(The Turkish Post) – SAFA KAR
Bir takım üç günde bu kadar değişir mi? Birkaç futbolcunun takviyesi bu denli fark yaratır mı?
Galler karşısında dökülen, 1 puan zor kurtaran bir takımdan, İzlanda maçında şahlanan, rakibine top göstermeyen ve 3 puanı 3 golle alan bir takıma geçiş nasıl oldu?
Kısa sürede, Galler maçında ışığı sönmüş, enerjisi tükenmiş bir takımdan, İzlanda karşısında pırıl pırıl parlayan bir takıma nasıl dönüştü?
Narin’in yasını yaşarken milli maçı keyifle izleyemedim. Yan gözle ancak bakabildim. Maçın İzmir’de oynanması isabetli olmuş. 9 Eylül, İzmir için özel ve tarihi bir gün… Eylül ayı bütün ege şehirleri için anlamlı. Eylül’de Ege bölgesi Yunan işgalinden kurtuldu ve düşman denize döküldü. 9 Eylül’de son düşman askeri vatan topraklarını terk etti.
İzmir siyasi olarak da dinamik bir şehir. CHP’nin kalesi… AK Parti çok uğraştı, her yolu denedi fakat İzmir’de seçim kazanamadı. Geçmişte sağ partilerin İzmir’i yönetmişliği var. Burhan Özfatura hem ANAP’tan, hem DYP’den seçilerek başkan oldu. Spora politikayı niye karıştırdım çünkü atmosferin sıcak olduğu dönemlerde tribün siyasetten etkilenir.
Nitekim etkilendi de… Maç sırasında sık sık tribünlerden ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları yükseldi. Bu ‘Genç teğmenler’ krizinin tribünlere yansımasından başka bir şey değildi. Ve AK Parti’ye bir siyasi mesajdı. Bir avuç teğmene soruşturma açmak kolay binlerce taraftar ‘spora siyaset bulaştırdın’ diye suçlanabilir mi? Suçlanamaz ama bir fatura kesilir. Bir daha İzmir’de milli maçı zor görürler.
Dünya futbolunda adı pek anılmasa da İzlanda, Türkiye için her zaman zor rakip oldu. Fizik güçü yüksek ve dinamik yapısıyla dikkat çeken İzlanda karşısında sahada bambaşka milli takım vardı. İzlanda’nın ilk maçını kazandığını da hatırlatmak isterim; Karadağ’ı 2 golle geçtiler.
Türkiye maça çok hızlı başladı. Kerem’in ayağından gol çok erken geldi. Kerem Aktürkoğlu Galatasaray’dan Benfica’ya transfer oldu. Yeni takımına imza atmasının üzerinden kısa süre geçmesine rağmen sanki zincirlerinden boşanmış bir arslan gibiydi Kerem. Transferin Kerem’e yaradığı sadece attığı gollerden değil, bitmek bilmeyen enerjisini sahaya yansıtmasından da belliydi. Morali, motivasyonu en üst düzeydeydi.
Kerem birbirinden şık 3 gol attı. Türkiye, İzlanda gibi zor bir rakibi Kerem’in attığı 3 golle yenmeyi başardı. Takımın tek bir yıldızı yoktu, bütün oyuncular ışıl ışıl parladı. İrfan Can farkını konuşturdu. Arda, Real Madrid oyuncusu olduğunu gösterdi. Merih dipdiriydi. Abdülkerim defansta açık vermedi. Eren’i ilk kez ceza sahasına isabetli paslar atarken gördüm. İleri geri oynayan Mert Müldür koridorunu çok iyi kapattı.
Hangi Milli Takım gerçek? Galler karşısındaki mi yoksa İzlanda maçındaki mi? Biri ‘umutsuz vakayken’ diğeri umut vaat ediyor. Bu iki sarkaç arasında gidip gelen Milli Takım’ın gelecek maçlarını yorumlayabilmek de kolay değil. Ben iflah olmaz bir iyimser olarak umuttan yanayım, inancım bu Milli Takım Uluslar Ligi’ni lider olarak tamamlar.