(The Turkish Post) – SAFA KAR
Seçimlerde genellikle ‘kazananlar’ manşetlere çıkar. Kimse kaybedenle ilgilenmez. Fakat herhalde Fenerbahçe seçimlerinde başlıklar Ali Koç’un yenilgisi ve kaybı üzerine olacak.
Koç sıradan biri değil. Ülkenin en zengin isimlerinden… Kulüp başkanlığına ‘genç ve vizyoner’ olarak geldi. Yılların Aziz Yıldırım’ını devirdi. Kazanması bir devrim, bir ihtilaldi.
İddialıydı, vaatleri gökteki yıldızlardı. Fenerbahçe önce ligde şampiyon olacak, ardından takımı Avrupa’da söz sahibi yapacaktı. Fenerbahçe dünya kulübü olacaktı. Parası vardı. Kadıköy’de ‘yıldızlar geçidi’ yaşanacaktı. Taraftarın ne hayalleri vardı… Bir ‘rüya takım’ kuracaktı. Beklenti çok yüksekti. Yıllardır gelmeyen şampiyonluk çantada keklik gibiydi. Ali Koç’tan daha iyi isim bulunamazdı.
Fenerbahçe’nin umuduydu, felaketi oldu. Beklentinin büyüklüğü gibi hayal kırıklığı ve travma çok ağırdı.
Devrimci olarak geldi, bozguna uğramış bir komutan ezikliğiyle gitti. Yedi yıl az değil. Çok uzun bir süre… Takımı şampiyon yapamadı. Edirne’nin ötesinde esamesi okunmadı. Transfer rekorları kırdı. Mourinho gibi bir dev hocayı getirdi. Fakat olmadı. Başaramadı. Fenerbahçe kaybetti, ezeli rakibi Galatasaray kazandı.
Başarısızlıklar karşısında Ali Koç esaslı özeleştiri yapmadı. İğneyi hiç kendisine batırmadı. Başarısızlığın sebeplerini masaya yatırmadı. Hep bahanelerin arkasına sığındı. Garip ve tuhaf mazeretler üretti.
‘Yapı’ dedi, meçhule ateş etti. “Dönemimde iki şampiyonluğumuzu engellediler” dedi. Oysa sahada kaybeden bir takım vardı. Hangi akla hizmet ettiyse “Ben kulübün başında olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayacaklar…” bile dedi.
Negatif demeç ve mesajlarının futbolcuları olumsuz etkileyeceğini düşünmedi. Hoca ve oyuncuların “Başkan yüzünden şampiyon olamadık” bahanesi hazırdı. Takımın ayarlarını bozacağını hesap edemedi.
Transferlerde isabet oranı düşüktü. Takıma hoca dayanmadı. İstikrar ve devamlılık başarı için gerekliydi. Koç yönetimi uzun vadeli strateji üretmedi. Günü kurtarmanın peşine düştü. Ne günü kurtardı, ne yarını. Her geçen yıl umutlar eridi. Galatasaray yenilgileri takımın da taraftarın da kimyasını bozdu. Bir Fenerbahçeli için Galatasaray’a yenilmenin ve geçilmenin ağırlığı fazlaydı.
Takım ve taraftar ‘şampiyonluk’ hayalleriyle yanıp tutuşurken elindeki değerleri satmakta bir beis görmedi. Arda Güler birkaç yıl daha takımda kalabilirdi. Para kazanmak şampiyonluktan daha değerli değildi. Ferdi Kadıoğlu takımın en iyi oyuncularından biriydi. Elden çıkardı. Yerine daha iyisini de getiremedi.
Kulübe para kazandırmış olabilir. Fakat Fenerbahçe’nin benliği para veya kâr değil; başarı, şampiyonluk ve kupaydı. Arda Güler’in Real Madrid’deki başarısıyla övünmek taraftarı tatmin etmez.
Son iki aylık yönetimi bile fiyaskoyla sonuçlandı. Mourinho olumsuz sinyaller vermesine rağmen lige onunla başladı. Transferleri yetiştiremedi. Benfica’ya Kerem Aktürkoğlu’nun golüyle elendi. Kerem’i iki gün sonra transfer edebildi. Büyük bir başarısızlık hikâyesi…
Şampiyonluk umudu ilk maçta darbe aldı. On kişi kalmış Göztepe’ye takıldı. Geçen yılın tekrarı yaşandı. Benfica maçından sonra Mourinho’yu gönderdi. Yeni bir hoca, yeni bir macera başladı.
Erteleme maçında kendi saha ve seyircisi önünde Alanya’ya 2 puan verdi. Takım eksikti. Yeni transferler forma giyemedi. Kaleye sezon boyunca yedek kalacağı kesinleşen İrfan Can Eğribayat geçti. Bir bakıma takımda işi bitmiş yedeklerle oynadı. Böyle bir takımın dikiş tutması mümkün mü?
Transferleri sezon başında yapabilseydi ne Göztepe kaybı ne de Alanya faciası yaşanırdı.
On kişi kalmış Trabzon’u bile tek golle güçlükle yenebildi. Ali Koç’un bahanesi hazırdı: Hakemler ‘operasyon’ çekmişti. Talisca’nın iki maçta atamadığı penaltı, İrfan Can’ın son dakikada yediği hatalı gol bu operasyonun neresine düşüyordu?
Ali Koç’la şampiyonluğun zor olduğu ilk 5 haftada görüldü. Yaz ayları dururken seçimi lig başladıktan sonra yapması da tuhaftı. Güvenoyu alacağını düşündü. Oysa 10 bin civarında imza biletinin kesileceğinin işaretiydi.
Mesajı doğru alsaydı sandık hezimeti yaşamazdı. Rakibi güçlü bir isim de değildi. Gelen değil, giden önemliydi. Ve Ali Koç dönemi kapandı. Bir daha açılır mı? Saadettin Saran’a bağlı…
Gidenin geri dönmesi hiç de kolay değil. Aziz Yıldırım teşebbüs etti, başarılı olamadı. Sanki Ali Koç dönemi bir daha açılmamak üzere kapandı.
Ali Koç gitti, futbol ve saha dışı açıklamaları kaldı yadigâr… Saadettin Saran’ın da işi kolay değil. Proje ve stratejileri için zamana ihtiyacı var. Fakat taraftar çok sabırsız… Çok bekledi çünkü. 10 yılı geçti. Kupa hasreti tavan yaptı. Şampiyonluk hemen şimdi…
























