(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Yıllardan beri futbol severler, Türk futbolunda bir devrim bekler dururlar. Takımların yönetiminden transfer çalışmalarına, bilet satışından mali tabloya kadar her şeyin bir plan çerçevesinde olmasını arzu ederler. Ancak 100 yıllık takımlarımızın bile bir borç yükü altında ezildiğini düşündüğümüzde, işlerin yolunda olmadığını açıkça ifade edebiliriz. Tabii ki takımların bu hale gelmesindeki temel etken, başkanların ve yönetim kurulu üyelerinin savruk ve plansız bir harcama yapmasından ileri gelmekte. Çünkü takımın harcaması yönetim kurulu üyelerini bağlamadığı için, yöneticiler de milyon Euroları savurmaya devam ediyor. Bu aşamadan sonra kimse Türk futbolunda kurumsal bir kimlik aramasın. Borç yükü altında inim inim inleyen takımlar, birkaç yıl içinde iflas bayrağını sallarsa kimse şaşırmasın. İşaretler bunu gösteriyor benden uyarması.
Yukarıda küçük bir girizgah yaptım. Türk futbolu aslında birkaç yıl önce büyük bir şansı kaçırdı. Yapılacak kanuni bir düzenleme ile takımlar, bir düzene kavuşacaktı. Ancak futbolu yönetenler, bu düzenlemeye karşı çıktı. Siyasilere baskı yapıldığı için de futbolda şiddet adı verilen düzenleme ıskartaya çıkarıldı. Bir daha da kimse ağzını açmadı. Aslında bu düzenleme hayata geçirilmiş olsaydı, futbol yönetiminden taraftarına kadar büyük bir evrim geçirecekti. Ancak tren kaçtı. Yenisi ne zaman yola çıkar onu da bilemem.
Biz gelelim asıl konumuza. Yıllardan beri Türkiye’de ve Avrupa’da defalarca maç izledim. Futbol benim için adeta bir tutku. Taraftarlık ya da holiganizm değil benimkisi. Ben izlediğim spor dallarında eğlenmeyi ve zevk almayı esas alırım. Kendi takımım yenilmiş olsa dahi. İşte bu hafta Türkiye’de zevkli bir müsabaka oynanacaktı. Ligin 5. haftasında Trabzonspor ile Beşiktaş karşı karşıya gelecekti. Taraftarlar da iki takımın zevkli maçını tribünden izleme ayrıcalığına kavuşacaktı.
Ancak…
Futbolu yönetenler yine, el attı zevkin ortasına. İki takım arasında oynanacak müsabakada deplasman yasağı kararı alındı. Bir Trabzonspor taraftarı olarak utandım adeta. Allah aşkına Türk futboluna katkı vermek istiyorsanız, kararınızı yeniden gözden geçirin. 21. yüzyılda bile deplasman yasağından bahsediyorsak, lütfen dükkanı kapatın. Bu çağrım hem Bordo Mavili takıma hem de Futbol Federasyonu yönetimine. Deplasman yasağı almak yerine, taraftarın güvenliğini sağlayın bu yeterli. Allah aşkına iki takım taraftarı düşman takımımı ki, böyle bir karar alıyorsunuz? Hadi Bordo Mavili takım kendi seyircisinin desteğini almak için yapıyor olabilir. Bu karara sessiz kalan Beşiktaş yönetimine ne demeli? Bir an önce taraftarını sahaya alıp, takımına destek vermek için girişimlerini artırmalı. İşte o zaman futbol, futbol olur. Aksi halde tek kale maçtan öte anlam ifade etmez.
Şunu ifade edeyim. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir takım deplasmana taraftarı ile birlikte gider. Çünkü taraftar, 12. kişidir bir takım için. Bu sadece futbol müsabakaları için geçerli değil. Diğer branş sporlarında da aynı durum geçerli. Siz İspanya’da Almanya’da İngiltere’de ve İtalya’da bu kadar çağ dışı bir garabet gördünüz mü? Hadi ciddi bir güvenlik sorunu olur, bunu anlarım. Ancak Beşiktaş taraftarının Bordo Mavili takıma nasıl bir zararı olabilir? Şayet varsa da, jandarma ve polisinle bu güvenliği sağlarsın, biter. Bu çağrının Trabzonspor tarafından gelmesiyse ayrı bir garabet. Şayet şehirlerini seviyorlarsa onlar da bir kere değil bin kere düşünmeli deplasman yasağını. Hem sosyal olgusu ve ekonomik girdisini de düşündüğünüzde şehir esnafına ayrı bir kazanç noktası olacaktır.
Buradan futbolu yönetenlere seslenmek istiyorum. Deplasman yasağı kavramı Türk futbolunu bir milim öteye taşımaz. Aksine gerilere sürükler. Siz futboldaki kalın duvarları yıkmak istiyorsanız, önce taraftarlar arasındaki buzları eritin. Sizler Türkiye’de Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarını yan yana maç izlerken gördünüz mü? Cevabınızın hayır olduğunu duyar gibiyim. Çünkü ben de hiç görmedim. Ancak Avrupa’da Barselona, Real Madrid, Chelsea, Manchester United, Arsenal ve Fulham taraftarlarını yan yana maç izlerken çok gördüm. Biz de bayanların statlara gidip maç izleme oranları da dünya ortalamasının çok altında. Tüm bunların altında aynı sebepler yatıyor. Çünkü futbolu yönetenler kızgınlık ve ayrımcı bir dil üzerinden yönettikleri için takımlarını, taraftarlar da bundan dolayı yan yana gelemiyor ne yazık ki.
Bana göre; son dönemlerde yaşanan deplasman yasakları, Türk sporcusuna, seyircisine ve futbol taraftarına yönelik bir haksızlıktır. Rakip sahaya seyirci götürmeme tutumu, tamamen kulüplerin kendi aralarında varmış oldukları, bir mutabakatın neticesidir. Bu mutabakat Türk futbol seyircisini birbirine yabancılaştırmakta, ayrıştırmakta, hatta uzaklaştırmakta. Takımlardan birisinin ilk adımı atması lazım. Birinin ilk çiçeği uzatan olması lazım. Kim ilk adımı atarsa, tarih onun adını altın harflerle yazacaktır elbette.
Bence Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, risk alarak deplasman yasağına karşı olduklarını bir an önce açıklamalı. Çünkü bu yasak büyük bir ayıp olarak yazılmaya devam edecek. Evet ev sahibi takım taraftarını yanında görmek isteyecek. Milyon euroluk starları görmek isteyen Kara Kartal takımını destekleyen taraftarın günahı ne?
Lütfen hem şehrin hem de Türk futbolunun üzerinden bu garabeti bir an önce kaldırın.