(The Turkish Post) – MERCAN BULUT
Türkiye’de son dönemde doğurganlık oranında ciddi düşüş yaşanıyor. Bunun yaşanmasında bazı temel faktörler etkili. Özellikle çalışan kadınların evlenme yaşının ilerlemesinin yanında, tek çocuktan fazla doğurmak istememeleri de nüfus artışının düşmesinin diğer sebepler arasında yer alıyor.
Son birkaç yıl içerisindeyse hayat şartlarının ekonomik olarak aileleri etkilemesi, doğurganlık oranlarının düşmesinde etkili faktörler arasında kendine yer bulmaya başladı. Doğurganlık oranların düşmesinin yanı sıra, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar artık normal bir doğumu tercih etmiyor. Bunun yerine sezaryen ameliyatla çocuk sahibi oluyor. Bunun temel nedeni olarak da kadınların beden yapılarını koruma içgüdüsü bulunuyor.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün son verilerine göre; sezaryen doğumda Türkiye Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor. Verilere göre; her 100 kadından 57’si artık normal bir doğum yerine ameliyat masasına yatmayı tercih ediyor. Türkiye araştırmanın ilk sırasında yer alırken, İsrail’de ise bu oran 100 kişide yalnızca 15 olarak kayıtlara yansıyor.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında en yüksek sezaryen doğum oranına sahip ülke Türkiye. Türkiye’de her 100 canlı doğumun 57,3’ü sezaryen ile gerçekleştiriliyor. OECD’nin son yayınlanan raporuna göre sezaryenle doğumda en düşük oran yüzde 15,1 ile İsrail’de. İsrail’in ardından listede 15,5 ile Hollanda, 15,9 ile Norveç ve yüzde 16 ile İzlanda yer alıyor. Yine İsveç, Finlandiya, Danimarka, Litvanya, Estonya ve Fransa’da da sezaryen oranı yüzde 20’nin altında.
Türkiye başta olmak üzere bazı ülkelerde sezaryen artış oranının artış göstermesinde öncelikli olarak yaşlı kadınlar arasındaki doğum sayısının yüksekliği ilk sırada bulunuyor. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmeler ve kişisel tercihlerde diğer etkenler arasında sıralanıyor.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün OECD verilerini temel alarak hazırladığı raporda dikkat çeken veriler bulunuyor. Rapora göre; Türkiye’de son yıllarda doğurganlık oranında ciddi düşüş yaşanıyor. Özellikle de Türk kadınları önceki yıllarda nazaran normal doğum yöntemlerini artık tercih etmiyor. Bunun en belirgin sebepleri arasındaysa kadınların çalışma koşulları yer alıyor.
Rapora göre; ameliyatla doğum sıralamasında Türkiye Avrupa’nın zirvesinde yer alırken, dünya genelinde ise sıralamanın 4’üncü sırasında. Türkiye’nin ardından raporun ikinci sırasında yüzde 55 ile Meksika geliyor. Bu ülkeyi ise yüzde 47,5 ile Güney Kore, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Macaristan takip ediyor. İrlanda’da ise sezaryen oranı yalnızca yüzde 33,8. Avrupa’nın lokomotif ülkesi olarak bilinen Almanya’da bile kadınlar sezaryen yerine normal doğum yöntemlerine başvuruyor. Almanya’da her 100 kadından sadece yüzde 29,6’sı ameliyat masasına yatmayı tercih ediyor.
Rapora göre; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de sezaryen ile doğum oranlarının yüzde 15’i geçmemesi gerektiği yönünde görüş beyan ediyor. Özellikle anne adaylarının ya da çocukların sağlıklarını tehlikeye atacak herhangi bir olumsuz yaşanmaması halinde normal doğum yapılmasında ısrarcı. WHO raporlarına rağmen, Türkiye’de sezaryen tercihi yüzde 57’lerin üzerinde seyrediyor.
Türkiye’de özel hastanelerde görev yapan uzman kadın doğum uzmanları ise ülkede rakamın bu kadar fazla olmasına gerekçe olarak, hekimlerin yaptığı ameliyat ve baktığı hasta sayısı kadar ücret almasını gösteriyor. Uzmanlara göre; bir hekim günde en fazla iki tane normal doğum gerçekleştirebilecekken, performans sistemiyle bazen günde 10 tane sezaryen yapabiliyor. Durum böyle olunca doktorlar sezaryen ameliyatını tercih ediyor. Bu yöntemle de bazı hekimler, aylık maaşlarının 3-4 katı fazlasını ameliyat masasından kazanıyor.