(The Turkish Post) – ALP YALMAN
Türkiye’de her ne kadar gizlenmeye çalışılsa da, ciddi bir ekonomik kriz olduğu aşikâr. Özellikle siyasi iktidar, suni gündemlerle, piyasalarda yaşanan dalgalanmaların üzerini kapatmaya çalışıyor. Ancak piyasalarda nakit döngüsü olmadığı için de, tüccarlar bütün alımlarını pos cihazları ile yapmaya çalışıyor. Ancak iş çevresinin büyük çoğunluğu da, bu alımlarını kendi kartları ya da şirket hesaplarından ziyade, üçüncü kişilerin kartlarını kullanarak yapıyor. Bunun birinci sebebi, özellikle mart ayından itibaren piyasalarda yaşanan ekonomik sorunlar. Asgari ücretteki vergi yükü ve stopajla birlikte ek vergilerin sürekli artması esnafın zorlandığı diğer konular. Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın da her ortamda vergileri bir kalkan gibi kullanması da ayrı bir sorun olarak duruyor.
Ancak ortada kaotik bir durum var. Hazine Bakanlığı bürokratları her başları dara düştüğünde vergiler üzerinden esnafa yüklenmesi artık bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Çünkü masa başında oturan bürokratlar, kağıt ve kalem hesapları ile piyasaları regüle etmeye çalışıyor. Ancak temel problem şu ki, bürokratın hesabı ile ticaret yapan esnafınki aynı değil. İş insanları reel hesaplar üzerinden kendine bir planlama yapar. Ancak bürokratsa, klimanın verdiği esinti altında daha fazla nasıl vergi toplarım ya da gelirimi nasıl artırırım düşüncesi içerisindedir. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratları, çalışma yapmadan önce, sokağın nabzını tutmuş olsaydı, kimi zaman geri adım atmak zorunda kalmazdı. Çünkü Ankara, İstanbul ve İzmir gibi belirli noktalarda ticaret yapanların çoğunluğu AK Parti ile yakın bir temas halinde. Açıkçası gönül birliği yaşıyor.
Ne var ki, bazen küçük çıkarlar, karı kocanın arasını bozduğu gibi, kardeşlerin arasına da kara kedileri sokuyor. Bunun bir benzerini de AK Parti ile iş çevreleri yaşadı. Daha birkaç gün önce Hazine ve Maliye Bakanlığı, başkasına ait pos cihazı kullananlara özel usulsüzlük cezasının kesilmesini öngören düzenlemeyi hayata geçirdi. Bu kapsamda, “Mal teslimi veya hizmet ifası yapılan müşteri ile ödemeyi yapan kart sahibinin farklı kişiler olması halinde 20 bin liradan az olmamak üzere iki tarafa da ceza kesilmesi kararı alındı. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) da bu düzenlemeyi pazartesi günü itibaren bütün paydaşlarına gönderdi. Ancak düzenlemenin hayata geçirilmesi başta toptancı noktaları olmak üzere perakende zincirlerine ağır bir darbe vurdu. İki gün içerisinde piyasalar ciddi bir sorunla karşılaştı. Gördüğüm kadarıyla piyasalarda ciddi bir nakit sorunu var. Hatta bazı esnafın şirket kartları da patlamış durumda. Bu halde yapılması gereken de, başkalarının kartları üzerinden alışveriş yapmak. Buna aile fertleri de dahil tabii ki. Hatta burada temel bir sorun var. GİB’in aksine, esnaf başkalarının kartları üzerinden mal ve hizmet alımı yaparken, faturalı bir işlem yapıyor. Dolayısıyla devlet alım ve satımdan KDV’sini alıyor. Devletin bu işlemden nasıl bir zararı olabilir anlamış değilim.
AK PARTİ TEŞKİLATLARI’NA İTİRAZLAR YAĞDI
Benim anlamadığım, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bu işlemi yaptıranların bir hedefi olabilir. O da siyasi iktidar ile esnafın arasını açmak. Başka iyi niyete matuf bir anlayış olamaz. Zaten duyduğum kadarıyla düzenleme hayata geçirildikten saatler sonra AK Parti’nin il başkanlıkları ziyaretçi akına uğramış. Bu düzenleme kaldırılmazsa, oy oranında ciddi bir düşme olacağı ve kızgınlıkların önüne geçilemeyeceği yönünde. Hatta Türkiye genelindeki ticaret odaları da ardı ardına açıklamalar yaptı. Bu odaların çoğunluğunun başkanları AK Parti ile yakın temas halinde. İşte bu tepkiler sonuç verdi. Bir gün önce hayata geçirilen bir çalışma apar topar kaldırıldı. O zaman siyasi iktidar şunu görmeli. Klima altında çalışma yapan bürokratların her çalışması hemen hayata geçirilmemeli. Önce sokakta bunun karşılığı olup olmadığına bakılmalı. Aksi durumda siyasi iktidar, esnaftan sert bir tokat yiyecekti. Hata erken fark edildi. Doğru olan da buydu zaten.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, günün sonunda şu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetti: “Mal ve hizmet alımlarında müşteri ile ödemeyi yapan kart sahibinin farklı kişi olması durumunda ceza kesilip kesilmeyeceğine yöneliktir. Mal teslimi veya hizmet ifası yapılan müşteri ile ödemeyi yapan kart sahibinin farklı kişiler olması hususu, düzenleme kapsamında cezaya tabi fiiller arasında sayılmamaktadır. Bir başka anlatımla, madde uygulamasında ödemeyi yapan kart sahibinin kim olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Bu nedenle ödeme yaparken başkasının kredi kartını kullanmaktan dolayı özel usulsüzlük cezası uygulanması gibi bir durum söz konusu değildir.”
Demek ki neymiş; akmakta olan suyun yönünü değiştirmeyecekmişsin. Aksi durumda su akıp yolunu bir şekilde buluyormuş.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratları bunu bir günde yaşayarak öğrendi ne yazık ki.