(The Turkish Post) – KEMAL ALBAYRAK
Suriye’deki gelişmelere bakınca taşeron kim, yaptıran kim, aktörleri belli. Görüneni var, görünmeyeni var. Suriye’nin bu hale gelmesi ve Türkiye’nin sığınmacılarla doldurulması planı, bu olayların sahiplerinin kirli eseri. Merkel, bunu yazdığı kitapta da belirtiyor. Anlaşma ile verilecek parasal miktar açıklandığı halde milletten hep gizlendi. TBMM müzakere işlevini yitirdiği için, acı planlar başa, kademe kademe geliyor. Keyfi yönetim anlayışı, sırlarla, skandallarla dolu. Sadece bu değil tabii ki. Yeni küresel bir düzen işlemeye devam ediyor. Düzenler, düzülenlerden çıkar sağlıyor. Gönüllü köleler de mecburiyetten, kirliliklerinden, sömürücülere hizmet ediyor. Akılsız başların zulmünü, köleler çekiyor. Ama sırlar, sonradan çıkıyor, çıkmaya da devam ediyor. İleride ne sırlar çıkacak bakalım, görelim. Vahim sırlar.
Şimdi de Halep konusu gündemde. Gelişmelere bakınca, plan uygulanıyor, taşeron belli. Ülkede, siyasi sorumlular iki kutup arasında bocalarken, bu iradenin eylemleri, Müslüman kılıfıyla oruç tutup, İsrail, ABD, İngiliz ürünleri ile oruç açmaya benziyor. Bu olayları görmeyen körlere anlatmak zor. Galileo ‘hiç bir kin, cahilin bilime ve gerçeğe duyduğu kinden daha büyük olamaz’ der. Uyarılar. bu düzende maalesef keyfi idarenin düşmanı oluyor. En zor olan da, anlamayana anlatmak der, düşünürler.
Şimdi Suriye’nin bölünmesi dahil, ileride oradaki katliamları, yağmaları, teröre destekleri, kimin eseri olacak göreceğiz? Taşeronlar da bu tehlike başa gelince feryat ederler maalesef. Mitinglerle Gazze protestoları, katliamları, canların yok edilişini kurtaracak mı, kurtardı mı? Yaptırımlar zalime niçin uygulanmıyor?
Barbarlara, acımasız siyonistlere kimler yardımcı oluyor, belli değil mi? Şahsi çıkarcı, düşünce sahibi yöneticilerin, sömürü ülkeleri ile gizli pazarlıkları ülkeyi bitirir. Utanma duygusunu yitirmişlerden, ülkenin, milletin, güvenliğini korumak beklenir mi? İbretlik bir alıntı; “Nasrettin Hoca, öküzleri çift sürmek için koşar. Ancak küçük öküz hareket ettikçe, Hoca, büyük öküze vurur. Hocaya sorarlar, hareketi küçük öküz yapıyor, siz büyük öküze sopa ile vuruyorsunuz, niçin? Hoca’nın cevabı; büyük öküz işaret etmeden, küçük öküz hareket etmez..”
Ekonomik bağımsızlığını, soygunlarla, yağmalarla, adaletsizliklerle kendi çıkarları için kullananlar, ülkenin siyasi bağımsızlığını koruyabilirler mi? Dış politika ve diplomaside hiç bir etkinliğin ve gücün olmaz. Büyük olanın işaretine göre hareket edersin. İç faktör, dış faktörün, gücün etkisine girerse, dışın kazancı çok olur. Ülkenin kazancı olmaz, kaybeder. Çünkü boyunduruğa girmek, kirlilik ve açıklarla olur. Mecburiyet, böyledir. Rüzgarı estirene göre hareket edersin. Bunu sorgulamak lazım.
Kendi yarattığımız fikirlerin, zikzakların, yaptırımların esiri olduk. Rusya, İran, Suriye ve NATO ekseni arasında kalmak, tercihte sıkıntı verir. Pazartesi birine, cuma başkasına, aynı düzlemde biat etmek gönüllü köleliktir. Muhalefet et tanınırsın anlayışı, iç siyaseti etkiler, dışta darbe yersin. Ülke çıkarına sahip çıkmak önemlidir. Davranışlarında özgür olmayanlar, düşüncelerinde hür olamazlar. Sokrates, ‘doğru bilgi, doğru eylemi gerçekleştirir’ der. Doğru bilgiye müzakere ile, akıl ve bilimle, hür düşünceyle ulaşılır, doğru eyleme geçer.
Ülkenin çıkarı için alınan kararlar öncesi uzmanlarla, liyakatli insanlarla, muhalefetle ve sivil kuruluşlarla müzakere edilseydi, bu tehlikeler görülür ve tedbir alınabilirdi. Koltuk hırsı ve şahsi çıkarlar, ülkeyi de milleti de büyük sıkıntılara sokar ki telafisi zordur. Bu sorumluluğu, vatanı, bayrağı, milleti olanlar taşır. Vatansızlar, bayraksızlar bunları düşünmez. Gecekondu kafası ile çağdaş işler yapılmaz. Din tacirleri ile hiç yapılmaz. Uyuyanların uyanması lazım. Bu işlerin çözümü TBMM’dir. Akıl, bilim, hukuk, demokrasi ve ahlak rehberliğinde yol yürümektir. Yurtta barış, cihanda barış bunun içindir. Ülkenin kurucu mirasını korumak, ayrımsız hepimizin görevidir.