(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Trabzonspor, bir döneme damga vurmuştu. Hem de ne damga! Türkiye’de sadece Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın esamesi okunurken, bir Anadolu takımı gelmiş, büyüklerin hegemonyasına son vermişti. Türk futbolunda, 1975 yılından başlayan ilk başkaldırma devamındaki yıllarda kendini göstermişti. Bir Anadolu takımı olarak, yeşil sahalara adım atan Bordo Mavili, devamındaki dönemde 8 lig şampiyonluğuna imza atmıştı. Sadece bu kupayla da yetinmemişti. İstanbul takımlarına adeta sahaları dar etmişti. Defalarca Türkiye Kupası Şampiyonluğunu, üç kez TFF Süper Kupayı, 7 kez Cumhurbaşkanlığı Kupasını, 5 kez Başbakanlık Kupasını müzesine götürmüştü. Aslında kupalar başarıların ödülüydü. Bundan daha önemlisi de, Bordo Mavili takım, Trabzon şehrine yeni bir aşk ve heyecan getirmişti. 7’den 70’e kadın erkek, sokakta Trabzonspor’un başarısını konuşur olmuştu. Takımın maçının olduğu gün, şehirde hayat dururdu neredeyse. Bütün şehir halkı plan ve programını maç gününe göre yapardı.
Şehir halkını heyecan basarken, rakip takımlarsa Trabzon deplasmanından korkar olmuştu. On binler arasından oynanan baskılı bir oyunun yanı sıra, takımdaki kazanma heyecanı da ayrı bir motivasyon kaynağıydı. Bordo Mavili takım, kimleri şehirden eli boş göndermemişti ki. Sadece Türk takımları değil, Avrupa’nın devleri de bu baskıdan nasibini almıştı yıllar öncesinden. Tarihi boyunca Trabzonspor, Olympique Lyon, Monaco, Aston Villa, İnter, Liverpool ve Barcelona gibi Avrupa’nın devleri de bu şehirden başları eğik göndermişti. Ancak bir döneme damga vuran o takım, artık ligden düşme potasının içine düştü.
“Düştü’ kelimesini bilerek kullanıyorum. Çünkü başarısız yönetimler, yanlış transfer politikaları ve hoca tercihlerinden dolayı, takım deplasmanda kazanamaz bir hale evirildi. Ne hikmetse, Bordo Mavili takım, ligin 17. Haftası itibariyle deplasmanda kazanamayan tek takım oldu. Bunu başaranlar da umarım, bu utanç tablosundan nasibini fazlasını alır. Ancak gördüğüm kadarıyla, hatalar artarak devam ediyor. Yılların efsane takımı artık bir hayalet gibi sahada geziniyor. Ne futbolcusunda bir enerji kalmış, ne de saha kenarında taktik veren hocasında. En önemlisi de, bu takıma hayat veren taraftarlar ve şehir halkı, ümidini kaybetti. Bilerek ya da bilinmeden ama… Bu taraftar artık, heyecanını kaybetmiş futbolcuyu da, yönetimi de şehirde istemiyor…
Aslında bu başarısız tablo bir anda gelmedi malum. Bunun onlarca nedeni var. Daha önceki yazılarımda ifade ettim. Bu takımı yıllar sonra yeniden şampiyon yapan Ahmet Ağaoğlu, bu şehir halkına ve takımına yeniden heyecan getirmişti. Takımla şehir halkını yeniden kucaklaştırmayı başarmıştı. Bunun neticesinde de, şampiyonluk kendinden gelmişti. Ancak Ağaoğlu’na şehirde oynanan “taht oyunları” sadece onun koltuğundan etmedi. Onunla birlikte şehrin heyecanını ve umutlarını da alıp götürmüştü. Artık o eski günlerden eser yok şimdi ne yazık ki. Artık o takım ruhu geride kaldı. Şimdi önümüze bakma ve ders çıkarma dönemi.
