(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
İlgili Bakan Vedat Işıkhan, asgari ücretin perşembe veya cuma günü açıklanacağını duyurdu. Kısa süre sonra ne olduysa komisyonu olağanüstü toplantıya çağırdı. İşçi kesimini temsil eden TÜRK İŞ çağrıya olumlu cevap vermedi. Artık geri sayım başlamıştı. Apar topar toplantının sebebi anlaşıldı. Asgari ücretin Merkez Bankası’nın faiz kararından önce kararlaştırılması istenmişti. Işıkhan zamanlamayı bile sağlıklı yönetememişti. Merkez Bankası’nın perşembe günü toplanacağını herkes biliyordu. Komisyon kararını kısa sürede verdi. Rakamı Bakan Işıkhan duyurdu; 22 bin 104 lira, 67 kuruş. Kuruşuna kadar hesaplanan ‘ince işçilik’ takdire şayan!
‘Asgari’ kelimesi Arapça, ‘en düşük’ demek. Yani çalışana, işçiye, emekçiye verilecek en küçük miktarı ifade ediyor. Alt sınırı var ama üst sınırı yok. Olsaydı ‘azami ücret’ denecekti. Devlet onu patronlara bırakmış… Hangi patron en düşüğü varken yüksekten maaş öder ki. Nitekim ödemiyor. Türkiye’nin ortalama maaş skalası çok düşük.
‘Asgari ücretli’ çalışanların oranı en yüksek ülkelerden biri Türkiye. Yüzde 60’ya yakın. Rakamı tam olarak söyleyecek olursak yüzde 57… Avrupa ve batılı ülkelerde ise bu oran o kadar düşük ki… Hollanda yüzde 3, Almanya yüzde 5… Avrupa ortalaması yüzde 9’lar civarında. Hırvatistan bile yüzde 10. Kapı komşumuz Bulgaristan yüzde 14…
Dışarıda patronlar cömert, çalışanını en düşük ücrete mahkum etmiyor. Avrupa’da olduğu gibi asgari ücret küçük bir kesimi değil, ülkenin büyük çoğunluğunu ilgilendiriyor. Yüzde 57’nin dışında kalanların ücretinin de çok yüksek olmadığın tahmin etmek zor değil. O yüzden herkesin gözü asgari ücretteydi. Koca ülke rakama kilitlendi; 22 bin küsur… Yuvarlayarak söylesek bile 23 bin demek zor. Geriye doğru yuvarlamak daha yerinde. Aslında zam oranı çok yüksek; Yüzde 30…
Normal şartlarda, sağlıklı ekonomilerde bu oran herkes tarafından kabul edilebilir. Fakat Türkiye’nin ekonomisi normal ve sağlıklı değil ki. Enflasyon çok yüksek… Dizginlenemeyen bir hayat pahalılığı söz konusu. Gıda ve sokağın enflasyonu TÜİK rakamlarının çok üzerinde. Aslolan vatandaşın yaşadığı ve hissettiği enflasyon oranı. TÜİK gibi iktidarın gölgesinden çıkamayan resmi kurumların rakamlarının bir hükmü yok.
‘Yüzde 30’ olarak belirlenen oran yüksek… Ama enflasyon daha yüksek. Etiketlerdeki artış daha yüksek. TÜRK İŞ Başkanı bir hafta önce bekledikleri rakamı ‘29 bin 583 lira’ olarak açıkladı. Hükümet çevreleri ve iktidara yakın medyada da dillendirilen rakam bu civardaydı. Hiç kimse 25 binin altında bir rakam öngörmemişti. Bakan Işıkhan herkesi ters köşe yaptı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Hayırlı olsun’ notu düşse de AK Parti’nin de içine sinmedi. Hoşnutsuzluk
hükümet kanalı A Haber’in yorumlarına bile yansıdı.
AK Partili Şamil Tayyar itiraz ve tepkisini sosyal medyadan paylaştı; ‘Yeni yılda tüm vergi, harç ve cezalar için yeniden değerleme oranı yüzde 43.93 olarak belirlenirken, 2024 enflasyonu yüzde 45 civarındayken asgari ücretteki artışın yüzde 30’la sınırlandırılması, olmadı. AK Parti’nin 22 yıllık sosyal politikalarıyla örtüşmedi. Üzgünüm…’
Bir ‘umut’ olarak gözler Erdoğan’a çevrildi. Acaba grup toplantısında 22 bin’i, 25 bine tamamlar mıydı? Yapmadığı şey değildi. O da olmadı. Erdoğan, ‘Bu rakam 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına desteği 700 liradan 1000 liraya yükseldi. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık…’ dedi. Umutlar bir anda söndü.
Bu rakam Erdoğan’ın iddia ettiği gibi ‘çalışanları enflasyona ezdirmeme’ olarak kabul edilebilir mi? Şamil Tayyar’ın bile ikna olmadığı yerde çalışanların, toplumun iknası mümkün mü? Hayır, asgari ücrete zam enflasyon rakamlarının çok altında. İşçiler, emekçiler enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşamlarının en kötü günlerini yaşıyor. ‘Ezdirmedik’ sözünün halkta hiçbir karşılığı olmadığı gibi gerçeği de yansıtmıyor.
Üstelik daha bitmedi sırada ‘emekliler’ var. 22 bin rakamı emekliler için de kötü haber. Benzer tablonun emekli maaşlarında da yaşanacağını öngörebiliriz. Ekonominin sokağa bakan tarafından ‘geçinemiyoruz’ feryatları, ‘tencere kaynamıyor’ çığlıkları yükseliyor. Acaba Ankara’da duyulmuyor mu? Erdoğan kaç defa ‘farkındayız’ dedi ama bunu rakama yansıtmadı. Asgari ücreti neredeyse büyük şehirdeki ortalama kira bedeliyle eş tuttu.
Evet, daha yüksek beklentiler boş çıktı. AK Parti iktidarı asgari ücrete enflasyonun çok altında yüzde 30 zam verebildi. Düzlüğe çıkma, en kötüyü geride bırakma gibi sözler 2025’e taşınamadı. Yeni yılın gidenden bir farkı olmayacağı, belki durumun daha da ağırlaşacağı ortaya çıktı. Bu rakam AK Parti’nin 2025’te erken seçim düşünmediğinin de işareti…