(The Turkish Post) – KAMİL ASLAN
Berke Özer’i futbol severler yakından tanır. Altınordu Futbol Kulübü’nün alt yapısından yetişen milli eldiven, 2018 yılında Fenerbahçe’nin kadrosuna dahil oldu. Burada kendine yer bulamayan Özer, önce soluğu Belçika’da aldı. Yeniden Türkiye’ye geldiğinde de takımda ona yer yoktu. Bazı takımlarda kiralık oynasa da, 2023 yılında Arda Turan’lı Eyüpspor onu kariyerinin zirvesine taşıdı. Buradaki başarısının ardından Fransa’nın önde gelen takımlarından Lille’e imza attı. Son maçlardaki performansı beğenilmiş olacak ki, Milli Takım’ın Bulgaristan ve Gürcistan kadrosuna dahil edildi. Ancak Bulgaristan dönüşü Berke Özer, Türkiye Futbol Federasyonu’nu ve Milli Takım idari yönetimini topa tuttu. Aslında Özer, harakiri yaptı kendi adına. Ama genç futbolcu adayları ve meslektaşlarına ise umut oldu. Artık Berke Özer, TFF için “Tuğlayı çekti.” Bundan sonra sıra liyakatli futbol yöneticilerinde. Bekleyip göreceğiz…
Berke Özer neler dedi neler… Milli Eldiven’e kulak kabartalım… Berke diyor ki: “A Milli Takım kampına katılmadan önce yaşadığım ağrılarımı ve bu konudaki durumumu teknik ekibimizle paylaşmış, eğer maç kadrosunda yer almayacaksam bu süreci dinlenerek ve tedavi olarak geçirmemin daha doğru olacağını iletmiştim.”
Bence de masum bir gerekçe… Kaldı ki, sakat sakat bir oyuncu neden milli takım kadrosuna dahil edilir. Bu sorunun cevabını TFF Başkanı ve Milli Takımlar hocası mutlaka vermeli.
Devam ediyoruz. Berke sözlerinin devamında diyor ki: “Buna rağmen çağrılmamın ardından her zaman olduğu gibi ülkemin formasını giymenin gururuyla kampa dahil oldum. Kamp boyunca iletişimimde ya da motivasyonumda hiçbir eksilme olmadı. Maç kadrosunu gördüğümde, günlerdir yaptığımız konuşmaların ne kadar anlamsız olduğunu ve yurt dışında gururla temsil ettiğim ülkemin takımında karar vericilerin performans veya oyuncuyu kazanmak motivasyonunda olmadığını anladım.” Berke başta hocası Monttella ve teknik kadroyu ateşe atıyor.
Aslında seçilen kadrolar kimlerden oluşursa oluşsun, kadronun önceden belirlendiğine vurgu yapıyor Milli Eldiven.
Berke sözlerini şöyle noktalıyor: “Bireylerden bağımsız olarak ülkenin onurunu temsil etmeyi amaçlayan A Milli Takımımızın formasını gururla temsil etmiş olan bir sporcu olarak, her bireye eşit ve adaletli bir düzenin içinde bulunmak istiyor ve yaşanan süreci ve bu konuda yapılan açıklamanın üslubunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
Evet… Berke Tuğla’yı tam yerinden çekmiş. Milli kaleci özetle diyor ki; milli takımda her bireye eşit şans verilmiyor. Bir adım ötesinde adaletli bir düzen yok diyor. Bu sözler hem yönetim götürür hem de teknik kadroyu şaibe altında bırakır. Bu aşamadan sonra Berke bir daha muhtemelen milli takım kadrosuna bir daha alınmaz. Zaten başarılı kaleci de bunu değerlendirmesini kendi çevresinde önceden yapmış olma ihtimali çok yüksek.
BÜYÜK TAKIMLARIN LOBİLERİ VE MENAJERLERİ
Yıllardan beri milli takımların bütün başarılı oyunculara açık olması gerektiğine dikkat çekiyorum. Çünkü takım seçmesinde öncelikli olan, oyuncunun hangi takımda oynadığından ziyade, oynadığı takımda ortaya koyduğu başarı tablosu olmalıdır. Bu açıdan Berke’nin tabii ki, Avrupa tecrübesi var, büyük maçlar oynamış, karakteriyle de bilinen bir isim. Ancak belli ki bu kez mesele ne form durumu ne de profesyonellik. Görünen o ki, adalet duygusunu zedeleyen bir tercih süreci oyuncunun sabrını taşırmış. Berke’nin takım arkadaşlarına yönelik bir değerlendirmesi yok. Açıkça idari kadroyu hedef alıyor.
