(The Turkish Post) – SAFA KAR
‘Spor’ dedim ama ağırlık futbolda… Futbola geçmeden olimpiyatları hatırlatmak yerinde olur. 2014 yılının en önemli spor olayıydı, olimpiyatlar. İddialıydık, altın bekliyorduk. Sonuç büyük hayal kırıklığı oldu. Paris’ten ‘sıfır altın’ ile döndük. 3 gümüş bir bronzla teselli bulduk.
Hatırda kalan tek fotoğraf atıcılık dalında yarışan bir sporcunun artistik pozuydu. Aldığı madalya o poz kadar ses getirmedi. Bütün dünyada yankılandı, futbol sahalarında bile taklit edildi. Oysa aldığı ‘gümüş madalya’ atıcılık branşında bir ilkti. Tarihi önemi vardı. Fotoğraf madalyanın önüne geçti. Kötü mü oldu? Hayır…
‘2024 ve spor’ kelimelerini Google’da tararken Spor Bakanı Aşkın Bak’ın bir cümlesine rastladım; ‘Toplumumuzun gelişimini ve hareketini sağlamak amacıyla 2024 yılını ‘Hareketlilik Yılı’ ilan ediyoruz. Aynı zamanda etkin bir koruyucu sağlık unsuru olan sporu, 2024’te toplum temeline yaymayı ve bir yaşam prensibi haline getirmeyi hedefliyoruz’.
Oldu mu? Ben yıl içinde hiç de bir hareketlilik görmedim. Bir daha da ‘hareketlilik yılından’ söz edildiğini duymadım. Aslında yerinde ve isabetli bir proje. Ama kâğıt üzerinde kalmış demek ki… Bırakın sporu, hayat hareket demek. Hareketin bittiği yerde hastalık ve ölüm başlar. Keşke 2024 yılı ‘hareketlilik yılı’ olabilseydi.
2024’ün genel anlamda Türk sporu için başarılı geçtiğini söylemek zor. Avrupa şampiyonasında Milli Takım iyi parladı fakat çabuk söndü. Sonunu getiremedi. Buna rağmen çeyrek final oynamayı başardı Türkiye. Yarı final hatta final bile mümkündü. Hollanda’ya karşı çok iyi maç çıkardık fakat kalemizde 5 dakikada iki gol gördük, futbol şansı yanımızda değildi. Yarı finalin kapısından döndük.
Benzer kaderi Milli Takım uluslar liginde yaşadı. Montella yönetiminde 2024’te zaferler kazandı. Yine son anda kaybetti. Karadağ gibi sıradan bir takımı geçemedi. Kelimenin tam anlamıyla dağları, okyanusları aştı dereyi geçemedi. Bir üst gruba çıkmak işten bile değildi. Şimdi zorlu baraj maçı oynayacak. Kolayı varken zoru seçti. Yere göğe sığdırılamayan Montella’nın tahtını sarstı.
Avrupa’da olduğu gibi Türk futbol sezonu da iki farklı yıla yayılıyor. Sezon yıl başında başlayıp, sonunda bitemez mi? Mevsim ve iklimin zorlukları, özellikle az sıcaklarının zorlayacağı kesin. Uluslarası turnuvaların yaz döneminde oynanması da cabası. Artık sıcaklık futbol için engel değil. Örnek mi? Suudi Arabistan Ligi… Yıldız oyuncu ve hoca transferiyle dünyanın gözde liglerinden biri oldu. Başta Ronaldo kimler yok ki… Fatih Terim bile Suudi Arabistan yolcusu. Demek ki futbol sıcağı tolere edebiliyor. Yine de Avrupa takviminden kopmak doğru olmaz. İki farklı yıla da yayılsa zararı yok.
2024 yılını baz alarak değerlendirecek olursak Türk futbolunun en başarılı kulübü tartışmasız Galatasaray… Rekor puanla şampiyon oldu ve yeni sezona da çok başarılı başlangıç yaptı. Fenerbahçe başarısız değil fakat karşısında çok başarılı bir rakip var. Normal şartlarda Fenerbahçe’nin topladığı puanlar şampiyonluğa kafidir. 99 puandan söz ediyoruz. Fakat 102 puana ulaşmış Galatasaray vardı. 2024’te Türk futbol tarihinde ilk kez 100 puan barajı aşıldı.
2024’ün çifte kupalı takımı Beşiktaş’a nazar değdi. Süper kupa finalinde Galatasaray’a gol yağdıran, ilk 5 maçını kazanan Kara Kartal’ın ne olduysa bir anda kolu kanadı kırıldı. Bırakın uçmayı yürüyemez hale geldi. Ligin dibine demir atan Adana Demirspor’a bile yenildi. Şampiyonluğa 2024 çıkmadan havlu attı. Oysa birçok kişinin şampiyon adaylarından biriydi. Üstüne yönetim krizi başgösterdi.
