(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Meclis’te komisyon toplantısında İYİ Partili Buğra Kavuncu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a ‘Cumhurbaşkanı seçimleri yenilerse tekrar aday olamaz fakat Meclis karar alırsa tekrar aday olma ihtimali var. Umarım anayasa değişikliği, tekrar aday olabilmesi için değildir’ diye sordu.
Kurtulmuş’un verdiği cevap manidar; ‘Cumhurbaşkanının bir kere daha seçilmesini sağlamak gibi, Meclis’in böyle bir görevi olmadığı gibi anayasa çalışmalarında bugüne kadar bir tek kişiden bile böyle bir sözü duymadım’. Kurtulmuş nasıl duymadı anlamadım, yeni anasaya çalışmalarının temel amacının Erdoğan’ın bir daha seçilmesini sağlamak olduğunu söylemeyen yok.
Erdoğan ve AK Parti’nin sık sık ‘yeni anayasa’ konusunu gündeme getirmesinin başka ne sebebi olabilir ki, Erdoğan’ın önünü açmaktan başka. Kurtulmuş’un, Kavuncu’nun sorusuna şaşırmasına, şaşırdım ben. Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesinin yolu anayasa değişikliğinden geçiyor. Bir ihtimal daha var; o da Meclis’in erken seçim kararı alması. Her iki şıkta da Meclis devreye girmek zorunda. Kurtulmuş’un ‘Meclis’in böyle bir görevi yok’ cümlesi de izaha muhtaç.
BAHÇELİ, ELİNİ AÇIK ETTİ
Kurtulmuş ‘yok’ dedi, birkaç gün sonra MHP Lideri Bahçeli elini açık etti: ‘Diyorlar ki; ‘yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz’, ‘Cumhurbaşkanı’mızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz.’ Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi için anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Türkiye Yüzyılı’nın inşası için Sayın Erdoğan bize göre tek seçenektir’.
Bahçeli, Erdoğan’ın tekrar aday olabilmesi için ‘anayasa değişikliğini’ kendisi için ‘görev’ addediyor. Kurtulmuş ise başkanı olduğu Meclis’in ‘böyle bir görevi yok’ diyor. Ne olacak şimdi? Bahçeli’nin dediği olacak tabii. Daha doğrusu yeni anasaya çalışmalarının tek nedeni; Erdoğan’ın tekrar aday olabilmesini sağlamak. Bütün siyasi kavgaların, çekişmelerin temelinde bu var.
Cumhur İttifakının sandalye sayısı ‘anayasa değişikliği’ ve ‘erken seçim’ kararı almak için yeterli değil. Takviyeye ihtiyaç var. Milletvekili transferiyle hedeflenen rakama ulaşmak da pek mümkün görünmüyor. En iyi senaryo, Öcalan kartını kullanarak DEM Parti’yi ‘Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinden biri’ haline getirmek. Bahçeli DEM’le temas ve Öcalan çağrılarıyla, Erdoğan’dan önce davrandı. Ve çarşı karıştı.
Bahçeli’nin hamlelerinin Erdoğan’ın hesaplarını bozduğuna ilişkin yorumları yabana atmamak lazım. AK Parti’li Şamil Tayyar ve Mümtazer Türköne’nin değerlendirmeleri son derece isabetli. Fatih Altaylı’nın ‘Erdoğan ile Bahçeli arasında ilk çatlak olarak görülebilir’ cümlesini de hatırlatmak isterim. Ben ‘Bahçeli’nin Erdoğan’ı yeniden seçtirmek görevimiz’ cümlesini de erken hamle olarak yorumluyorum.
BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞI VE YENİ ANAYASA…
Sadece Kurtulmuş’u açığa düşürmedi, Erdoğan’ın takvimini de bozdu. Ayrıca ‘anayasa değişikliğini tek çıkış yolu’ olarak göstermesi de ilginç. Bahçeli’nin bu çıkışından sonra ‘yeni anayasa çalışmaları’ da zorlaştı. Erdoğan’ın adaylığının odağa yerleştiği yeni anayasa müzakerelerinde ilerleme sağlamak çok zor. Buna ne CHP yanaşır, ne İYİ Parti, ne de diğerleri. Belki DEM… Ne karşılığında?
Erken seçim kartını masaya sürmekteki ustalığıyla bilinen Bahçeli acaba bu kez direkt değil de dolaylı yollardan erken seçimin taşlarını mı döşüyor? Bahçeli’nin tüm çıkışları ve hamleleri erken seçime mi dönük? Yeniden Refah Partisi’nin sözcüsü Suat Kılıç’ın ‘Erken seçim kapıda, biz çalışmalara başlıyoruz’ demesi boşuna değil herhalde. CHP’de de ‘erken seçim’ sesleri yükselmeye başladı.
31 Mart sonuçlarının seçimleri öne çekmesi kaçınılmaz zaten. Mesele ne kadar erken olacağı… Sandığın alametleri belirmeye başladı sanki… Cumhur İttifakındaki çatlağın kapanmak yerine giderek büyümesi olası. Bu da seçim demek. Bahçeli dedi mi yoksa?