KAMİL ASLAN
(The Turkish Post) –
Ligin son haftalarına girildi. Galatasaray ile Fenerbahçe ezeli rekabette kıran kırana bir mücadele ortaya koyuyor. Sarı kırmızı takım, sarı lacivertli takımın iki puan önünde şampiyonluk kupasını kaldırmak bütün gayretini ortaya koyuyor. Fenerbahçe ise ligin son haftalarında aslanın kaybetmesini bekliyor. Ligin alt sıraları ise adeta bir cadı kazanı gibi. Takımlar düşme potasının bir tık üzerine çıkmak için, bütün enerjilerini veriyor. Ancak zirvede filler tepişirken, ezilenler haliyle küçük takımlar oluyor. Hem lobi gücünü hem de taraftar üstünlüğünü elinde bulunduran büyük takımlar, sahada kazanmak için hakemlere bile baskı uyguluyor. Bu da futbolda adaletin yok olmasına neden oluyor. Çünkü mahalle baskısından korkan hakemler, büyük takımlar lehine cesur kararlar verirken, küçük takımların benzer pozisyonlarına gözlerini kapıyor. Orta hakemle birlikte Video Hakem Uygulaması da (VAR) görmemeyi tercih ediyor. Durum böyle olunca, futbolun sadece sahada oynanan bir oyun olmadığı sözleri taraftarın aklına geliyor. Nihayetinde de taraftarlar futboldan soğuyor.
Hafızalarımızı tazelemek gerekiyor bazen. Daha birkaç hafta önce Ankaragücü eski Başkanı Faruk Koca, orta hakemin adaletsiz kararlar verdiğini gerekçe göstererek, hakemi yeşil sahalarda yumruklamıştı. Bu olayın yankıları sürerken, bir hafta sonra da İstanbulspor Başkanı, yine benzer gerekçelerle takımını sahadan çekme kararı almıştı. Burada alınan kararları savunacak değilim. Sahada şiddetin tamamen karşısındayım. Ama Ankaragücü ve İstanbulspor başkanları bu tepkiyi neden vermişti acaba? Futbol yöneticileri bu olaylardan sonra acaba birkaç kez düşünme ihtiyacı hissetti mi? Benim cevabım kocaman bir hayır ne yazık ki! Olan Faruk Koca’ya ve İstanbulspor’un üç puanına oldu. Bu tepkilerin ardından hakemler bildiklerini okumaya devam etti. Televizyonlardaki futbol yorumcuları da hakemleri yine eleştirmeye devam etti. Kısacası filler yukarıda tepindi, aşağıda çimler ezildi. Kimse üzerine hiçbir pay alma ihtiyacı hissetmedi.
Bu sözleri neden mi diyorum. Daha geçen hafta Fenerbahçe ve Pendikspor arasında oynanan müsabakada adaletin çivisi çıktı denilecek kararlar verildi. Birinci klasmanda yeni maç yönetmeye başlayan Hakem Kadir Sağlam, verdiği tartışmalı kararlarla adeta deplasman takımını ateşe attı. Hakem Sağlam, penaltı olmadığı hem görüntülerle sabit hem de yorumcuların ortak mutabık kaldığı bir pozisyonda beyaz noktayı gösterdi. Önce Fenerbahçe öne geçti. Ardından da tartışmalı 3 kırmızı kartla Pendikspor’un bütün ahengini bozdu. Burada bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Fenerbahçe gibi bir takımın hakemin desteğine ihtiyacı olmamalı. Yok da zaten. Hem kadro derinliği hem de kalite farkı ortadayken, tartışmalı bir kararla Fenerbahçe’de kurtlar sofrasına yem ediliyor. Hakem Sağlam bilerek ya da bilmeyerek bu etkiye kapı araladı ne yazık ki. Zaten maçın gözlemci hakemi de, yönetimi beğenmemiş olacak ki, en kötü notunu Kadir Sağlam’a verdi. Bundan sonra Sağlam, uzun süre büyük takımların bir maçını alamaz.
