(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Şair ‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / Birinciliği beyaza verdiler’ der. Son iki güne damgasını vuran siyasetçilerin ‘garip ve tuhaf hallerini’ yazarken hangisinden başlamalıyım? Birinciliği Rize İyidere Belediye Başkanı Saffet Mete’ye vermek doğru olur sanki.
Mete, Rize’de Burger King’in bir şubesinin açılışına katıldı, kurdelesini kesti. Sadece Mete değil, AK Parti’nin Rize erkânı da katılımcılar arasındaydı. İl Genel Meclisi Başkanı Ali İmran Büyük adı gibi büyük bir çelenk gönderdi. Açılıştan hemen önce şubenin önüne gelen Akademisyen Kadir Sağlam ‘Kahrolsun İsrail’ diye slogan attı. İtirazının karşılığı dayak oldu; Burnu kırıldı, kulak zarı patladı.
Şubenin açılış kurdelesini kesen Belediye Başkanı Mete tepkiler karşısında şaşkınlık yaşadı. Ne diyeceğini bilemedi. Ve ağzından aynen şu cümleler çıktı: “Ben orada hiç yemek yemedim. Yeseydim İsrail’e destek vermiş olacaktım. Açılışta 10 dakika bile durmadım. Kurdele kesimine denk geldim. Hakkımızda karalama kampanyası düzenleniyor.”
Burger King’de ‘yemek yeseymiş’ İsrail’e destek vermiş olacakmış, ‘açılışını yapmakta’ bir beis yokmuş. Allah aşkına bu nasıl savunma? ‘Orada yemek yemedim’ diye savunma mı olur? Soru neden açılışını yaptığı ve kurdelesini kestiği. Bu kadar ciddi ve ağır olayın kara mizaha dönüşmesi ülkeme özgü olsa gerek. Rize Belediyesi de su faturalarına Burger King’in reklamını almış iyi mi?
‘Yemedim’ savunmasını başka yerden de hatırlıyoruz. Birkaç hafta önce Kayseri’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan Belediye Başkanı’na kadar şehrin erkânı sucuk partisi yapmıştı. Görüntüler tepki çekince ‘Sucukları mangalda pişirdik doğru ama biz yemedik’ demişlerdi. Ahh Levent Kırca sağ olaydın da göreydin memleketin halini. Sana ne malzemeler çıktı.
Diğer garip ve tuhaf açıklama bir genel başkandan… Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinden biri olan BBP lideri Mustafa Destici hükümetin icraatlarını anlatırken hızını alamadı. Savunma sanayiine destek için vatandaştan 750 TL’lik vergi kesilmesini öngören yasa teklifine karşı çıkanlara ‘100 bin lira limiti olup 750 lira kredi kartı aidatı vermeyen DEM’lidir, Yunandır, Ermenidir’ dedi.
Demokratik bir ülkede vergiye itiraz kadar doğal ne olabilir? Vatandaş cebine uzanan ele tepki gösteremez mi? Olayın daha vahim boyutu ise ‘DEM’in Yunan ve Ermeni’nin’ hakaret unsuru olarak kullanılması. DEM’li olmak, Anadolu’da Rum olmak, Ermeni olmak niye aşağılanma sebebi olsun? Bu nasıl bir kafadır, nasıl bir zihniyettir? Söyleyen sokaktaki insan değil, ücra bir köy kahvesinde de söylenmiş bir söz değil, bir genel başkan. Dilinin ayarı bu kadar bozuk olan lider olabilir mi? Oluyorsa o siyasetten hayır beklenir mi?
Bu bir kara mizah değil acınası bir durum.
Memleketimden siyasetçi manzarasının son aktörü Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş… O da siyasetin zirvelerinde yer almış biri. HAS adı altında parti kurdu, AK Parti’ye sert muhalefet yaptı. Erdoğan’ı kastederek ‘Harun gibi geldiler Karun oldular…’ dedi. Sonra soluğu AK Parti’de aldı, bakanlık ve parti yöneticiliği yaptı. Şimdi de Meclis Başkanı…
Kurtulmuş’un gündeminde ‘yeni anayasa’ var. Birkaç gün önce ‘Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 4 maddesinden 3’üncü maddeyi hedef aldı; ‘Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, ‘Milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü’ şeklinde ifade edilmelidir’ dedi. Ve kıyamet koptu.
Şimdi bu sözlerin 3. Maddeyi değiştirme dışında anlamı olabilir mi? Kurtulmuş bu cümleleri kullanarak 3. Maddeyi tartışmaya açmış olmuyor mu? Bu kısa ve net cümlelerin başka anlamı ve mesajı olabilir mi? Kurtulmuş gibi bir siyasetçiden bu sözlerin arkasında durması beklenir.
Peki o ne yaptı? “Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili tartışma söz konusu değil. 3. maddeyle ilgili tartışma varmış gibi göstermek en hafif tabiriyle haksızlıktır, bir algı operasyonudur” dedi. Allah Allah… Kurtulmuş kendi kendini yalanlayan ve kendini algı operasyonu yapmakla itham eden bir siyasetçi durumuna düşmüş olmuyor mu? Böyle bir ismin Meclis Başkanı olması siyasetin hâli pürmelalini göstermez mi?
Kuşkusuz memleketimden siyasetçi manzaraları üç isimle sınırlı değil, sayıyı daha da arttırmak mümkün. Hemen her hafta böyle bir yazı için bol malzeme bulunur. Levent Kırca’nın skeçlerinden fırlamış gibi duran gerçek kara mizah örnekleri karşısında gülmeli mi ağlamalı mı bilemedim.