(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Operasyonların İstanbul’la sınırlı kalmayacağı, Ankara’ya da sıçrayacağı yaygın kanaatti. Mansur Yavaş da, Ekrem İmamoğlu gibi cumhurbaşkanlığı seçiminin en güçlü adaylarından. Anketlerde isminin hep ilk sıralarda çıktığını bilmeyen yok. ‘İmamoğlu operasyonu’ bir ‘mıntıka temizliği’ ise Mansur Yavaş’ın kendi haline bırakılmayacağını, adaylığının önüne setler veya duvarlar çekileceğini tahmin etmek zor değil.
Peki İmamoğlu ‘mıntıka temizliği’ mi? Kamuoyunun algısı o yönde… Toplumun kanaati bu. Yolsuzluk iddialarının hiç mi ‘haklılık payı’ yok? Ortaya dökülen ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dillendirilen düküman ve belgeleri ‘yok saymak’ mümkün mü? Adı üzerinde ‘iddia…’. Hüküm veya karar değil. Herkes hakkında her türlü iddia da bulunmak mümkün. Hele bir de ‘gizli tanık’ bulursanız…
‘Mıntıka temizliği’ algısını güçlendiren en önemli etken ‘operasyonun zamanlaması…’ İmamoğlu’nun tek aday olduğu ‘ön seçimin’ hemen öncesine denk gelmesi tesadüf olabilir mi? Önce diploma, sonra operasyon ve tutuklamayı ‘hukuki gerekçelerle’ izah edebilmek güç. Bir ‘siyasi plan’ devrede… Diploma iptalinin de, tutuklama kararının da buram buram ‘siyaset koktuğunun’ herkes farkında. Onun için evet, İmamoğlu operasyonu AK Parti’nin ‘mıntıka temizliği’.
ETKİSİZ KALAN PROPAGANDA GÜCÜ
Sadece siyaseti yakından takip edenler değil toplumun bütün katmanları, sokaktaki insandan, kahvedekine hatta camideki hacı amcaya kadar bunu böyle algıladı. AK Parti’nin propaganda gücü ilk kez etkisiz kaldı. Kendi tabanını bile ikna etmekte zorlandı. İmamoğlu protesto ve yürüyüşlerine katılanlar arasında AK Parti’ye oy verenler de var. Ön seçimde kullanılan oylara bakıldığında kolaylıkla ‘CHP sınırlarının’ aşıldığı görülebilir.
Eldeki sermaye ve malzeme zayıf olunca propaganda da bir yere kadar… İktidarın medya üstünlüğü tartışmasız… Hatta ‘tekelinden’ bile söz etmek mümkün. Fakat Saraçhane görüntüleri sosyal medyada milyonlar tarafından takip edildi. Rakamların AK Parti için ‘felakete’ İmamoğlu ve CHP için ise ‘zafere’ işaret ettiği açık. AK Parti yönetiminin bunu farketmemesi veya görmezden gelmesi mümkün değil.
Fakat ‘geri dönüşü olmayan yola’ girdi. Geri adım atması pek olası değil. Erdoğan için ‘geri vitesi yoktur’ sözü sık tekrarlanır. Protestolar karışısında ‘gerilemek…’ Erdoğan’ın tarzı değil. Gezi olayları bunun kanıtı. Yöntemi daha çok misliyle karşılık vermek… Daha kalabalık kitlelerle ‘miting ve toplantılar’ yapmak. Önümüzdeki günlerde bunu deneyebilir. Evet, meydanları doldurabilir fakat heyecan ve coşkusuyla o ‘eski havasını’ yakalaması pek olası değil.
Doğru, ‘AK Parti’de oyun bitmez…’. Ama unutmamak lazım ki ‘güç de oyunu bozar’. Güç de kaymak üzere… Toplumun ağırlık merkezi muhalefete doğru kayıyor. 31 Mart seçimlerinde bu rakamlara döküldü ve AK Parti ülkenin dört bir yanında seçimleri kaybetti. Kaleleri çöktü… Olup bitenden ‘tedirgin olan’ AK Partililer, Erdoğan’ın şapkasından çıkaracağı ‘tavşanları’ bekliyor. Fakat şapka her zaman tavşan çıkaramaz. Gündem ve seçim sihirbazlığı da bir yere kadar…
MANSUR YAVAŞ’A DA DOKUNULUR MU?
Şöyle bir soru, bugün değil ama yarınlar için önemli olabilir; AK Parti rakipleri arasında tercih imkanı olsa oyunu kimden yana kullanır? Bu ismin İmamoğlu olmadığını biliyoruz. O defter kapandı. AK Parti için tabii. Yoksa İmamoğlu hapishanedeki hücresinde siyasi gücünü büyütmeye devam edecek. Bir zamanlar Erdoğan’ın çok tekrarladığı söz gibi; ‘Bu şarkı burada bitmez…’. AK Parti Yavaş’ı mı ister yoksa Özgür Özel’i mi? Yavaş’ın ‘siyasi ve ideolojik’ açıdan AK Parti’ye daha yakın olduğu muhakkak. Fakat bu tercih sebebi olmaz. Neyse bugünün sorusu değil bu, o yüzden cevap aramaya kalkmak da fuzuli ve yersiz…
Ucu Mansur Yavaş’a dokunacak ‘konser soruşturması’ için izin çıktı. 2021-2024 yılları arasında düzenlenen konserlerden 33’ünde kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle 9 belediye çalışanı hakkında soruşturma başladı. Yine ‘zamanlama manidar’. İstanbul’un dumanı tüterken Ankara için düğmeye basılmasını ‘manidar’ bulmamak mümkün mü? Soruşturma Yavaş’a kadar uzanır mı? Konser haberleri medyada yayınlandığında Yavaş çok paniklemiş, süreci yönetmekte aciz kalmıştı. İmamoğlu’na sorulan sorulara bakılırsa ‘konser soruları’ niye Yavaş’a sorulmasın? Başka dosyalar da beklemek lazım.
İmamoğlu operasyonunun ‘erken seçimi’ biraz daha öne çekeceği muhakkak. Sokaklar ve meydanlar ‘erken seçim’ diye inliyor. Bu sesin Ankara’dan duyulmaması mümkün değil. 31 Mart’ta aldığı ‘ölümcül yarayı’ saramayan AK Parti’nin ‘toplumsal muhalefeti’ baskı ve zor kullanarak susturması imkansız. İçişleri Bakanlığı’nın gözaltı rakamları ve hapishaneyle de susturmak olası değil.
AK Parti için de ‘erken seçim’ bir ‘huruç harekatı’ anlamına gelir. Ve başka da yol görünmüyor…