Ne yazık ki, bu mesele bugünün sorunu değil. Anadolu takımlarında başarılı bir grafik ortaya koyan bir oyuncu, İstanbul takımlarına imza atmadıktan sonra, A Milli takım kadrosuna alınmıyor. Maalesef, bütün seçmelerde bütün yollar İstanbul’dan geçiyor. İsterseniz kadro tercihlerine bakınız. Performansları ortalama olan bazı isimler sürekli milli takımın aday kadrosuna çağrılıyor. Ligde parlayan ya da istikrarlı form grafiği çizen birçok oyuncu ise görmezden geliniyor. Gelinmeye de devam ediyor. Bu açıdan oyuncular hangi ölçütlerle takıma alınıyor, karar nasıl veriliyor bilen yok. Şeffaflık desen yok hak getire. Sonra da Berke gibi bir isim, sessiz kalmak yerine çekip gidiyor. Bence Berke en doğrusunu yaptı. Bir düzene başkaldırarak, gelecek nesiller için umut ışığı oldu. Merak etmeyin… Yakından başka alanlarda da yeni Berke Özer’ler çıkmaya başlayacaktır.
BERKE’NİN BİR İSYAN DEĞİL, İŞARET FİŞEĞİ
Kısacası Berke Özer’in yaptığı bu çıkış, bir isyan değil, bir işaret fişeği aslında. Çünkü ortada sadece bir kaleci kararı değil, milli takımın güvenilirliğine gölge düşüren bir yönetim anlayışı açıkça isyan var. Şayet oyuncular, “Benim performansım değil, kulübümün gücü konuşuyor” diye düşünmeye başlamışsa, ortada milli takımda kalmaz, milli forma da.
Ne yazık ki, bu ülkede futbolun en büyük sorunu, sahadaki mücadeleden çok kulüp aidiyetinin milli takıma kadar sızmasıdır. Berke’nin yaşadığı kırılma da bu iklimin sonucu. Çünkü artık kimse kadroların tamamen adil olduğuna inanmıyor. Taraftar da inanmıyor, futbolcu da. Berke’nin ayrılığı elbette kişisel bir karardır. Herkes bu karara saygı göstermek durumundadır. Neden mi, genç eldiven kimseyi kırmadan, hiçbir arkadaşını rencide etmeden, sadece sistem eleştirisi yaparak, çantasını alarak, takım kadrosundan ayrıldı. Bu adımın simgesel değeri çok büyüktür. Bu olay bize şunu hatırlatmalı: Milli takım torpilli listelerin, menajer ağlarının, kulüp lobilerinin alanı olamaz. Olmamalı da… Aksi halde, formanın üzerindeki ay yıldızın bir anlamı kalmaz. Berke’nin açıklamasından sonra, futbolun patronları, bu tartışmayı “kişisel bir kriz” olarak geçiştirebilir. Ama unutmasınlar ki; adaletin tartışıldığı yerde başarı kalıcı olamaz.
ANADOLU TAKIMLARINDAN HİÇBİR OYUNCU YOK
Berke Özer’i Anadolu takımları yalnız bırakmamalı. Özellikle ligin zirvesinde Galatasaray’ın ardından, başarılı bir grafik ortaya koyan Trabzonspor, Göztepe, Gaziantep, Samsunspor, Konyaspor ve Alanspor yönetimleri de Milli Takım yönetimlerini mutlaka sorgulamak zorunda. Son sekiz haftada ligin zirvesine oynayan Anadolu takımlarından, hiçbir oyuncunun A Milli Takım aday kadrosuna çağrılmaması normal olabilir mi? İstanbul takımlarında yedek kulübelerine hapsolmuş oyuncular, bugün aday kadroda yer alırken, Anadolu takımlarının parlayan yıldızlarının olmaması biraz düşündürücü değil mi size göre de? Bana göre; bu işte bir çakallıklar dönüyor. Bekleyip göreceğiz.
























