(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Rahmetli Demirel’in ‘Siyasette küslük olmaz. Siyaset uzlaşma sanatıdır. Barışmasını bilmeyen kavga etmesin…’ sözü meşhurdur. İç politikada küslük olmazsa dış politikada hiç olmaz. Uluslararası siyasette ‘duygulara’ yer yoktur. İlişkilerin şeklini ve biçimini ‘ülkenin çıkarları’ belirler.
Cemil Çiçek’in de vecizelerini hatırlıyorum; ‘Siyaset insana tükürdüğü destiden su içirtir’ diye. ‘Siyasetin sehiv secdesi yoktur’ cümlesi de ona ait olmalı. Sonra ‘Kapıyı sert kapatma bir gün açmak zorunda kalabilirsin…’ vecizesi var. Sadece siyasetçi değil, her insan söz ve davranışlarında ölçülü olmak zorunda yoksa müşkül duruma düşer.
Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Ankara ziyareti, Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların gölgesinde kaldı. Yok, ‘17 anlaşma yapılmış…’ Yok, ‘İki ülke stratejik işbirliği yapacakmış…’. Hiçkimse bunlarla ilgili değil. Haberler varsa yoksa ‘Darbeci Sisi’den, ‘Kardeşim Sisi’ye’ nasıl gelindiğiyle ilgili.
Erdoğan’ın bir askeri darbeyle yönetimi devralan Sisi’ye tavır koyması yanlış mıydı? Bence değildi. Halkın oylarıyla iktidara gelmiş Mursi ve arkadaşları darbe sonrası büyük eziyetler yaşadı. Mursi hapishanede yaşamını yitirdi. Onlarca ‘İhvan’ üyesi ölüme mahkum edildi. Erdoğan’ın ‘Sisi karşıtlığında’ sorun yok.
Peki problem nerede? Tepki ve itirazın ‘ölçülü’ olmamasında… Geleceği de kapsayacak şekilde ‘bağlayıcı’ sözler söylemesinde… ‘Aracı olanlar oluyor, ben böyle bir kişiyle (Sisi) asla görüşmem. Görüşenleri tarih değerlendirecektir’ demekte… Halk arasında bile bir söz var; ‘Asla asla demeyeceksin’ diye. Tarih görüşenleri değerlendirir. Erdoğan’ın da değerlendiriyor tabii ki…
SİSİ Mİ BİNALİ YILDIRIM MI?
Arşiv o kadar zengin ki… İşte bir cümle daha; ‘Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz’. İlginçtir, halk ‘Binali Yıldırım’ demedi. ‘Sisi’ dedi mi? Erdoğan’a göre ‘evet’. Çünkü Yıldırım’ı seçmedi. Siyasetçinin dilinin ayarı olacak. Aklına gelen her sözü söylemeyecek. Sadece duygularını değil mantığını da devreye sokacak.
Arşivlerde dolaşmayı severim. Şu cümleleri hatırlatmasam eksiklik olur; ‘Sisi , kardeşim Mursi’nin katilidir…’. Zalimlerle aynı masada asla oturmam. Onunla asla konuşmam. Tarih onu şehit edenleri asla unutmayacaktır’. Çok değil 5 yıl önce Erdoğan BM Zirvesi için New York’a gittiğinde sırf Sisi var diye yemeğe katılmadı. Erdoğan sadece konuşmadı, tavrına da yansıttı.
Erdoğan’ın çok daha çarpıcı başka açıklamalarını da bulabiliriz. Rabia işareti vardı mesela. En az AK Parti’nin simgesi ‘ampül’ kadar tanındı bilindi. Seçim dönemlerinde miting meydanlarında, sokakta AK Parti adayları ‘rabia’ işaretiyle kendilerini anlatırdı. Rabia, Sisi’ye tepki, Mursi ve ihvana selamdı. Bütün bunları unutmak mümkün mü?
Bırakın siyaseti normal hayatta bile geçmişe bu kadar kolay sünger çekilemez. Geçmişi, yaşanmışlıkları yok saymak, unutmak veya unutturmak kolay değildir. Geçmişinizi ne kadar derine gömerseniz gömünüz, bir gün mutlaka ortaya çıkar. Geri döner ve yüzleşmek hatta hesaplaşmak zorunda kalırsınız. Hele siyasette geçmiş asla unutulmaz. Siyasi rakipleriniz yüzünüze ayna tutar.
ARŞİV MAHCUP EDER
Erdoğan Sisi’nin elini sıkmasın mı? Yumruk sallamaya devam mı etsin? Küslük ömür boyu mu sürsün? Mesele bu değil. Elini elbette sıksın, masaya oturup konuşsun… Ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa öyle davransın. Ama kavga ederken de barış yaparken de ‘ölçüyü kaçırmasın’. Yoksa arşiv mahçup eder. Tarih mahkum eder.
‘Hem Sisi, hem Rabia ikisi bir arada olmaz mı? Erdoğan, Mısır zindanlarında ömür çürüten ihvanın önde gelen isimlerini dışarı çıkaramaz mı? Bu yönde diplomasi yürütemez mi? Sisi’nin elini sıkmanın ihvana bakan pozitif yönleri bulunamaz mı? Diplomasi burada devreye girer. Siyaset, Sisi ile Rabia’yı, Sisi ile ihvanı bir arada götürmektir.
Benim için en can alıcı soru şu; ‘katil Sisi’den ‘kardeşim Sisi’ye sürecinde Türkiye ne kazandı, neler kaybetti? Sisi ile masaya oturmak için ne tür tavizler verildi? Sisi Türkiye’den neler istedi, neler aldı? İhvanın İstanbul’daki faaliyetleri Sisi’ye kurban mı edildi? Maalesef bu soruların cevapları Türkiye açısından hiç de iç açıcı değil.