(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Eski CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, MHP milletvekillerinin şikayeti üzerine dava açılmasını nasıl yorumlamak lazım? Önce Kılılçadroğlu’nun neyle suçlandığına bakın: ‘Suç ve suçluyu zincirleme şekilde övme’… İddaanemesi hazırlanmış. 2,5 yıldan 3,5 yıla kadar hapis ve ‘siyaset yasak’ isteniyormuş. İddianame mahkeme tarafından da kabul edilmiş. Yargı süreci başlamış yani.
Önce şaka falan zannettim ama gerçekmiş. Şikayetçi MHP milletvekilleri kamuoyunun yakından tanıdığı isimler; İzzet Ulvi Yönter, Feti Yıldız ve Faruk Aksu… Kılıçdaroğlu’nun açılım sürecindeki konuşmaları, açıklamaları kanıt olarak dosyaya girmiş. Bunların arasında Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna gösterdiği sert tepki de var.
Bu tablo karşısında ne diyeceğimi şaşırdım. Siyasi dava haberlerine aşinayım, fakat bunu bir yere oturtamıyorum. Nedir acaba hedef? Kılıçdaroğlu her ne kadar ‘aktif siyaset yapıyorum’ dese de ‘siyaset onu bıraktı’. Geri dönüşü neredeyse imkansız. Kongreyi kaybetti ve evinin yolunu tuttu. Aktif siyaseti ise sadece ‘konuşmaktan ibaret’… Onun için ‘önünü kesmek’ gibi bir amaç olamaz.
AMAÇ KILIÇDAROĞLU’NU PARLATMAK MI?
Malum, siyasi davalar faillerini parlatır. Türk toplumu mağdur ve mazlum siyasetçiye sahip çıkar. Uzaklara gitmeye gerek yok. Karşımızda Erdoğan örneği var; hukuken ‘Muhtar bile olamaz’ dendi, halk devletin zirvesine çıkardı. Hapishaneden Saray’a yol açıldı. Acaba Ankara’da güçlü bir irade Kılıçdaroğlu’nun siyasete dönmesini mi istiyor? Yargı süreci siyaseten Kılıçdaroğlu’nun işine yarar.
Liderini ve kendisini yenileyen CHP’nin 31 Mart seçimleriyle birlikte ‘iktidar yürüyüşü’ başladı. Ekrem İmamoğlu gibi potansiyel cumhurbaşkanı adayı da var. İmamoğlu olmazsa B Planı da hazır, C Planı da… Her duruma uygun senaryosu mevcut. CHP’nin tek rakibi ise kendisi… İmamoğlu, İstanbul gibi AK Parti’nin kalesi olan yerde Erdoğan’ı birkaç kez sandıkta yendi. Davanın amacı Kılıçdaroğlu’nu yeniden sahneye sürerek CHP’yi ‘iç iktidar kavgasıyla’ uğraştırmak mı?
Bana CHP’nin içine dönük senaryolar daha mantıklı görünüyor. AK Parti CHP’nin içiyle fazla meşgul gibi. İktidara yakın kalemler daha ortada ‘fol yok yumurta yokken’ muhtemel adayları birbirine düşürmekle meşgul. Normal şartlarda cumhurbaşkanlığı seçimine 4 yıla yakın süre var. Hiçbir seçimde adaylar bu kadar erken konuşulmaya başlamadı. AK Parti, eğer 31 Mart’tan gerekli dersleri çıkararak kendisini toparlayacağı yerde rakibini zayıflatarak sonuç alacağını düşünüyorsa fena halde yanılıyor.
KILIÇDAROĞLU’NA AÇILAN DAVA AK PARTİ İÇİN “EMSAL” OLUR MU?
Kılıçdaroğlu hakkındaki dava sadece hukukla sınırlı olabilir mi? Yani siyasi bir yönünün bulunmadığı söylenebilir mi? Güçlü olmasa da ihtimaldir. Eğer öyleyse AK Parti’de alarm zillerinin çalması gerekir. Çünkü davanın konusu ve delilleri açılım süreciyle ilgili… Eğer bu süreç dava konusuna dönüşürse AK Parti’ye uzanmaması mümkün mü? Kılıdaroğlu’nun Demirtaş’ı övmesi, AK Parti iktidarının açılım sürecinde yaptıkları karşısında ‘devede kulak’ kalır.
Eğer Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ı övdüğü için ceza alırsa, açılım sürecinde AK Partililer’in konuşmaları, fotoğrafları, politikaları yarın hukukun konusu olmaz mı? AK Parti çok daha ağır cezalarla karşılaşmaz mı? Bugün AK Parti ‘la yüs’el’ fakat yargı üzerindeki eli zayıfladığında olacakların fragmanı Kılıçdaroğlu davası olmaz mı?
Neresinden bakılırsa bakılsın Kılıçdaroğlu’na açılan davanın çok farklı siyasi ve hukuki sonuçları olur…