Gelelim asıl noktaya. Yıllardan beri ekranlarda hakem hatalarını konuşur dururuz. Hakemlerin kararlarının temyiz süreci yok maalesef. Türkiye’de temyizi olmayan tek karar, hakem kararları. Hakemler berbat ve taraflı maç da yönetseler, verdikleri kararları sanki ayet gibi değiştirilmiyor. Bu da son derece yanlış bir karar. Kaldı ki, her hafta benzer hataların çalınması ve hakemlerin sürekli tartışılması da futbola olan güveni diplere çekti. Artık sokaktaki taraftarından ekran yorumcularına kadar adaletin kesinlikle olmadığına inanıyor. Bundan dolayı da herkes adaletini kendi sağlamayı tercih ediyor. Hakemler bu kadar konuşurken, futbolun yöneticileri de sadece seyretmeyi tercih ediyor.
YABANCI HAKEMLER DENENMELİ
TFF Yönetim Kurulu’nun artık çığırından çıkan kararlardan sonra Ünlü televizyoncu ve Hull City’nin sahibi Acun Ilıcalı’dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Ilıca’nın Fenerbahçeli olduğunu bilmeyen yoktur. Kendisi de bunu saklama ihtiyacı hissetmez. Ancak Ilıcalı da benzer hatalar karşısında daha fazla dayanamadı ne yazık ki. Olympiakos-Panathinaikos maçını Alman hakemin yönettiğini söyleyen Ilıcalı, şunları söyledi: “Bir yıldır söylüyorum; akşamları hakemlerin yanlış kararları üzerine komplo teorileri üreterek yaşamak istemiyorsak, hakemleri değiştireceğiz. Fırat Aydınus ve Cüneyt Çakır bıraktıktan sonra dibe vurdu Türk hakemliği. Benim gözümde, istemeyerek de olsa ülkeyi kaosa sürüklüyorlar. Huzur isteniyorsa tek çözüm var; yabancı hakem getireceksiniz.”
Ilıcalı, acı reçeteyi TFF yönetiminin önüne koydu. Şimdi futbolun patronları ne yapacak acaba? Her yerde yerli ve millikten bahsediyoruz. Her işi kendimiz olarak yapmaktan dem vuruyoruz. Ancak hakemlere gelince taraflı tarafsız kimse maç yönetenlere güvenmiyor. Bundan dolayı da şampiyonluk yarışının kızıştığı, ligin altının ateş gibi yandığı bir dönemde adaletsizlikler çok can yakacak gibi duruyor. Şayet şampiyonluk yolunda Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin adaletsiz bir kararla şampiyonluktan olması demek, Türk futbolunun ölüm fermanını imzalamak demek. Bence de Acun Ilıcalı’ya kulak vermek gerekiyor. Türk toplumunun ekseriyetle büyük çoğunluğu hakemlere güven duymuyorsa, yabancı hoca tercihi denenebilir. İşte o zaman hakemler kendilerine çeki düzen verir. Aksi durumda büyük takımlar kollanırken, küçük takımlar ve oyuncuları acı çekmeye devam eder.
OYUNU BÜYÜK, HAREKETLERİ KÜÇÜK OYUNCU
Son bir söz de Mert Hakan Aslan’a… Mert’i Sivasspor’dan itibaren takip ederim. Sahada var gücüyle top oynayan, zaman zaman sinirlerine hakim olamayan genç bir futbolcu arkadaşımız. Kendisini uyarıyorum. Harika golünden sonra Pendikspor yedek kulübesine yönelik hareket ona yakışmadı. Şunu unutmamalı. Sen büyük Fenerbahçe takımının bir oyuncususun. Sen büyük takımda oynamaya başlamışsın, ancak takım edebini hala alamamışsın. Şayet kendisinin yaptığını, başka bir takımın oyuncusu yapsaydı, tepkisi ne olurdu acaba? Bunu kendisine birkaç kez sorsun. Benden de son uyarı. Sakın Pazar günü oynayacağınız Trabzonspor maçında da benzer bir hata yapayım deme. Ne olacağını hayal bile edemezsin. Sen bir futbolcusun. Sokakta avare avare gezen bir bitey değil. Bunlar da senin kulağına küpe olsun.