(The Turkish Post) – AK Parti kurucularından ve 21. dönem Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Kürsü TV’ye verdiği röportajda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni yasama dönemi öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Albayrak, Türkiye’nin mevcut siyasi atmosferini, ekonomi ve hukuk alanındaki sorunları ve iktidar ile muhalefet arasındaki ilişkileri ele alırken, AK Parti içinde “taht kavgalarının” başladığına dair çarpıcı iddialarda bulundu.
Meclis ve Siyaset Üzerine Eleştiriler
Kemal Albayrak, siyasetin Türkiye’nin meselelerine çözüm odaklı yapıya bürünmediğini belirterek, “Siyaset Türkiye’nin meseleleriyle çözüm odaklı yapıya bürünmedi. Rahmetli Bölükbaşı’nın tabiri vardır. Bulunmuş eşya depresine döndü” ifadelerini kullandı. Albayrak, siyasetin kişisel çıkarlar ve rant paylaşım aracı haline geldiğini, ülke kaynaklarının ele geçirilmeye çalışıldığını ve devlet, millet, insanlık ile adaletsizlikle ilgilenen kimsenin kalmadığını savundu.
Hukuk ve adalet sistemindeki keyfi uygulamalara dikkat çeken Albayrak, 28 Şubat dönemindeki hukuki konuların bile bu dönemde arandığını, insanların keyfi idarelerle yok edildiğini ve meclisten bu duruma çözüm arayan kimsenin olmadığını dile getirdi. “Bir mahallecilik kavgası halen sürüyor. Bu mahallecilikten kurtulamıyorlar,” diyerek siyasetin ideolojik etkiler, geçmişin acıları ve dinsel örgütlenmelerin etkisi altında ülkeye zarar verdiğini vurguladı.
Muhalefetin Tavrı ve Halk Hareketi Çağrısı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) meclis açılışına katılmama kararını da değerlendiren Albayrak, bu tavrın neyi amaçladığını anlamadığını belirtti. Albayrak, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya konan “tek adam sistemi”nin kurumları ve meclisi bağımlı hale getirdiğini, sivil toplum örgütlerinin ve basının yok edildiğini söyledi. CHP’nin meclisten kopmak yerine, “sine-i millete dönerek” illere çıkması ve halkı uyarması gerektiğini savundu.
“Meşru isyan ahlakı toplumda insanları uyarmadır,” diyen Albayrak, yanlış bilgilerin iktidardan ve “yalancı basından” geldiğini, bu durumun halkı felakete sürüklediğini ifade etti. Albayrak, iktidarın devlet imkanlarını kullanarak muhalefete tuzak kurduğunu ve hileli seçim iddialarının bile ABD tarafından dile getirildiğini hatırlattı.
Erdoğan’ın ABD Ziyareti ve Dış Politika
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretini de yorumlayan Kemal Albayrak, ziyaretin Türkiye lehine sonuç doğurmadığını öne sürdü. “Ekonomik bağımsızlığını yitirenin siyasi bağımsızlığı olmaz. Sömürü güçlerinin taşeronu vaziyetine geldi” diyen Albayrak, Halkbank davası, uçak alımı ve doğalgaz anlaşmaları gibi konuların ülke menfaatlerinden ziyade kişisel çıkarlara hizmet ettiğini iddia etti.
Albayrak, Trump’ın Erdoğan ile görüşmesinde Türkiye’yi kendi lehlerine kullanan araç haline getirdiğini, çünkü idarecilerde kirlilik ve açık varsa boyun eğmek zorunda kalacaklarını belirtti. “Eğer devleti yöneten idarecilerde eksiklik varsa, kirlilik varsa, açık varsa bunlar dik duramaz” sözleriyle mevcut durumu eleştirdi.
AK Parti İçindeki “Taht Kavgaları” ve Gelecek Senaryoları
Röportajın son bölümünde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD ziyareti sonrası yaptığı açıklamalar ve bazı holdinglere el konulması gibi gelişmelerin “Erdoğan sonrası yeni süreç için kavga” olarak yorumlandığına değinildi. Kemal Albayrak, bu yorumlara katıldığını belirterek, “AK Parti artık 24 yılın yarıdan fazlası zulümle geçtiği için adaletsizlik, hukuksuzluk olduğu için taht kavgası başladı. İçlerinde birbirine komplo kurmalar başladı” dedi.
Albayrak, iktidarın yaptıkları yanlışlıkları bu sistemde kapattığını, ancak güçten düştükleri an perişan olacaklarını düşündüklerini ifade etti. Albayrak, “Çaldıklarını Atina’da gibi Atina veya yurt dışı işte Amerika’da, İngiltere’de birtım mülk alarak oralara geçiyorlar” iddiasında bulundu.
Son olarak, Albayrak, AK Parti içindeki kavgaların daha da artacağını ve bunun hayra alamet olmadığını vurguladı. Türkiye’nin meşru seçimle iktidarın değişmesi gerektiğini, aksi takdirde ülkenin daha kötü durumlara sürükleneceğini belirtti. “Hukuk devleti diye bir şey kalmadı. Devletin tüm imkanlarını kullanan iktidara karşı dirençli halk hareketi olması lazım” diyerek sözlerini tamamladı.























