(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Siyasetin ‘çirkinleşen dili’ diyeceğim ama bana ‘siyasetin yumruğunu’ hatırlatacaksınız. Henüz Meclis’te yaşanan kanlı kavganın dumanı üzerinde tüterken bu kez ‘yumruk’ yerine ‘dil’ konuştu. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kavgayı yorumlarken sadece Ahmet Şık’ı suçlaması gözlerden kaçmadı.
Yumruğunu sıkarak kürsüye yürüyen Alpay Özalan’ın hiç mi suçu yok? Ona da bir cümle gerekmez mi? Sükut, Özalan’ın tavrını onayladığı anlamına gelmez mi? Eğer şiddete siyaset topyekün tutum alamazsa Meclis’te veya siyasetin diğer mekanlarında kavga-gürültü eksik olmaz. Şiddet hiçbir partiye kazandırmaz.
Son tartışma ise ‘dil’den… Erdoğan CHP’yi sert sözlerle eleştirdi. Bu sözleri ‘cumhurbaşkanı şapkasıyla’ mı yaptı yoksa AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla mı kestirmek zor. Parti liderliği ‘siyasi makam’ olduğu için muhalefet partilerini eleştirmesi doğal karşılanır. Cumhurbaşkanlığı makamının ise tarafsızlığı var.
Yeni sistemde cumhurbaşkanlarının partili olmasında sakınca görülmediği için hem genel başkan, hem de cumhurbaşkanı olmak mümkün. Mevzuat buna imkan veriyor. Özal, Demirel gibi isimlerin partilerini bırakarak cumhurbaşkanı seçilmesi kendileri açısından ciddi sıkıntı doğurduğu için Erdoğan aynı akibeti yaşamak istemedi. ANAP Özal’dan, DYP Demirel’den koptu. Erdoğan’ın partiyi bırakmamasının sebebi bu.
‘Çift şapka’ sağlıklı bir yapı çıkarmadı. Aslında daha büyük sorunlara yol açtı. Erdoğan’ın da AK Parti’nin de gelinen noktadan memnun olduğunu sanmıyorum. Bir yola girdikten sonra da geri adım atmak bir siyasetçi için hiç de kolay değil.
TUNCAY ÖZKAN’IN SÖZLERİ…
Erdoğan’ın eleştirisine cevap veren Tuncay Özkan ağzını fena bozdu. Bir ‘cumhurbaşkanına’ söylenmeyecek sözler söyledi; ‘Seni gidi züppe seni! Sarayda otur, tahta kurul, dolarlar, milyarlar oyuncağın olsun, israflık, müsriflik yoldaşın, zenginler senin arkadaşın bize mi diyorsun ‘gösteriş müptelası’ diye? 13 uçak sende. Lüks hayat sende. Konvoylar dolusu otomobil yurt içinde yurt dışında sende. 22 yılda milleti fakir fukara koyup zenginlerin partisi olmak sende. Fakirle fukarayla dalga geçen partili sende. Dolar milyarderleri sende. Zindanlar bizim, saraylar senin, gösterişli olan biz öyle mi? Kıskandın mı? Seni sarayın züppesi seni!’
Bu üslubu kabullenmek mümkün değil. Makama saygı gerekir. Kıyamet koptu tabii. AK Parti’den tepkiler gecikmedi. Özkan’ın söyledikleri Cumhurbaşkanı’na değil de bir parti genel başkanına söylenmiş olsaydı, büyük olasılıkla hukuki bir soruna neden olmayacaktı. Züppenin kelime anlamına bakmak irdelemek doğru değil. Olumsuz bir sıfat. Bir siyasetçinin diline almaması gereken bir kelime.
AK Parti’nin tepkilerinde de ölçü kaçtı. Elazığ Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı’nın söylediklerini açık açık yazabilmek bile mümkün değil; ‘o** ç*’ ile ‘o*nun ç*’ arasında büyük fark vardır. Birincisinde sıfat kişiye ikincisinde anneye aittir. Bizim düşüncemizde anne kutsaldır. Ancak müptezel Tuncay Özkan’nın dilinden dökülen salyalar ancak “o* ç**’ndan sadır olabilir. Alçak herif…’.
Züppe ile başlayan dilin nereye vardığını görüyor musunuz? Züppe demek dili kirletiyor da Nazırlı’nın söyledikleri kirletmiyor mu? Kaybeden bütün siyaset kurumu… Halkın siyasetten beklentilerine bakınız, siyasetçilerin birbirlerine söylediği sözlere bakınız. ‘Hayr umulur mu böyle gecenin sabahından…’