(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Türkiye’nin dört büyük takımından birisi şüphesiz Trabzonspor’du. Bordo Mavili takım özellikle Ahmet Ağaoğlu döneminde hem sportif hem de imaj anlamında ciddi bir yol almıştı. Özellikle Ağaoğlu’nun prestijli bir iş adamı olması ve karar alma mekanizmasında tamamen reel gerçeklerden hareket etmesi de bunda etkili oldu.
Ahmet Bey, takımın şampiyon olduğu dönemde hem yaptığı transferler hem de takıma kazandırdığı yetkin kişilerle bu başarının temelini oluşturdu. Ne var ki, Başkan Ağaoğlu’nun en büyük sorunu Trabzon medyasının kendisine yeterince destek vermemesiydi. Zaten takımdan büyük bir operasyonla gönderildiğinde de, medya ona karşın mevcut Ertuğrul Doğan lehine taraf aldı. Hatta yapılan kaliteli ve yeterli oyuncuların takıma kazandırılmasını bile Doğan’ın emeklerine bağladılar günlerce.
Aslında Ahmet Ağaoğlu’nun finans kaynağı Ertuğrul Doğan’dı onlara göre. Doğan olmasa, Ahmet Ağaoğlu takımı asla şampiyon bile yapamazdı. Günlerce işlenen bu medya salvoları sonrasında Başkan, küskün bir şekilde şehri terk etmek zorunda kaldı. Ağaoğlu’nun gitmesi üzerine koltuk Ertuğrul Doğan’a kalmıştı. İşte Doğan başkan olduktan sonra gördük ki, Ertuğrul Başkan, Ahmet Ağaoğlu olmadan bir hiçti. Takıma maddi olarak desteklerini eleştirmiyorum. Ancak sportif başarının olmadığı bir hengamede, Doğan’ın esamesi bile okunmuyor. Bizden söylemesi. Kaldı ki, aralık ayında yapılacak kongrede de bunun sonucu sandığa yansıyacak şüphesiz.
Trabzonspor’u zorlu bir dönem bekliyor. Sezona Abdullah Avcı ile başlayan ve 13 futbolcuyu kadrosuna katan Bordo Mavili takım, hem Avrupa’da hem de ligde aldığı başarısız sonuçlardan sonra Avcı ile yolları ayırdı. Yerine Şenol Güneş gibi futbolun efsanevi bir ismi getirildi. Ancak Güneş bile böyle büyük bir enkazla karşılaşacağını hayal edemiyordu. Güneş, takımı koordine etmeye çalışsa da, transfer edilen oyuncuların yeteneklerinin yetersiz ve formsuz olması Güneş’i kara kara düşündürüyor.
Güneş, deplasmanda oynanan Göztepe maçında bir kez daha gördü ki, Avcı döneminde alınan oyunculardan hiçbir katkı sağlanamaz. Daha da ötesi bu oyuncular değil süper ligde oynamak, klasman takımlarında bile zor görev yapabilirler. İşte burada temel bir sorun ortaya çıkıyor. Söz konusu 13 oyuncuyu Abdullah Avcı ve Ertuğrul Doğan hangi tetkiklerin sonucunda takıma kazandırdı. Transferler için yaklaşık 30 milyon Euro ödendiği düşünüldüğünde, insanın aklına kötü düşünceler gelmiyor değil. Dile kolay. Yaklaşık 1 milyar liraya tekabül eden bir transfer var işin ucunda.
BAŞARISIZ TRANSFERLERİN SORUMLUSU AVCI VE DOĞAN
Aylardan beri Abdullah Avcı ve Ertuğrul Doğan’a soruyorum. Bir kez daha yinelemek istiyorum. Şenol Güneş gibi bir futbol dehasını bile çılgına çeviren bu futbolcuları takıma hangi kriterler sonrasında aldınız? Takımın Scout ekibi mi karar verdi, yoksa Avcı’nın izleme ekibi mi? Yoksa hiçbir tavsiyeye gerek kalmadan, takımla irtibatlı olan bazı menajerle mi, bu oyuncuların kadroya katılması için girişimde bulundu? Ortada ciddi deli sorular ve şaibeler dolaşıyor. Ancak ne Başkan Doğan ne de Abdullah Avcı ve ekibi, bu oyuncu kadrosuyla ilgili tek kelime etmedi. Etmek de istemiyor anlaşılan. Açıkça ifade etmem gerekiyor. Yapılan bunca transfer Bordo Mavili takımın geleceğine ipotek koymaktan öte anlam ifade etmez.
Şunun hakkını verelim. Ertuğrul Doğan iyi bir iş adamı olabilir. Ancak iyi bir spor adamı ve başkanı değil ne yazık ki. Ama Ahmet Ağaoğlu gibi bir spor adamının yanında her zaman ikinci bir adam olarak, çok daha iyi işlere imza atabilirdi. Ancak başkanlık hırsı ona olan güveni de maalesef boşa çıkardı. Çünkü belli ki, Doğan’ın çevresi paraya tamah eden belirli kişilerce çevrilmiş durumda. Başkan takımın Bankalar Birliği dahil bazı noktalara olan borcunu ödediğini ifade ediyor. Ancak borcu olmadığını iddia eden bir takım, 12. sıralarda bocalayıp duruyor. Açıkça ifade edeyim, şayet Şenol Güneş’ten başka bir isim takımın başına getirilmiş olsaydı, bu kadro yapısıyla son sıralardan kendine bir yer beğenirdi. Çünkü birkaç oyuncu dışında hiçbir oyuncu bu takımın formasını giymeyi hak etmiyor.
BAŞKAN DOĞAN VE TRABZON MEDYASI
Maçı uzaklardan izlerken, Şenol Hoca’ya üzülmedim dersem yalan söylemiş olurum. O futbolun kurdunu saha kenarında çaresiz görmek içimi acıttı. Şenol Hoca bu kadar dertlenirken, bu kalitesiz oyuncuları kadroya katıp milyonlarca euroluk sözleşmeye imza attıran Ertuğrul Doğan ve Abdullah Avcı ne düşündü acaba? Ben Avcı’nın umurunda bile olduğu kanaatinde değilim. O alacağı tazminatı aldı. Tatil planlarını yapmaya devam ediyor. Trabzonspor taraftarı da onun enkazını izleyip, dertlenip duruyor.
Son söz Ertuğrul Doğan’a. Başkan artık kendisine medyadan goy goy yapıp, her yaptığına alkış tutan basın mensupları ile arasına mesafe koymalı. Kendisine yalnızca doğruları söyleyen ve haklı eleştiride bulunan gazetecilere kulak vermeli. Şayet bunu başarabilirse, önünü daha net görebilir. Aksi durumda Aralık ayındaki kongrede başarısız bir başkan olarak görevi devretmek zorunda kalabilir. Çünkü sosyal medyada artık Başkan’a olan güven çoktan kayboldu.