(The Turkish Post) – TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla tek başına yaşayanların sayısı 5 milyonu aştı, yalnızlık son 10 yılda yüzde 72 arttı. Bu artışı değerlendiren İstanbul Psikomod Akademi’den Klinik Psikolog Hatice Keltek, değişen yaşam koşullarının insanları yalnız yaşamaya yönelttiğini belirtti.
Keltek, bir insanın sosyalleşmek yerine yalnızlığı seçme tercihini de şöyle değerlendirdi: “İçe dönük insanlar sosyal ortamlardaki uyarılmalara karşı hassasiyet duyabiliyor ya da sosyal kaygısı oluştuğundan insanlarla görüşmek istemeyip, yalnızlığı seçebiliyor. Burada bir kısır döngü yaşanıyor. Sosyal bir varlık olan insan zamanın büyük bir bölümünde tek başına kaldığında etkileşim kuramadığında sosyal becerilerden de yoksun kalıyor. Becerilerini gösteremediğini düşündükçe, dışarıdan nasıl göründüğü konusunda aşırı düşünmeler başlayabiliyor. Buna kaygı da eşlik ederek sarmal daha da büyüyebiliyor.”
‘KINANMA KAYGISI YABANCILIK DUYGUSUNU TETİKLİYOR’
İnsanların bu kaygılarla birlikte toplumdan uzak bir yaşama yöneldiğini vurgulayan Keltek, “Kınandığı düşüncesinin kendinde bir farklılık olduğuna, bu da var olduğu toplumda yabancı hissetmesine neden olabiliyor. Yalnızlaşan kişi, toplumsal anlamda karşılaştığı çoğu durum karşısında kendi durumuna gerekçe oluşturmak için kanıt toplayarak kendini gerçekleştiren kehanettekine benzer bir durum içerisine girebiliyor” diye konuştu.
Klinik Psikolog Keltek, son olarak şunları söyledi: “Teknolojik gelişmelere paralel olarak internet kullanımının artması ve yalnızlığın artması arasında da bir etkileşim var. Utangaç, içe dönük insanlar, bir kaçış yolu olarak internet kullanımını sanal dünyada yer almayı bir duygusal bağlanma aracına çevirmiş durumdalar. Araştırmalara göre, gerçek sosyal ilişkiler yerine sanal dünyada çokça vakit geçiren bireylerde yalnızlık algısı daha da fazla artmaktadır. Bunun nedenlerinden biri sanal dünyadaki bağlantılarında değer duygusunun altının boşaltılması bunun yerini siber zorbalığın alması sayılabilir.”
‘RUHSAL ÇÖKÜNTÜ VE ADAPTASYON SORUNLARINA DİKKAT’
Klinik Psikolog Keltek, yalnızlığı tercih edenlerde görülebilecek olumsuz psikolojik etkilere dair de şu bilgileri aktardı: “İnsanın çevresindeki fiziki uyaranlardan yoksun kalması durumunda yaşanılan şey hissi boyutta psikolojisini de etkileyecek, davranış bozuklukları göstermesine neden olacaktır. Uzun bir süre yalnız kalan kişilerde ruhsal çöküntü, dikkatini toparlayamama, dikkat ve yönelim bozuklukları, depresyon, toplumsal kaygı bozukluğu, uyku problemleri, toplumsal yaşayışa geçtiğinde de adaptasyon sorunları yaşanabilmektedir.
‘YARATICI SÜREÇLERDE BU DURUM ÖZEL BİR SEÇİM OLABİLİR’
Günümüzde ‘nitelikli yalnızlık’ olarak tanımlanan yalnızlık tercihine de değinen Klinik Psikolog Keltek, şu görüşleri aktardı: “Tüm bunların dışında kişinin kendi tercihiyle gerçekleştirdiği yalnızlık, nitelikli tek başınalık olarak adlandırılabilir. Yaratıcı süreçler kişilerin istedikleri zaman yalnız kalabilmeleriyle mümkün olabilmektedir. Amerikalı psikanalist Eric Fromm ‘Sendini seven insan gerektiğinde yalnız kalabilen insandır’ der. Sosyal olarak birbirinden yardım alarak ve iletişim içerisinde kalarak sağlıklı yaşayabilen insanların hayatlarında yoğunlaştıkları, üretimde bulundukları, kendilerine yönelmek istedikleri yaşamsal molaları olması ideal olabilmektedir. Bunun dışında kendini toplumdan izole etmek, dış dünyada kopmak ve geri çekilmek birçok psikolojik soruna neden olacaktır.”