(The Turkish Post) – SAFA KAR
Önce Fenerbahçe takıldı Ankaragücü’ne, 3-0 gibi net skorla rakibine boyun eğdi ve kupadan elendi. İki gün sonra Galatasaray, Fatih Karagümrük karşısında tutunamadı, 2-0 mağlup olarak kupanın dışında kaldı.
Ankaragücü de Fatih Karagümrük de ligin alt sıralarında kümede kalmak için mücadele veriyor. GS ve FB ise rakiplerinden koptu, ligin ilk iki sırasını paylaşıyor. GS ve FB’nin Ankaragücü ve Fatih Karagümrük’le arasındaki puan farkı çok fazla. Neredeyse iki katı.
Kağıt üzerinde FB ve GS favori iken neden kupadan elendi? Kupayı önemsemediklerinden değil. Her iki takım da hem şampiyonluk istiyor hem de Ziraat Türkiye kupasını. Buna rağmen yarı finali göremediler. Futbolcu kalitesi ve kupa deneyimi rakiplerinden fersah fersah öndeyken GS ve FB neden bir üst tura çıkamadı?
Ligin başındaki coşkulu oyunu ve bol gollerle maç kazanan FB nerede? Kupa beyi olarak bilinen, kritik maçların takımı GS neden erkenden havlu attı?
Futbol yorumcuları ve uzmanlar iki maçın da teknik analizini yapar. Benim gördüğüm tek neden var: FB de GS da rakibini ‘hafife’ aldı. Sıralamadaki yerlerine bakarak turu kolay geçeceklerini düşündü. As oyuncularla sahaya çıkmamaları bunun göstergesi. Bir final maçı havasına çevirebilselerdi, karşılaşmayı kazanabilirlerdi.
Sahadaki zayıf ve konsantrasyondan uzak futboldan teknik ekibin takımlarını iyi hazırlamadığı sonucunu çıkarmak mümkün. ‘Nasıl olsa turlarız’ rahatlığı futbolculara da sirayet edince adları büyük olan iki takımın da sahadan yenilgiyle ayrılması mukadder oldu. Maçlar oynanmadan, ter dökmeden, mücadele etmeden kazanılmaz. Rakipler asla küçümsenmez. Bu gerçek defalarca sınandı. Buna rağmen ders çıkarılmaması teknik ekibin zafiyetindendir.
Oyunu ciddiye almayan kaybetmeye mahkumdur. Tek ayaklı her maç finaldir. Gevşediğin an, basit gol yediğinde toparlamakta çok zorlanırsın. Her zaman toparlayamazsın da… Şekil A’da görüldüğü gibi. FB de, GS de çok kolay goller yedi. Rakiplerini hafife almasalardı, bu kadar basit pozisyon vermezlerdi.
İki takım da sahaya kalecilerinden yoksun çıktı. GS’nin de FB’nin de en formda ve en iyi oyuncuları kalecileriydi. Buna rağmen ikinci kaleciyle maça başlamak felakete davetiye çıkarmakla eşdeğerdi. Ve öyle de oldu. Eğer Muslera ve Livakokic sahada yerlerini alsaydı skor farklı olabilirdi.
Fatih Karagümrük karşısında Günay’ın yediği iki golü de Muslere kurtarabilirdi. Hele ikinci golde Güney kıpırdayamadı bile. Oysa uzaktan gelen topa hamle yapacak zamanı vardı. FB’nin kalesinde İrfancan her zaman olduğu gibi dağınık görüntü sergiledi. Teknik ekibin ligi düşünmesi doğal, fakat kupanın da ihmale gelmeyeceği aşikar.
Tek maçlık kupa karşılaşmalarının rotasyon yapılacak maçlar olmadığını iki takım da acı şekilde gördü. Kupanın favorileriyken yarı finali bile göremediler. Elde kaldı tek kupa… Onu da ancak bir takım kazanacak. Oysa kaybedilecek şampiyonluğu bir nebze Türkiye kupası telafi edebilirdi.
Futbol karşılaşmaları hep büyük takımlar üzerinden yorumlanır, FB, GS yenildi gibi… Onları yenen takımlar da var. Emre Belözoğlu yönetimindeki Ankaragücü çok akıllı oynadı. Gücünü bilerek, sahanın her yerinden mücadele ederek ve FB’nin büyüklüğüne saygı göstererek maçı kazanmayı başardı. Kupa Ankaragücü için ayrı bir motivasyon unsuru.
Türk futbolunu yakından tanıyan Şota’nın yönetimindeki Fatih Karagümrük de aynı şekilde mücadele ederek, koşarak, maçın son dakikasına kadar ter dökerek hak ettiği turu geçmesini bildi. Kaybedenler kadar kazananların da hakkını teslim etmek lazım. Maalesef Türk futbolunda maçlar hep büyük takımlar baz alınarak yorumlanır ve değerlendirilir.
Lig iki yola ayrıldı. GS ve FB şampiyonluk yolunda mutlu sona ulaşmak için yoğun çaba sarfedecek. Kupada ise ligin diğer iki büyüğü Beşiktaş ve Trabzon sürpriz takımlar Ankaragücü ve Fatih Karagümrük’ü geçerek kupaya uzanmaya çalışacak. Dört büyük takımın da önünde kupa hedefi var.