(The Turkish Post) – Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, özellikle 31 Mart’tan sonraki yerel seçimden sonra yurttaşların harcamalarını gözden geçirmeleri, işletmelerin ise kredi kullanımını azaltmaları, giderleri üzerindeki kontrolü artırmaları ve mümkün olduğunca kısa zamanda nakde dönüştürebilecekleri likidite yakın ya da likit varlık bulundurmaları gerektiğini vurguladı. 2024 sonunda yüzde 36 olan enflasyon tahmininin tutmayacağını yüzde 45-50 aralığında bir enflasyon geleceğini anlatan Prof. Dr. Şenol Babuşcu ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.
Hem iş dünyası hem de bazı ekonomistlerden son günlerde elzem olmayan harcamalarını erteleyin çağrıları var. Hem vatandaş hem işveren açısından gelecek günler nasıl olacak, özellikle risk alanları neler olacak, bizi neler bekliyor?
Seçim öncesi oyları etkileyebilecek birtakım uygulamalardan ekonomi yönetimi özellikle kaçınıyor. Esas acı reçete seçimden sonra gelecek. Neler olabilir diye baktığımızda; en başta hem bireyleri hem de işletmeleri etkileyebilecek zamlar yer almaktadır. Devamında dolaylı ve/veya doğrudan vergilerin gündeme gelmesini beklemekteyiz. Bu kapsamda ÖTV ve KDV başta olmak üzere mevcut vergilerde artışlar olabilecektir. Bunun yanı sıra servet vergisi ve/veya gayrimenkul sahipliği vergisi gündeme gelebilir. Aynı zamanda devletin sunduğu mal ve hizmetlerde fiyat artışı söz konusu olabilecektir. Bu çerçevede başta enerji olmak üzere doğalgaz, elektrik fiyatlarının artacağı herkes tarafından bilinmektedir. Köprü ve otoyol zamları da gündeme gelecektir.
Bu durumdan en az etkilenmek için bireylerin harcamalarını gözden geçirmeleri, işletmelerin ise kredi kullanımını azaltmaları, giderleri üzerindeki kontrolü artırmaları ve mümkün olduğunca kısa zamanda nakde dönüştürebilecekleri likidite yakın ya da likit varlık bulundurmaları önem taşımaktadır.
2024 ENFLASYONU YÜZDE 45-50 OLUR
Enflasyonda yükseliş devam ediyor, Merkez Bankası’nın öngördüğü gibi mayısta zirve yapıp sonra düşüşe geçecek mi? Enflasyon tarafında bizi bekleyen riskler neler, yılsonu enflasyon öngörünüz nedir?
Enflasyonda tahmin edilen yüzde 36 hedefinin tutturulması imkânsız görünüyor. En önemli riskler nisan, mayıs aylarında yapılacak başta vergi artışları olmak üzere kamunun sunduğu mal ve hizmetlerdeki zamlardır. Bu hususlar dikkate alındığında nisan ve mayıs ayı enflasyonları oldukça yüksek çıkacaktır. Şubat ayı enflasyonu başta akaryakıt fiyatlarındaki artış ve ocak ayı enflasyon yansıması nedeni ile yüzde 4’ün altında olmayacak. Ocak ve şubat aylarının kümülatif enflasyonu yüzde 11’i geçecek. Bu gelişmeyi dikkate aldığımızda 2024 yılı ocak- mayıs döneminin beş aylık birikimli enflasyonu, bize yılsonu enflasyon hedefinin gerçekleşmeyeceğini açıkça ortaya koyacak. Yılsonu enflasyon tahminim yüzde 45-50 aralığındadır.
Dolar ve Avroda son günlerde ciddi yükseliş var. Piyasa koşullarını düşündüğümüzde döviz kuru olması gereken yerde mi, yoksa bir müdahale söz konusu mu? Seçimlerden sonra dolarda beklentiniz hangi yönde?