ERTUĞRUL DOĞAN, İYİ BİR EKİP KURAMADI; FUTBOLCULARI İZLEMEDİ
Şimdi size Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, döneminde yaşanan bazı sorunları analiz etmek istiyorum. Öncelikle, Trabzonspor, 2021-2022 sezonunda Süper Lig şampiyonluğunu kazandığında taraftarların ve camianın hayalleri daha büyük başarılar üzerine kurulmuştu. Ancak Doğan’ın gelmesiyle birlikte kulüp, beklenmedik şekilde bir düşüş sürecine girdi. Bu süreçte yaşanan başarısızlıkların temelinde, yanlış yönetim anlayışı yatıyor. Sonradan söyleyeceğimi, ilk cümlede ifade edeyim. Ertuğrul Doğan, Ahmet Ağaoğlu döneminde, iyi bir ikinci adamdı. Öyle de kalması gerekiyordu. Ertuğrul Doğan, başkan olduktan sonra bir kez daha gösterdi, birinci adamlık ona göre değil.
Şimdi gelelim temel sorunlara. Başkan Doğan, öncelikle görev süresince iyi bir yönetim kuramadı, ikinci olarak da transferlerde menajerlerin oyununa geldi. Bunun temelinde de, takımda transfer izleme ekibinin olmaması yetiyor. Doğan döneminde Bordo Mavili takım, özellikle yabancı transferlerde büyük sorunlar yaşadı. Transfer edilen oyuncuların çoğu beklenen performansı sergileyemedi. Bu doğrultuda, takımın ihtiyaçları doğru analiz edilmedi. Genç ve gelişime açık oyuncular yerine, yaşı ilerlemiş ve maliyeti yüksek futbolcular tercih edildi. Yerli ve yabancı oyuncu temsilcilerine milyonlarca Euro ödemeler yapıldı.
Ayrıca kalitesi düşük ve yetersiz oyuncularla, uzun dönemli ve garanti ödemeli anlaşmalar yapıldı. Beğenilmediğinde oyuncular biletleri alınıp gönderilemedi. Fesih bedelleri için gereksiz ödemeler yapılmak zorunda kalındı. Yine bazı transferlere ödenen yüksek bonservis bedelleri ve maaşlar, kulübün bütçesini zorladı. Ancak bu oyuncuların sahadaki katkısı sınırlı kaldı. Ayrıca transfer edilen oyuncuların birçoğu, Trabzonspor’un oyun kimyasına ve taraftarın beklentisine uygun değildi. Kim ya da kimler tarafından referans gösterildiği belli olmayan, gereksiz oyuncular alındı. Alınması düşünülen oyuncular Scout ekipler tarafından izlenmedi. İzlenmiş olup, olumsuz görüş beyan edilen futbolcuların da menajerleri devreye girildi. İstenmeyen oyuncular bir anda takımın kadrosuna alındı.
ŞEFFAF OLMAYAN YÖNETİM ANLAYIŞI, TARAFTARI KÜSTÜRDÜ
Belki de en büyük sorunu, dostlukla iş ilişkilerini karıştırmak oldu. Ahmet Ağaoğlu döneminde adeta takımdan kovulan Abdullah Avcı’yı yeniden takıma kazandırmak oldu. Burada ek olarak ifade edeyim. Takımın geldiği başarısızlığın ana mimarlarından birisi de Avcı’dır. Bugün sahada gezinen ve futbolu kafalarından bitiren 13 oyuncu, Avcı’nın onayıyla kadroya alındı. Hangi amaçla aldığına dair tek kelime etmediğinin de altını çizmem gerekiyor. Ertuğrul Doğan döneminde sık sık teknik direktör değişiklikleri yaşandı. Bu durum, takımın uzun vadeli bir sistem oluşturmasını engelledi. Yeni gelen her teknik direktör, kendi oyun anlayışını oturtmaya çalışırken zaman kaybedildi ve kadro istikrarı sağlanamadı. Yanlış transferler ve sportif başarısızlık, gelirlerin azalmasına yol açtı.
