(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Bir dönemin en flaş takımları arasındaydı Bordo Mavili takım. Başta Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş olmak üzere ligin sükseli takımları, deplasman maçlarına geldiklerinde ayaklarının bağları titrerdi adeta. Sadece Türk takımları mı? Tabii ki değil. Bir dönem Trabzonspor bu statta kimleri evlerine elleri boş göndermedi ki. Saysanız bitmez inanın. Ancak, eski bir şarkıda dile getirildiği üzere, “O eski halinden eser yok şimdi.”
Maalesef Bordo Mavili takım, artık yukarıları, zirveyi hedefleyen bir takım olmaktan çok uzaklarda. Şimdilerde taraftarın tek bir düşüncesi var: “Umarım, bu takım ligden düşmez.” Ne kadar acı değil mi? Trabzonspor gibi hayalleri olan bir takım, artık hayalsiz yaşıyor. Şehrin sokaklarına ayak attığınızda, bütün vatandaşların yüzleri asık. Çünkü şehir halkı moralini ve enerjisini, galibiyetlerle ve hedeflerle sağlıyor.
Artık Trabzonspor için fazla söze gerek yok. Çünkü aylardan beri ben yazmaktan yoruldum. Ancak yönetim bildiğini okumaya devam etti. Bu takımın bu kadar hedefsiz hale gelmesinin iki nedeni var. Birincisi Trabzonspor yönetimi. İkinci nedeni de Abdullah Avcı faktörü. Maalesef Başkan Ertuğrul Doğan, inadına yenik düştü. Abdullah Avcı’yı ikinci defa takımın başına getirdi. İşte o zaman takım hedefsiz hale geldi. Doğan ve yönetim şunu bir türlü anlamak istemedi. Trabzonspor şampiyon olduğunda, takımın başında Avcı olabilir. Ancak takımı Avcı şampiyon yapmadı. Kurulu bir takım, kendi kendine şampiyon oldu. Çünkü Ünal Karaman ve Hüseyin Şimşir gibi iki Trabzon evladı, ciddi bir emek verip bir bütünlük oluşturdu. Avcı ise mirasın üzerine bayrak dikti sadece. Onun dışında Avcı’ya üstün bir hoca imajı vermek bana göre gereksiz. Çünkü Avcı’nın Beşiktaş, Başakşehir ve A Milli Takım’daki çalışması ortada. Her takımdan kovulan bir hoca figürü var ortada. Hakeza Trabzonspor’da da kovulduğunun altını çizmek isterim. Ne hikmetse Ahmet Ağaoğlu’nun kovduğu hocayı Doğan yeniden getirerek, bugünlerin alt yapısını hazırladı. O zaman Doğan bu başarısızlığı kabullenip yeniden aday olmamalıydı. Ancak ders çıkarmadı. Yeniden tek aday olarak girdi. Ve üç dönem daha başkan. Artık Bordo Mavili takım taraftarları düşünsün. Dünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Benden söylemesi.
Dünkü kadronun ve teknik ekibin yapacağı hiçbir hamle özelliği yok. Bu takımda bütün transferleri iki isim yaptı. Başkan Doğan ve Abdullah Avcı. Dünyanın hiçbir takımında 13’te 13 yanlış transfer olmaz. Yapılmışsa iki temel sorun vardır. Birincisi yapanlar futboldan anlamıyorlardır, ikincisi de işin içinde bir takım istenmeyen işler vardır. Umarım burada yoktur. Maalesef geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ta bu pis koku ortaya çıktı. Ve başkan istifa etmek zorunda kaldı. Umarım diyorum. Siz başkan olarak bütün işi Abdullah Avcı’ya verirseniz, sonucuna da katlanırsınız.
DELEGELER BAŞKAN DOĞAN’I BOYKOT ETTİ!
Başkan Ertuğrul Doğan, geçen hafta yeniden seçildi. Ancak büyük bir sorunla. Olağan Genel Kurul’da toplamda 9 bin 909 kişinin oy kullanma hakkı bulunurdu. Ancak seçim, 2 bin 595 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Ertuğrul Doğan da bu oylamada bin 581 oy alarak başkanlık koltuğuna oturdu. Maalesef bir başkan için utanılacak bir durum. 9 bin küsur kişinin olduğu bir oylamada sadece bin 500 kişi size oy vermiş. Bu açıkça bir protestodur. Ancak Doğan ve yönetiminin ders almadığı aşikar. Yine de başkanlığa aday olmayı tercih etti. Kendi enkazını düzeltmeye çalışacak galiba. Ancak bu enkaz artık kolay kolay düzelmez. Ortada takım bile yok. Ben bir yazımda dile getirmiştim. “Şenol Güneş bile bu takımı kurtaramaz” diye. Güneş’in de hedefleri kalmamış belli ki. Efsane hoca, teknik direktörlüğü kabul ederek hayatının hatasını yaptığını anladı. Ancak çok geç artık. Avcı’nın enkazından sonra Fatih Tekke takımın hocası yapılmalıydı. Bu yıl kendisine hedef konulmayacak, ancak seneye kadar takımı toplaması istenmeliydi. Ne var ki, Doğan yaklaşan kongre öncesi yine büyük bir hata yaptı. Güneş’i bir kurtarıcı olarak takımın başına getirdi. Gelinen noktada Güneş’in de ‘Sadece büyük takım hocası’ olduğu aşikar oldu. Bordo Mavili takım gibi küçük bütçeli ve yedek kulübesi zayıf bir takımda, hiçbir adım atamadığı ortaya çıktı. Tabii ki maharet küçük Anadolu takımlarında büyük işler becermekte.
DOĞAN, İYİ BİR İKİNCİ ADAM OLUR!
Gelinen son noktada bana göre; Ertuğrul Doğan, Ahmet Ağaoğlu gibi karizmatik ve futbol bilgisi yüksek şahsiyetlerin yanında her zaman iyi bir ikinci yönetici olabilir. Ancak bütün iplerin elinde olduğu birinci adam asla. Tabii ki kulübün maddi olarak rahatlaması adına bir takım adımlarını görmezden gelmemiz mümkün değil. Haliyle o da görüyor ki, başarısız bir takımda ekonomik olarak bir devrim yapmanız bir şey ifade etmiyor. Dün gece oynanan maçta bunu bir kez daha gördük. Bir dönem tamamen dolu bir tribünle oynayan Bordo Mavili takım, bugün bin ile iki bin arasında değişen bir taraftar topluluğunun karşısına çıktı. Neticede yine hüsran oldu.
Artık Başkan Doğan şunu görmeli. Dün taraftarlar “Yönetim istifa… Yönetim istifa” diye bas bas bağırdı durdu. Hem ilk yarı hem de ikinci yarı, maçı yayınlayan kanal sansür uygulamaya çalışsa da bir çözüm olmadı. Artık taraftarlar net olarak Doğan ve yönetimini istemiyor. Özellikle Abdullah Avcı’ya yaptığı ‘pozitif ayrımcılık’tan sonra bütün kredisini de bitirdi. 8 bin delegenin desteğini kaybettikten sonra, tribün desteğini kaybeden Başkan Doğan, ocak ayında iyi bir iş çıkarmalı. Ligin ilk yarısında da benzer bir tablo ortaya çıkarsa, Doğan’ın üç yıl daha yönetimde olması gerçeği bir şeyi değiştirmez.
Aksi durumda Doğan ve yönetimi, kendisine sınırsız destek veren bazı gazetecilerle birlikte maçı izlerler. Bir daha da stada hiçbir taraftar gelmez.
Bizden uyarması…