(The Turkish Post) – SUNA YAMAN
Türkiye’de artık adaleti sağlayan ne yasalar ne de kurumlar. Halk, suçluların peşine düşüyor, adalet arıyor.
Devlet ise suçluları serbest bırakıp tekrar aramıza salıyor, hiçbir önlem almadan, pişmanlık göstermeyen katillerin ve tacizcilerin sokaklarda dolaşmasına izin veriyor.
Ta ki toplumdan büyük bir tepki yükselene kadar. Sosyal medyada suçluların ifşa edildiği görüntüler artış gösterirken bir noktada kötülüğün yaygınlaşmasına da sebep oluyor mu?
DEVLETİN İŞİNİ HALK MI YAPIYOR?
Halk, adaletsizlik karşısında tepkisini göstermek için dijital platformlara başvuruyor. Cinayet, taciz ve tecavüz vakaları karşısında infial yaratmak zorunda kalıyor. Ancak büyük bir kamuoyu baskısı olmadan suçlulara karşı gerekli adımlar atılmıyor. Adaletin mekanizması bu kadar tepki odaklı mı çalışmalı? Devlet, kendi sorumluluğunu üstlenmek yerine toplumun feryadını mı bekliyor?
ŞİKAYETLER YETERSİZ KALDIĞINDA…
Vatandaşlar, her türlü şiddet vakasında devlete başvuruyor, şikayetlerini iletiyor. Ama sonuç? Suçlular, cezalandırılmadan serbest bırakılıyor. Yargı sistemi, insanları hayal kırıklığına uğratıyor. Ancak geniş bir kitlesel tepki oluştuğunda suçlular tekrar gözaltına alınıyor, soruşturma yeniden açılıyor. İnsanlar güvenliklerini korumak için devlete sığındıklarında, neden gerçek bir koruma göremiyorlar?
DEVLET HALKINI NEDEN KORUMUYOR?
Devletin, ülkenin vatandaşlarını özellikle kadınları koruması gerekirken, suçluların tekrar toplumun içine karışmasına göz yumuluyor. Bir insanın daha canından olmasını umursamadan, suçlular serbest bırakılıyor. Ancak kamuoyunda büyük bir tepki ortaya çıkarsa, harekete geçiliyor. Peki, vatandaşları korumak için bir tepki yağmuru mu beklenmeli?
İFŞA GÖRÜNTÜLERİNDE KANTARIN TOPUZU KAÇTI
Son dönemde dijital platformlarda suçluların ifşa edildiği görüntüler artış gösterdi. İnsanlar, adaletin işlemediği noktada suçluları ifşa ederek kendi adaletini arıyor. Ancak bu ifşalar, bazen sınırları aşıyor ve suçluların yüzlerinin gösterilmesi, olayların ayrıntılarıyla anlatılması yeni bir sorun yaratıyor. Peki, bu yöntemle kötülüğün reklamı mı yapılıyor?
KÖTÜLÜĞÜN REKLAMI MI YAPILIYOR?
Şiddet ve taciz vakalarını ifşa etmek amacıyla paylaşılan görüntüler, çoğu zaman vicdanları sarsıyor. Ancak bu ifşalar, bir noktada kötülüğün yaygınlaşmasına da sebep oluyor. Bu görüntüler, insanlarda duyarsızlık yaratırken, şiddetin normalleşmesine mi yol açıyor? Bu sorular, son dönemde yaşanan ifşa dalgasıyla daha da tartışılır hale geldi. Çünkü nefretle beslenen bu insanlar ifşalarını konuşulma yani bunu bir başarı olarak görüyor. Bu da tabi ki bir etki tepki mekanizması yaratıyor ve daha fazlasını istiyorlar sonuç olarak ifşalar çoğunu durdurmak yerine harekete geçiren bir etken oluyor.
GERÇEK ADALET
Toplum, her geçen gün artan şiddet olayları karşısında vicdanını dinleyip tepki göstermeye çalışıyor. Ancak bu, geçici bir çözüm. Gerçek adalet, kitlesel tepki beklemeden işlenmeli, suçlular caydırıcı cezalara çarptırılmalı. İnsanlar güven içinde yaşamak istiyor ve bunu sağlamak, devletin asli görevi. Tepki mekanizmasına dayalı bir adalet sistemi, güvensizlik yaratmaktan öteye geçemez.
Adaletsizliğin ve umursamazlığın bedelini artık hiç kimse ödememeli.