Sorunlar, krizler aşılmaz değil, aşılır ama Beşiktaş’ta başkanlığa aday iki ismin kara bulutları dağıtması kolay görünmüyor. Kulüp boğazına kadar borç batağında… Transferlerde yaşanan rezillikler de cabası. Pandoranın kutusu biraz aralandı, ortaya pislikler saçıldı. Yeni yönetimin ilk işi ‘temizlik’ olmalı… Bu da kolay değil.
Takımların durumunu tek tek değerlendirecek değilim. Ama Trabzonspor’a birkaç cümle söylemezsem içimde kalır. Ertuğrul Doğan yönetimindeki Karadeniz ekibi transfer şampiyonu. İsabetsizlikte de rekor sahibi. Nice oyuncu takıma hiçbir katkı veremeden uçup gitti. Tüm faturayı ‘Abdullah Avcı’ya’ kesmek doğru değil. Yönetim de transferin bir parçası…
Doğan, takımın başına Trabzon efsanesi Şenol Güneş’i getirdi. O da derde derman olmadı. ‘Kötü gidişe dur’ diyemedi. Aksine daha da hızlandırdı. Belki Trabzon tarihinin en kötü yılını yaşadı. Küme düşme hattının hemen üzerinde… 2025’te ‘korku tüneli’ gibi görünüyor. Her türlü sürprize gebe çünkü.
Adana Demirspor geçen sezonun ‘en dişli’ takımıydı. Kötü yönetim, kötü transferin sonucu felaket getirdi. İlk kez bir takım ilk yarı dolmadan ‘havlu attı’. Oysa taraftarı ve köklü geleneği olan bir takımdı. Adana gibi bir büyükşehrin futbol ihtiyacını karşılıyordu. Averaj takımına dönüştü. Futbol her zaman sürprizlere açıktır fakat düştüğü yerden kalkması, demir attığı dipten yukarılara tırmanması imkansız görünüyor.
2024 ‘muhteşem transferlere’ sahne oldu. Yıllardır şampiyon olamayan Fenerbahçe ‘Artık yeter’ dedi, paraya kıydı ve dün futbolunun özel ismi Mourinho’yu getirdi. Aynı başarıyı oyuncu düzeyinde gösteremedi. Oysa Fenerbahçe’nin ihtiyacı hocadan önce futbol yönetimi ve oyuncu seçimindeydi. Ali Koç yanlış yerden başladı. Mourinho’nun tek başına bir şey yapamayacağını gördü ama tren kaçtı. Taraftara sözü vardı, öyle bir kadro kuracaktı ki hiç endişeye soru işaretine gerek kalmayacaktı. 2024 Fenerbahçe açısından iyi yıl olmadı.
İki transfer daha var, 2024’ün futbol dünyasında. Galatasaray sürpriz biçimde dünya yıldızı Osimhen’i takıma kazandırdı. Bir santraforu ihtiyacı yoktu halbuki. İcardı gol ihtiyacını karşılıyordu. Yedeğine de Batshuai’yi kulübeye oturtmuştu. Osimhen transferi rakiplerine korku saldı, Galatasaray’a ise ‘büyük moral üstünlük’ getirdi.
Ali Koç’un yapamadığını Dursun Özbek yaptı. Koç’tan bekleniyordu böyle transferler…
Beşiktaş’ın Rafa Silva’sını da ‘muhteşem transfer’ diye nitelemek lazım. Rüştünü ispat etmiş, büyük yetenek… Yaşı da fazla değil. Türkiye’ye gelen yıldızlar genellikle 35’ini devirmiş ve parıltıları dökülmüş oluyor. İmmobile de iyi transfer aya yaşı ileri… Rafa Silva transferin hakkını verdi. Tek başına bir oyuncunun takımı kurtarması mümkün değil. Katkı bir yere kadar. Takım orta düzeye bile çıkamayınca Silva biraz sönük kaldı, yoksa adından çok daha fazla bahsettirirdi.
‘2024’ün spor veya futbol olayı nedir?’ diye sorulsa ‘Galatasaray’ın şampiyonluğu’ cevabı verilir. Kendi içinden çıkan genç bir hoca ve nazları, kaprislerle dolu yıldız oyunculardan bir takım oluşturabilmek her babayiğidin harcı değil. Okan Buruk başardı. Hem yıldızları yönetmesini bildi, hem de gençleri Türk futboluna kazandırdı. Barış Alper Yılmaz gibi bir isimden yıldız çıkardı. Yetmedi, Yunus Akgün’ün yıldızını parlattı. Mourinho’nun adı var… Okan Buruk’un ise pırıl pırıl parlayan takımı…