(The Turkish Post) – SAFA KAR
Fenerbahçe’nin Samsun’da bıraktığı sadece 2 puan değildi; şampiyonluk umutlarını da Karadeniz’in çimlerine gömdü.
Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada farkı azaltma fırsatını yakaladı, ancak kullanamadı. 7 maçta 3 beraberlikle avansını tüketmişti; artık puan kaybına tahammülü yoktu.
Fenerbahçe hem oyun hem de skor olarak şampiyonluk yarışını sürdüremeyeceğini Samsun’da gösterdi. Mourinho’nun yerine gelen Tedesco da çare olamadı. Takıma baskın ve coşkulu bir oyun oynatamadı.
İlk yarı Samsun daha iyiydi. Özellikle kenarlardan getirdiği toplar, Fenerbahçe ceza sahasında tehlikeli pozisyonlar doğurdu. Musaba, Fenerbahçe’nin sağ kanadını adeta felç etti. Kenar yönetimi buna çözüm üretemedi; oyuna erken müdahale etmesi gerekirdi.
34’üncü dakikada Samsun gole çok yaklaştı. Daha doğrusu, filelere giden top ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. VAR devreye girdi. Aynı pozisyonda “ofsayt ve penaltı” birlikte değerlendirildi. Hakem Halil Umut Meler’in kararı, ofsayt yönünde oldu.
Topa vuran oyuncu ofsaytta değildi; ancak kalecinin görüş alanını etkileyen bir Samsunlu futbolcu vardı. Burada ofsayt çizgisinden ziyade “hakem yorumu” belirleyici oldu. Meler, oyunculara ofsaytın gerekçesini uzun uzun anlattı. Yetmedi, devre arasında koridorda da izah etti. Futbolcuları ikna edebildi mi? Tartışmalı… Çünkü pozisyon, kaleci Tarık’ın etkilenmediği yönünde de yorumlanabilir. Bu kararın yine maçın önüne geçeceği kesin. Konuşulacak, tartışılacak.
Samsun ilk yarının son bölümünde ataklarını sıklaştırdı. Sağlı sollu toplarla ceza sahasına yöneldi. Kaleci Tarık’ın başarılı performansı ve Samsunlu oyuncuların son vuruş beceriksizliği, golü önledi.
Tarık Çetin, Fenerbahçe’nin üçüncü kalecisi — yani yedeğin yedeği. İrfan Can Eğribayat hafta içinde sakatlanmıştı. Maçtan hemen önce Ederson da antrenmanda sakatlandı. İki kalecinin aynı hafta kadro dışı kalması büyük şanssızlıktı.
Ancak Tarık Çetin, ne Ederson’u arattı ne de İrfan Can’ı. Hatta belki de bu durum, onun için bir şanstı. Kalesinde devleşti; hata yapmadığı gibi çok kritik toplar çıkardı. Refleksleri yerindeydi. Fenerbahçe’de ilk kez kaleyi koruyordu, Süper Lig tecrübesi azdı ama yeteneğini konuşturdu. Eline geçen fırsatı iyi değerlendirdi. Fenerbahçe 2 puan kaybetmeseydi, Tarık muhtemelen omuzlarda taşınacaktı.
Tedesco, ilk yarının bitimine birkaç dakika kala soyunma odasının yolunu tuttu. Mourinho da benzer davranışlar sergilerdi. Ancak sahanın kenarından erken ayrılmak, takım ve oyuncular üzerinde olumsuz etki yaratır. Tedesco’nun neden erken ayrıldığı anlaşılmadı — tabii bir sağlık sorunu yoksa.
Fenerbahçe ikinci devreye üç oyuncu değişikliğiyle başladı. Benfica’dan büyük umutlarla transfer edilen Kerem Aktürkoğlu, kenara alınan oyunculardan biriydi. Etkisizdi; boş alan bulamamıştı.
70’inci dakikaya kadar oyunun kontrolü Samsun’un elindeydi. Defans ve orta sahayı sağlam tuttu. Musaba gibi oyuncularla gol aradı. Bir şut direkten döndü. Tarık yine kalesinde devleşti. Kale önündeki paslaşma az kalsın pahalıya patlayacaktı. Skriniar ceza sahasında oyalanırken top koluna çarptı. Hakem, koşarak penaltı noktasını gösterdi. VAR yeniden devreye girdi. Meler, pozisyonu ekrandan izledikten sonra topun kola değil, omuz bölgesine geldiğine hükmetti ve penaltı kararını iptal etti.
Bir tartışmalı karar daha… Omuza mı, kola mı? Bıçak sırtı bir pozisyondu. Hakem “omuz” dedi, karar Fenerbahçe’ye umut oldu.
İki puanın gitmekte olduğunu fark eden Fenerbahçe son 10 dakikada canlandı. Kalabalık oyuncularla Samsun sahasına yerleşti, sağlı sollu ortalar yaptı. Fakat Samsun savunması dikkatliydi. Ne şut imkânı verdi ne de karambol pozisyonları ıskaladı. Her topa başarıyla müdahale etti.
Fenerbahçe’nin Samsun kilidini açacak oyuncusu yoktu. İrfan Can zayıf kaldı, Nesyri ile topu buluşturamadı. 15 dakikalık canlanma 3 puan getirmekten uzaktı. Son bölümde topu Samsun sahasına taşımakta zorlandı. Geri ve yan paslara isabetsiz uzun toplar eklendi.
Hakemin son düdüğüyle birlikte iki takım da kaybettiği 2 puana üzüldü. En çok da Samsun… 3 puan getirecek pozisyonları yakaladı ama golü bulamadı. Fenerbahçe ise umutlarını “şans golü”ne bağladı. Ancak şansla kazanmak kolay değil.
Fenerbahçe puan olarak değil, oyun olarak şampiyonluktan uzaklaştı. Evet, 6 puanlık fark kapatılabilir; ama o inanç ve oyun Fenerbahçe’de yok. 8 haftada 4 beraberlik, şampiyonluk hedefleyen bir takımın istatistiği olamaz.
Ligin henüz başı; şampiyonluk için hüküm vermek erken olabilir. Ama görünen köy de kılavuz istemez. Fenerbahçe, geçen yılki oyunundan çok uzak.
