Döviz kurlarına ilişkin kontrollü dolayısı ile güdümlü bir artış sürecini yaşıyoruz. 2022 Eylül ile 2023 Mayıs arasında yaklaşık dokuz ay kurlar ciddi baskı altında tutulmuştu. Dokuz ay boyunca kur 19-20 TL aralığında tutularak piyasa beklentilerinin altında bir seviye oluşturulmuştu. Bu nedenle seçimden sonra 2023 Haziran ayında Merkez Bankası kurları serbest bırakınca dolar kuru 20 TL’den 27 TL’ye yani yaklaşık bir ay içinde yüzde 35 seviyesinde artmıştı. Yerel seçim öncesi bu boyutta kurlar üzerinde bir baskı bulunmamaktadır. Kurların sadece kontrollü olarak yükselmesine izin veriliyor. Merkez Bankası’nın kontrolü dahilinde seçim sonrasında dolar kurunun 33 TL civarında olacağını öngörmekteyim.
YATIRIM İÇİN HUKUKİ GÜVENCE SAĞLANMALI
Şu anda Türkiye ekonomisinin en can yakıcı sorunları hangileri? Bu krizden çıkış için bir kurtuluş reçeteniz var mı neler önerirsiniz?
İlk plandaki sorunlar arasında belirsizlik ve ekonomi yönetiminin kalıcılığı dikkati çekmekte. Bütün sorunların kökenini oluşturan bu konu önemli bir sorun. Ekonomi yönetimi kalsa bile piyasa beklentilerine ne kadar uygun hareket edecek? Bu nokta sorunun bir parçası.
Makroekonomik değişkenler açısından konuya bakarsak enflasyon önemli sorunların başındadır. Bir diğer önemli sorun kamuda çok ciddi seviyede gerçekleşen harcamaların boyutudur. Ekonomiyi birinci derecede etkileyen hukuka olan güven önemli bir nokta. Hem ulusal hem de uluslararası kesimin alacakları tüm kararlarda elde edecekleri kazanç kadar hukuksal ortam ön planda. Başta yapısal reformlar olmak üzere para politikasının gerekleri yerine getirilirken maliye politikası tarafında da ihtiyaç duyulan adımların atılması durumunda sorunlara ancak belirli bir zaman dilimi içinde çözüm bulunabilecek.
Yabancı sermayenin gelmesi açısından Türkiye’de gerekli şartlar var mı, hukuki tartışmalar gündemdeyken yabancı yatırımcı gelir mi?
Yabancı yatırımcı sorunlar çözülmedikçe kesinlikle gelmez. Bugüne kadar ekonomi yönetimi, başta körfez ülkeleri olmak üzere Amerika ve Avrupalı yatırımcılar defalarca ziyaret edildi, toplantılar yapıldı. Ancak ekonomide belirli ölçüde rasyonel politikalara geçilmesinin başlangıcından itibaren yaklaşık dokuz ay geçmesine rağmen yabancı sermayede kayda değer bir gelişme görülmemekte.
HARCAMALAR DURMAYACAK
Sıkı mali politika izlendiğine inanıyor musunuz, atılan adımları doğru buluyor musunuz?
Başta vergiler olmak üzere gelir tarafında bazı adımlar atılacak. Ancak gider tarafında pek istekli olmadıkları bugüne kadarki uygulamalardan belli. Dolayısı ile kamunun hesapsız ve sınırsız harcamalarının kontrol altına alınmasına hatta azaltılmasına yönelik önlemler alınması biraz zor görünüyor.
AÇIKLANAN İŞSİZLİK RAKAMLARI DOĞRU DEĞİL
2024 yılsonu için büyüme, faiz, işsizlik tarafında öngörüleriniz nelerdir?
Büyüme konusunda öngörüm büyüme oranının yüzde 3-4 civarında gerçekleşeceği yönünde. Faiz tarafında ise yılsonuna kadar Merkez Bankası’nın politika faizinin bugünkü seviyesini koruyacağını düşünmekteyim. Buna bağlı olarak da piyasadaki diğer ürünlerin faizleri bugünkü seviyenin etrafında olacaktır. İşsizlik tarafında ise öngörüde bulunmak çok zor. Neden derseniz, işsizlik konusunda açıklanan rakamlarına inanmıyorum. Açıklanan işsizlik oranları ile gerçek işsizlik rakamlarının çok farklı olduğunu düşünmekteyim. Bu çerçevede işsizlik oranları konusunda rakam söylemek doğru değil.