(The Turkish Post) – İsrail ordusunun baş hukuk müşaviri Yifat Tomer-Yerushalmi, Filistinli bir tutuklunun ‘kötü muamele’ gördüğü bir videoyu sızdırdığını ve bu konuda Yüksek Mahkeme’ye yalan söylediğini itiraf ettikten sonra gözaltına alındı.
Yerushalmi, Filistinli bir tutsağın, kameraları kalkanlarla kapatan güvenlik görevlilerin arkasında başka güvenlik görevlileri tarafından tecavüze uğradığı videoyu gizlice basına sızdırmıştı.
Bunun üzerine Yerushalmi, “gizli bilgiyi basına sızdırdığı” gerekçesiyle yargılanmış, sonra da görevinden alınmıştı.
Pazar gecesi arabası sahilde bulununca intihar etmiş olabileceği yönünde endişe oluştu.
Saatler sonra bulunan general tutuklandı ve ülke çapında tartışmaların odağı haline geldi.
TECAVÜZ DEĞİL, PROPAGANDA SORUN OLDU
Tomer-Yerushalmi, sızıntıyı, aşırı sağcı çevrelerin ordu içinde “vatana ihanetle” suçladığı meslektaşlarını korumak amacıyla yaptığını söyledi.
Ancak bu olay, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin altından gerçekleşen, Filistinli mahkumlara kötü muameleyi hem de yargı kurumlarına yönelik “derin devlet” suçlamalarını öne çıkardı.
Netanyahu kabine toplantısında “Bu sızıntı İsrail’in kuruluşundan bu yana gördüğü en ağır propaganda saldırısı olabilir” dedi.
Muhalefet ve insan hakları örgütleri ise tartışmanın merkezinde videoyu kimin sızdırdığının değil, tutuklulara yönelik muamelenin olması gerektiğini savunuyor.
Haaretz gazetesi “Netanyahu için suç Filistinli tutsağın dövülmesi değil, bu görüntünün ortaya çıkmasıydı” diye yazdı.
Haberde İsrail’in kötü şöhretinin kaynağının videodan çok, ortada duran savaş suçu olduğu belirtildi.
NE OLMUŞTU?
Olayın kökeni Temmuz 2024’e dayanıyor. Askeri polis, Gazze’den getirilen tutukluların tutulduğu Sde Teiman üssünde bazı yedek askerleri “kötü muamele” şüphesiyle gözaltına almıştı.
Bu tutuklamalar aşırı sağcı bakanların kışkırttığı öfkeli kalabalıkların askeri üsleri basmasına neden olmuştu.
Gözaltındaki askerlerin suç dosyasındaki görüntü daha sonra televizyona sızdırılmıştı.
Yüksek Mahkeme’nin talimatıyla Tomer-Yerushalmi’nin ofisi soruşturmayı üstlenmişti.
Şimdi ise İsrail kamuoyunda bu olay yalnızca ordu ve yargı ilişkilerini değil, Netanyahu’nun yargı üzerindeki kontrol çabalarını da yeniden gündeme taşıdı.























