(The Turkish Post) – ASLI GÜNEY
Fransızların büyük fikir adamlarından Honore de Balzac’ın meşhur bir sözü vardır. Balzac, yaşadığı dönemde Fransız hukuk sisteminde yaşanan çarpıklığı şu veciz sözlerle özetler: “Kanunlar örümcek ağları gibidir. Zayıflar ağa yakalanır, güçlüler ise ağı delip geçer.”
Balzac’ın bu ifadelerine önceki gün Türkiye’de yeniden şahit olduk. Demokrasinin merkezi kabul edilen bir Meclis’te, halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilinin haklarının iade edilmediğine şahit olduk. Sadece Türk insanı, dünya medyası da, yaşanan skandalı manşetlerine taşıdı. Bazı yazılarda, Türkiye’de hukuk sistemimin artık güvenilmez olduğuna dikkat çekildi. Bazı gazetelerse, Yüce Meclis’te iktidar partisinin bir milletvekilinin kürsü dokunulmazlığını işgal ederek, muhalif bir vekile şiddet uygulamasına yer verdi. Bu ayıp sadece şiddet uygulayan şahsa değil, Türkiye’ye yeter. Basit bir meseleyi bile, tereyağından kıl çeker gibi çözemeyen bir Meclis’ten artık ülkenin kronik sorunlarına ilişkin bir reçete beklenemez. Bunu önceki gece bir kez daha gördük. Kısacası bir dönem hukuk ve demokrasi alanında yaptıklarını ayakta alkışladığımız AK Parti, artık kesinlikle MHP’ye teslim olmuştur. Bu aşamadan sonra kimse hukuk ve demokrasiye dönüş beklemesin. Geçen gün görüştüğüm bir Avrupalı hukukçu dostum da, “Biz zaten iktidardan hukuk adına bir şey beklemiyoruz. Kendi elleriyle demokrasinin şartelini indirdiler” ifadelerini kullanmıştı.
MECLİS DE ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ TANIMADI
Ne yazık ki, tünelin sonu artık karanlık. TBMM’den insanların bir ümidi vardı. O da önceki gün tatile çıktı. Aslında sorun ne kadar da basitti. Ancak MHP’nin inadı, hem iktidarı hem de Meclis’i kilitledi. Gezi davasından 18 yıl hapis cezasına mahkûm edilmesi gerekçe gösterilerek milletvekilliği düşürülen avukat Can Atalay için Meclis olağanüstü toplandı. Anayasa Mahkemesi’nin Atalay hakkındaki kesin ve bağlayıcı nitelikteki kararlarının tahliyeyi ve yargılamanın durdurulmasını gerektirmesine ilişkin karar TBMM’nde okunacaktı. Ardından da Atalay’ın hukuki olarak tahliyesinin yolu açılacaktı. Ancak demokrasi ve hukuk resmen birkaç kişinin ihtiraslarına kurban edildi. Neticede kararı veren Anayasa Mahkemesi. Ancak Türk yerel yargısının da, AYM kararlarını hiçe saydığını düşündüğümüzde, TBMM’de yaşananlara aslında çok da şaşırmamak gerekiyor. Çoğunluğunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın atadığı AYM üyeleri, hukuk ekseninde bir karar veriyor. Ancak mahkemeler ve Meclis bunu yok sayıyor.
Burada iki temel sorun ortaya çıkıyor. AYM üyelerinin verdiği hukuki karardan Erdoğan’ın ve Saray’ın haberdar olmama durumu var mı? Bunun cevabı koca bir hayır! İkincisi de Erdoğan’ın onay verdiği bir tahliye kararına iktidar partisinin hayır oyu kullanmasının hikmeti nedir? İki meseleyi düşündüğümüzde, Türkiye’de danışıklı bir dövüş olduğunu net görürsünüz. Bunun başka izahatı olamaz. Şimdi burada Can Atalay ile ilgili önemli bir detay var. Daha önce de AYM’nın verdiği hak ihlali kararlarından sonra sözde Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında tutuklu bulunan bazı isimler tahliye edildi. Bunlar arasında milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan’ da vardı. Bu konuya ileride değineceğim.
