KAMİL ASLAN
(The Turkish Post) – Futbol benim için yıllardan beri hem bir hobi, hem de bir meslek olarak devam ediyor. Özellikle genç yaşlarda profesyonel olarak futbol oynamış biri olarak da, futboldan biraz anlarım. Açıkça söyleyeyim… Türkiye’de kendini futbol yorumcusu olarak lanse edenlerden sektörü daha iyi bilirim. Mütevazı olmak isterdim ama olmayacağım ne yazık ki. Aylar öncesinden beri bu köşede başta Trabzonspor olmak üzere Türk futbolunun temel bazı sorunlarıyla ilgili defalarca yazılar kaleme aldım. Son haftalarda Bordo Mavili takımdaki çıkışı gördüğümde geçmişteki yazılarımı yeniden kontrol etme fırsatı buldum.
Yazılarımda Trabzonspor’un eski oyuncuları Abdülkadir Ömür ile Anastasios Bakasetas’tan bir an önce kurtulması gerektiğini dile getirmiştim. Buradaki amacım iki oyuncunun kariyeri ve kaliteleri ile ilgili bir sorun değildi tabi ki. Asıl maksat; Ömür ile Bakasetas’ın takımın sahadaki dizilişinde ve moralinde ciddi bir düşüşe neden olmalarıydı. Bundan dolayı da iki oyuncunun da aklı Bordo Mavili takımdan ayrılmaktan yanaydı. Hatta takımın hocaları Abdülkadir Ömür ile Anastasios Bakasetas’ı yeniden kazanmak için yoğun bir mesai harcadı. Ancak iki oyuncu da bir türlü kendilerine çeki düzen vermedi. Sonuçta devre arasında iki oyuncuyla da yollar ayrıldı. Ömür ve Bakesetas’ın ayrılmasının hemen ardından takım, 5 maçtır kazanma ivmesini yakaladı. Gençlerbirliği, Pendikspor, Adana Demirspor, Hatayspor ve Başakşehir engelleri bir bir aşıldı. Ve takımın sahadaki performansı ve arkadaşlık duyguları da üst seviyeye çıktı. Futbol oynayanlar bilir. Sahada ya da takımda huzursuz bir ya da birkaç futbolcu takımın bütün iç huzurunu bozar. Başarılı bir takım bir anda alaşağı da olabilir. Motivasyonun arttığı bir takında da başarı peşi sıra gelir.
İki oyuncunun takımdan ayrılmasıyla birlikte takım içerisinde adeta yeniden bir doğuş yaşandı. Sahadaki oyuncuların birbirilerine olan güveni üst seviyeye çıktı. Başarıda devamında geldi. Aslında Ömür ve Anastasios Bakasetas bu takımda bir hafta daha kalsaydı, muhtemelen Abdullah Avcı da takımdan kovulurdu. Bunun sebebi de üst üste gelen 5 mağlubiyet hocanın suyunu ısıtmıştı. Avcı da bunu fark etmiş olacak ki, oyuncularını devre arası bitmeden paketlemeyi tercih etti. kaldı ki iki oyuncu da bu sezon takıma hiçbir katkı sağlayamadı. Bu kalitede iki oyuncunun olduğu bir takımın skor üretmesinde sorun olmaması gerekirken, Bordo Mavili takım gol üretmekte zorluk çekiyordu. Ancak iki oyuncunun gitmesiyle bu problem de giderilmiş oldu.
BATİSTA MENDY VE UMUT GÜNEŞ’TEN TAKIMA HAYAT ÖPÜCÜ
Bir başlık da Batista Mendy ve Umut Güneş’e açmak gerekiyor. Mendy bu takımın içindeki güvenlik kilidi gibi adeta. Avcı için bir joker. Stoper, orta saha ve kanat varyasyonlarında bir alternatif gibi. Hocanın nerede bir isteği varsa Mendy, oraya kayıyor. Bütün oyun alanlarında da son derece başarılı bir rol model görevi yapıyor. Takımın son hafalardaki başarısında Mendy’nin büyük bir katkısı var şüphesiz. Mendy’nin yanı sıra Umut Güneş de Ömür gidince 5 numara pozisyonunda parlamaya başladı. Hoca bile 20 hafta Abdülkadir Ömür’e neden sabır gösterdiğini kendi içinde düşünüyordur mutlaka. Ömür’ün biletinin kesilmesiyle birlikte Umut Güneş, kendine güvenenleri mahcup etmedi. Sadece Bordo Mavili takım için değil, Milli Takım için de bir alternatif olduğunu gösterdi.
Şimdi insanın aklına geliyor. Ömür ve Bakasetas’a sezon başında yol verilseydi, tablo nasıl olurdu acaba? Takımda hocalar ve yönetim şimdi bunu düşünüyordur elbette. Burada temel sorun şu. Bir futbolcu değeri geldiğinde hemen uygun fiyata satılmalı. Boşalan mevkilere de yeni oyuncular eklenmeli. Zamanında bunlar yapılmadığı için takımlar hem maddi hem de manevi zararlar aldı. Avrupa’nın dev takımları bile fiyatı gelmiş oyuncuyu düşünmeden, yüksek bonservis bedelleriyle satışa sunuyor. Bu açıdan Ömür ve Bakasetas, diğer takımlar için bir örnek olmalı. Hiçbir oyuncunun vazgeçilmez olduğu oyunculara gösterilmeli. Aksi durumda Türk takımları, futbolcuların kabrisleri altında ezilir kalır. Kaybeden de Türk futbolu olur.