(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Beyaz Saray görüşmeleri her zaman siyaseten tartışılır. Eskiden ABD Başkanları ile birlikte çekilen fotoğrafla ‘piar’ yapılırdı. Bu artık gerilerde kaldı. Bir de Türk siyasetinde ‘Washington’dan icazet’ algısı vardı. İktidarın yolunun ABD’den geçtiğine inanınılırdı. Okyanusun öte yakasından verilen mesajlar iç siyasetin malzemesi olurdu. Bugün bütün bu mitler sona erdi. Dış dinamikler elbette önemli… Ama sandığın önüne geçecek kadar değil. Meşruiyetin kaynağı sandık ve oradan çıkan irade…
ABD seyahatleri önemsiz değil. Her siyaset adamı Beyaz Saray’da ağırlanmayı ister. Washington’un dünya gücü olduğu muhakkak. Uluslararası sorunlarda lehte ağırlık koyması arzu edilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beyaz Saray’dan bir süredir ‘randevu’ bekliyordu. Trump biraz ağırdan aldı. Eylül’ün son haftası için cevap geldi. BM toplantısıyla aynı haftaya rastladı. ABD başkanlarının alışık olmadığı bir takvimdi. BM için ABD’ye gelen liderlerin hemen hepsinin randevu talebi olabilirdi.
CHP Lideri Özgür Özel’in Erdoğan’ın Trump’un oğluyla görüştüğü ve uçak alımı karşılığında ‘randevu verileceğini’ söylemesi AK Parti için ‘can sıkıcıydı’. Uçak alımı öteden beri devam eden müzakerelerdendi. İlerleme sağlanmıştı. Son nokta Beyaz Saray’da konacaktı. Özel’in iddiası ABD seyahatinin şanssızlıkla başlamasına neden oldu. Erdoğan iddiaları yalanladı, soruyu soran muhabire “Sen inanıyor musun?” diye sordu. Kamuoyunda karşılık bulduğu ortada. Özel’in kulis bilgisini nereden nasıl aldığı anlaşılamadı. Beştepe’den bir ‘sızıntı mı’ söz konusuydu?
Erdoğan önce BM Genel Kurulu’na hitap etti. Fotoğraflar eşliğinde verdiği Gazze mesajları dünyada yankılandı. Herkesin sustuğu yerde sesli mesajlar önemlidir. Gündem oluşturur. Politikaların belirlenmesinde etkili olur. Erdoğan’ın BM çatısı altında yaptığı konuşmalar hep ses getirecek türdendi. Bir BM eleştirisi olan “Dünya 5’ten büyük…” cümlesini burada söyledi. BM’nin mevcut yapısına itirazda bulundu. Gazze mesajının da İsrail’in yalnızlaşmasında payı olduğu muhakkak. Erdoğan’ın BM konuşmasının yüreklere su serptiği şüphesiz.
‘TRUMP TARZI’ SİYASET
Sırada Beyaz Saray görüşmesi vardı. Trump’la buluşmak için Washington’a geçti. Trump sıra dışı bir lider… Ne zaman, ne yapacağı, ne mesajları vereceği belirsiz. Diploması falan dinlediği yok. Dilinin kemiği de yok. Erdoğan Beyaz Saray’da uzun kaldı. Görüşme öngörülen süreden fazla sürdü. Masada çok konu vardı. Uçak alımı sadece maddelerden biriydi. “Rusya’dan gaz ve petrol alımını durdurun…” dedi. Zor bir talep… F-35 konusu zamana bırakıldı. Kapı aralandı. Fakat ardına kadar açılması kolay değil. Heybeliada Ruhban Okulu gündeme geldi. Halk Bankası konuşuldu.
Görüşmeye Washington’un siyaset tarzının gölgesi düştüğünü söylemek lazım. Dışişleri Bakanı ve Türkiye Büyükelçisi’nin ‘yalvarıyorlar’ ve ‘meşruiyet’ mesajları muhalefete malzeme oldu. Kurmayları da Trump’la farklı değil. Düşündüklerini ifade etmekten çekinmiyorlar. Her iki mesaj diplomatik dille de ifade edilebilirdi. Beyaz Saray görüşmesi ne kadar olumlu geçerse geçsin bu iki mesajın gölgesini silip atmak zor. Güçlü bir cevap da verilemedi. Trump döneminde ABD ile ilişkilerin ‘dili’ her ülke için ‘potansiyel kriz’ niteliği taşıyor. Trump’un medyanın karşısında ‘hileli seçim’ çıkışı da iyi olmadı. Ne demek istediği anlaşılamadı.
ZAFER Mİ HEZİMET Mİ?
Erdoğan’ın Beyaz Saray görüşmesi başarılı mıydı? Bir zafer mi yoksa hezimet mi? Görüşmesi kuşkusuz önemliydi. Ve de değerliydi. Ne zaferdi, ne de hezimet… Ne siyahtı, ne beyaz… Olumlu yanları var, eleştirilecek yönleri var. İç siyasete ‘malzeme’ sağladığı da inkar edilemez. AK Parti tarafı daha çok olumlu yönlerini dile getirmekte… Trump’ın övgüleri, Erdoğan’ın sandalyesini çektiği görüntüler AK Parti ve medyası tarafından manşetlere çıktı. Muhalefet ise görüşmeye düşen gölgeleri diline doladı. Görüşmeyi değerlendirirken Trump’ın siyaset tarzını da dikkate almak ve ‘Trump darasını’ düşmek lazım. Kurmaylarının da tabii.
Washington seyahati bir süre siyaseti meşgul edecek. Bu doğal… Sonuçları ortaya çıktıkça zaman içinde daha sağlıklı değerlendirme imkanı olacak. Heybeliada Ruhban Okulu sorunu nasıl çözülecek? Erdoğan radikal adım atabilecek mi? Çünkü bu öteden beri çok tartışılan konulardan biri… Ve karmaşık bir sorun. “Ben yaptım oldu…” türünden bir problem değil. Putin’le ilişkiler bundan sonra nasıl yürüyecek? Rus doğalgazından vazgeçmek mümkün mü? Rusya’nın büyük ağırlığı var. Beyaz Saray buluşması Erdoğan’ı memnun etti mi? Fehmi Koru’ya bakılırsa ‘hayır…’, ‘yüzü pek gülmedi’ çünkü. Haksız değil. Trump’ın beklentileri çok yüksek.
Gazze konusu soru işareti… BM konuşması tamam, ona söylenecek söz yok. Trump’ın Gazze politikası ve çözüm senaryosu Türkiye’ye uyar mı? Görüşmede gündeme geldi mi? Bu konuda tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Gazze’ye Erdoğan’ın baktığı yerle, Trump’ın bakışı o kadar farklı ki… Ortada buluşmak imkansız. Trump İsrail’in arkasında… Nitekim Erdoğan’dan sonra Beyaz Saray’ın kapıları Netanyahu’ya açıldı.
Erdoğan’ın Beyaz Saray görüşmesini siyah – beyaz yerine ara renklerle değerlendirmek ve yorumlamak daha doğru olur.






