Gelelim Can Atalay ile ilgili karara. Can Atalay, hakkındaki hüküm kesinleşmeden milletvekili seçildi. Anayasaya göre vekil seçildiği zaman yargılamanın durması ve dönem sonuna ertelenmesi gerekiyor. Olağan usul budur. Milletvekili olarak göreve başladıktan sonra da Meclis gerekirse dokunulmazlığını kaldırabilir. Ancak göreve başlaması engellenemez. AYM kararları da bu yöndedir. Ceza mahkeme ve dairelerinin ve TBMM başkanlığının tutumu hukuka ve anayasaya aykırıdır. Bu bilgiler ışığında Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmesi gerekiyordu. Vekilliği bittikten sonra da sivil bir vatandaş olarak gerekli cezai işlemler yeniden yapılabilecekti. Ancak iktidar kanadı, AYM kararının okutulmasına bile müsaade etmeyerek, önemli bir sorunun kapısını açtı.
ALAN’I TAHLİYE EDEN AYM AYAKTA ALKIŞLANMIŞTI
Artık şunu artık herkes anlamalı. Hukuka güven ne yazık ki yerlerde. Önceki gün verilen karardan sonra, Avrupalı meslektaşlarıyla bir araya geldiğinde AYM ve Yargıtay üyeleri ne diyecek acaba? Hukuk artık sadece kişilere göre karar veriyor. Parası ya da seçkin tanıdığı olanlar bir celsede kendisini tahliye kapısında buluyor. Ya da seçkin bir ailenin çocuğu olduğunuzda, hakkınızdaki iddialar araştırılmadan soluğu Avrupa’da alıyorsunuz. Ya seçkin akrabalarınız yoksa! Benim söylememe gerek yok!
Yazının sonunda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin AYM’nin bir kararı sonrasında yaptığı değerli bir açıklamaya yer vereceğim. Engin Alan 2010 yılında Balyoz davasından tutuklandı. 2011’de MHP’den İstanbul Milletvekili adayı gösterildi ve seçildi. 2012 yılında 18 yıl ilk derece mahkemesinden ceza aldı. 2013 tarihinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kararı onadı. Bunun üzerine sanık avukatları 2013’te AYM’ye gittiler. Balyoz tutuklularının tamamı için adil yargılama hakkının ihlali gerekçesiyle yeniden yargılanmayı talep ettiler. Bunun üzerine AYM 2014 tarihinde hak ihlali kararı verdi ve ondan bir gün sonra tahliye etti. Yargılamayı durdurdu. Arada 6 gün var. Engin Alan Meclis’e geldi ve yeminini etti. Emekli Korgeneral Alan’ın tahliyesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Bahçeli, şu ifadeleri kullanmıştı konuşmasında: “Kendisi hedef seçilmiş, terörle mücadeledeki üstün başarı ve gayretleri birilerini aşırı derecede rahatsız etmiş, kıvrandırmıştı. Bizler hep birlikte sabrettik. Adaletin tecelli edeceğine ve bu ülkede hala şerefli hukuk insanlarının bulunduğuna inandık. İyi ki Anayasa Mahkemesi vardır, iyi ki vicdanını satmayan hakimler görev başındadır.”
İşte tezat burada… Can Atalay ve emekli Korgeneral Engin Alan’a hak ihlali veren aynı mahkemedir. Bir karar alkışlanırken, bir karar yok hükmünde sayılamaz. Kararı beğenmeyebilirsiniz, ancak saygı gösterip uygulama zorunluluğu vardır.
Bu açıdan hem Ak Parti’nin hem MHP’nin Can Atalay kararında takındıkları tutumun Türkiye’yi nasıl bir girdaba sürüklediğini, ileriki yıllarda açıkça göreceğiz. İşte o zaman çok geç olacak.