Son atakta Banza iki metreden topu kaleye gönderemedi. Kafa vuruşu yandan dışarı çıktı.
Trabzon, taraftarını kahretti ama özellikle ikinci yarıda futbol severler kaçan goller, direkte patlayan toplar, penaltılar, kaçan pozisyonlarla heyecanı ve gerilimi yüksek maç seyretti. 4 gol de ikramiyesiydi.