(The Turkish Post) – HALİM YILMAZ
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin iddianamesini tamamladı. 12 sayfadan oluşan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Tabii ki söz konusu metin hala bir iddiadan ibaret. Öncelikle söz konusu iddianamenin yasallık ve yargılamaya açık hale gelmesi için, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Mahkemenin önünde 15 gün gibi bir süre var. Yani iki haftalık bir iş günü. Mahkeme heyeti, şayet deliller ve ifadelerden yola çıkarak, sağlıklı bir metin olduğuna kanaat getirirse, metin kabul edilecek. Aksi halde bazı eksik kısımları tespit etmesi durumunda, iddianamede yeniden savcılık makamına iade edilecek.
Öncelikle ben kendi adıma ifade edeyim. Yıllarca alanda görev yapmış bir uzman olarak söylemem gerekirse, mahkemenin iddianameyi geri iade etmesi gerekiyor. Çünkü hazırlanan metinde Narin Güran’ı kimin ya da kimlerin öldürdüğüne ilişkin tek satır metin bilgi yok. Ayrıca masum kızın ne için, ne gerekçeyle infaz edildiğine ilişkinde ortada ne tek satır bilgi, ne de şüphelilerden ikrar var. Bana kalırsa ortada açık bir cinayet varken, bazı baskılardan dolayı olay güdük bırakıldı. Özellikle cinayetin amca Salim Güran tarafından yapıldığı aşikar. Ancak savcılık makamı neye binaen olduğu bilinmeyen bir sebepten dolaya cinayeti dört kişiye yıkma gayreti içerisinde. Cinayetin doğasında vardır. Her zaman cinayetin bir kişi işler. Geri kalanlar her zaman yardım ve yataklık yapar. Birden fazla kişi cinayeti işleyemez. Bu hayatın da doğal akışına aykırıdır. Zaten cinayetin işleneceğini birden fazla kişinin bilmesi de, olayın olmaması için bir sebeptir. Burada cinayeti işleyeni kamuoyu vicdanı zaten biliyor. Yardım ve yataklık edenler de malumken, savcının bu sorun yumağını, mahkeme heyetine bırakması da ayrı bir garabet gibi duruyor.
Gelelim asıl skandala. Aslında Türkiye’deki güvenlik bürokrasisinin elinde hem teknik hem de insani yeterince teçhizat var. Bunu pek çok defa gördük. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede bir rapordan bahsediliyor. Muhtemelen jandarma tarafından hazırlanan ve savcılığa teslim edilen raporda, şu bilgilere yer veriliyor: “Dosyada bulunan kamera görüntüleri, ifade tutanakları, adli tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu, kriminal raporlar, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde izah olunan ve çelişkileriyle ortaya konulan sebeplerle şüpheliler soruşturmanın en başından itibaren çelişkili, hayatın olağan akışına aykırı, toplum düzeninin ve aile yaşantısının getirdiği genel kurallar ve teamüllere aykırı tutum ve davranışlar içerisinde olmuşlardır. İlk günden itibaren kayıp çocuk olarak ihbarda bulunarak ve Narin Güran’ın son görüldüğü saate ilişkin çelişkiler yaratarak bulunmasını ve olayın ortaya çıkmasını engelledikleri tespit edilmiştir.”
İddianamedeki bu ayrıntıları sokaktaki insanlar bile biliyor. Ancak bu kadar gereksiz ayrıntılarla olayın sulandırılması amaçlanmış belli ki. Diyarbakır’ın bir köyünde ve aile içinde yaşanan bir vahşet vakasında, yüzlerce sayfa rapor, fezleke ve iddianame çıkardı. Ancak belli ki damıtılmış ifadeler ve raporlardan sonra ortaya böyle bir karışık iddianamenin servis edilmesi düşünülmüş olabilir.
Benim anlamadığım bir nokta var. “Daraltılmış baz analiz raporu” diye bir metin eklemişler. Olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS baz analiz raporunu anlarım. Ama Daraltılmış baz analiz raporu diye bir şey olmaz. Zaten köyde muhtemelen tek baz istasyonu vardır. Ve bütün köylülerde aynı bazdan sinyal almaktalar. Şartların bu seviyede olduğu bir durumda, cinayeti birden fazla kişinin üzerine yıkma düşüncesiyle, kullanılan bu ifade yanlış bir kavramdır. Bu şahısların aynı ortamda olduğunu, ve suçu birlikte yaptıklarına ilişkinde tek kelime ifade bulunmamakta. Hatta itirafçının ifadesine bakıldığında, Salim Güran’ın cesedi kendisine verdiği bilgisi de bu yaklaşımı doğrulamakta. Benim kanaatim bu tarz bir ifade oyunu ile kamuoyunda bir algıya sebep olmak istenmekte. Ancak kolluk birimlerinin ve savcılık makamının bu kavramdan bir haber olması düşünülemez.
Bana kalırsa birkaç gün içerisinde çözülmesi muhtemel bir cinayet, yetkisiz ve uzman olmayan bireyler eliyle karmaşık bir hale getirildi. Bu iddianameyle de cinayet iyice çetrefil bir hale evirildi. Ne söyleyeyim. Cinayetin kime yükleneceği çoktan belirlenmiş. Sadece birkaç figüranla olay biraz karmaşık hale getirilmiş. Kamuoyu algısı buradan uzaklaştığında ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.