UEFA’nın finansal fair-play kriterleri doğrultusunda kulüp, harcamalarını kontrol altına almakta zorlandı. Sponsorluk anlaşmalarında da beklenen gelir elde edilemedi. Avrupa kupalarından uzak kalınması, kulübün mali yapısını daha da sarstı. Bu başarısızlık karşısında, Abdullah Avcı takımdan gönderilmesi gerekirken, Doğan ona yeniden can suyu verdi. Belki lig başlangıcında Avcı ile yollar ayrılmış olsaydı, bugün yapılan başarısız transferler de olmazdı, takıdan ligin sonuna demir atmazdı. Doğan ve ekibinin başarısız saha performansı, camiada huzursuzluğa neden oldu. Ertuğrul Doğan’ın iletişim politikası, taraftarla bağ kurmakta yetersiz kaldı. Özellikle kritik dönemlerde alınan kararlar, taraftarlar tarafından eleştirildi. Kulüp yönetiminin şeffaf olmaması da güvensizliği derinleştirdi.
BAŞARISIZ SONUÇLAR, MALİ TABLOYU GÖLGELER
Çözüm yollarını sıralamadan birkaç cümle kullanmam gerekiyor. Ertuğrul Doğan, çok zengin olabilir. Parasının olması da bir anlam ifade etmiyor. Kısacası para maalesef saadet getirmiyor. Fenerbahçe takımın başında, Türkiye’nin en zengin ailelerinden Koç grubunun veliahttı bulunuyor. Ancak bu takımda, 10 yıldır bir kupa kaldıramıyor. Başkan Doğan, öncelikle şapkasını önüne almalı. Bana kalırsa birinci önceliği başkanlığı bırakmak olmalı. Ancak bu teklifimi bu şartlar altında kabul etmesi mümkün değil. O zaman yapacağı şey, takımın iplerini eline almalı. Bu formayı hak etmeyen oyuncuları biran önce kapı önüne koymalı. Çünkü takımın ekonomik tablosunu düzeltmesi taraftarın zerre umurunda olmaz. Taraftar sadece başarıya bakar. Onun dışında takımın mali bütçesi aklında bile olmaz.
Artık bu sezon çoktan uçtu gitti. Abdullah Avcı ve ekibi, takımın hayallerini alıp çekip gitti. Yeni dönemde artık, genç, potansiyelli ve takıma uyum sağlayacak oyuncular tercih edilmeli. Scouting (izleme) ekibi güçlendirilmeli. Uzun vadeli bir oyun planına uygun bir teknik direktörle çalışılmalı. Artık taraftar da gördü. Şenol Güneş’te bu takıma çare olamadı. Büyük takımlarda, büyük bütçelerle iş yapmak kolay. Ancak Anadolu’da kalite düzeyi düşük ve orta sıralara mücadele eden takımları zirveye taşımak zordur. Güneş, geldiği günden beri aldığı sonuçlar ve mağlubiyet serisiyle, kendisinin de bir ümit olmadığını gösterdi. Bu takımın, gelecek vaat eden ve futbol bilgisi yüksek genç hocalara ihtiyacı var. Doğan’ın günü kurtarmak için Güneş’e sığınması değil. Çünkü Şenol Güneş, bana göre kariyerine büyük bir darbe indirdi. Önümüzdeki günlerde takımdan kovulursa, futbol camiasında artık esamesi bile okunmaz.
Son söz… Başkan Ertuğrul Doğan’ın elinde sihirli bir değnek yok. Ancak kaliteli insan potansiyeli çevresinde fazlasıyla mevcut. Öncelikle yanında, sürekli kendisini yanlış yönlendiren yönetici ve danışmaları biran önce uzaklaştırmalı. İşin erbabı kişilerin görüşlerini dikkate almalı. Ayrıca Trabzon medyasından bir süre uzak kalmalı. Aksi durumda lig sonu gelmeden taraftar isyan bayrağını kaldırabilir. Bizden uyarması…